16 Nisan 2024 - Salı

Şu anda buradasınız: / KADİR GECESİ VE ÖNEMİ
KADİR GECESİ VE ÖNEMİ

KADİR GECESİ VE ÖNEMİ HALİL KARA

Kullarını karanlıklardan aydınlıklara çıkarmak için onlara içlerinden birçok peygamberler gönderen o peygamberlerle birlikte kitaplar, suhuflar indiren Allah (c.c.) kullarını affetmek için de birçok vesileler yaratmıştır.
İşte yaratmış olduğu vesilelerden biriside, on bir ayın sultanı olan, Ramazan ayında bulunan bin aydan daha hayırlı ve kendisinde Kur’an’ın indirildiği Kadir gecesidir.
Rabbimizin şöyle buyurmaktadır:
 “İyiliğin Karşılığı, Yalnız İyiliktir.” (Rahman, 55/60)
Kullarına olan şefkatinden dolayı, onları hemen cezalandırmayan, onlara mühlet veren, tevbe etmeleri için fırsat tanıyan Rabbimiz, iyiliklerinin yanında, onların kötülüklerini örtmek için Kadir Gecesi ve onun gibi başka sebepleri de yaratmıştır.
Örneğin Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit kılınan namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara kefaret olur.” (Müslim, Taharet 16)
Başka bir hadiste ise:
“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar müslümanın başına gelen her şeyi, Allah onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.” (Müslim, Birr 49)
İşte bu vesilelerden birisi de Kadir Gecesi… Allah (c.c.), bu gecenin önemiyle ilgili Kur’an-ı Kerim’de müstakil bir sure indirmiştir. Kur’an’ın doksan yedi suresi Kadir suresidir.
Bu sure hakkında İmam Kurtubi şöyle diyor:
“Müfessirlerin çoğunun görüşüne göre bu sure Medine’de inmiştir. Bunu es-Sa’le-bi zikretmiştir.”
İmam Maverdi ise, bunun aksini nakletmektedir:
“Derim ki: ed-Dahhak’ın görüşü ile İbn Abbas’ın iki görüşünden birisine göre bu sûre Medine’de inmiştir. el-Vâkıdi’nin naklettiğine güre Medine’de inmiş ilk sûre budur. Beş âyettir.”1
1. Doğrusu, Biz, onu Kadr gecesinde indirdik.
“Doğrusu, Biz, onu yani Kur’ân’ı indirdik. Her ne kadar bu sûrede henüz Kur’ân-i Kerim’den sözedilmemiş ise de mananın böyle olduğu bilinen bir husustur. Kur’ân’ın tamamı da zaten tek bir sûre gibidir. Yüce Allah, şöyle buyurmaktadır: “O Ramazan ayı ki Kur’ân onda indirilmiştir.” (Bakara, 2/185) Bir başka yerde de şöyle buyurmaktadır; “Hâ, Mim. Apaçık kitaba yemin olsun, ki şüphesiz Biz onu mübarek bir gecede indirdik.” (ed-Du-han, 44/1-3) Bu buyrukta “mübarek gece”den kasıt, Kadir gecesidir.
Eş-Şabî dedi ki: Biz, Kur’ân’ı Kadir gecesinde indirmeye başladık, demektir. Bir görüşe göre Cebrail (a.s.) Kur’ân’ı bir defada, toptan, Kadir gecesinde Levh-i Mahfuzdan dünya semasındaki Beytu’i-Izze’ye: indirmiştir. Cebrail, Kur’ân’ı yazıcı meleklere yazdırmış, daha sonra da Peygamber (s.a.a.)’a kısım kısım indirmeye devam etmiştir. Kur’ân’ın ilk nazil olmaya başlaması ile son nazil olun buyrukları arasında yirmi üç yıllık bir zaman geçmiştir. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır.
El-Maverdi’nin naklettiğine göre, İbn Abbas şöyle demiştir: Kur’ân Ramazan ayında. Kadir gecesinde, mübarek bir gecede, Allah tarafından bir defada, Levh-i Mahfuzdan dünya semasındaki yazıcı, şerefli meleklere indirilmiş, daha sonra yazıcı, şerefli melekler yirmi senelik bir zaman süresinde bunu peyderpey Cebrail’e bildirmiş, Cebrail de bunu Peygamber (s.a.s.)’a yirmi yıl süre içerisinde kısım kısım bildirmiştir, İbnul Arabi dedi ki: “Ancak bu açıklama batıldır. Çünkü Cebrail ile Allah arasında ayrıca bir vasıta olmadığı gibi, Cebrail ile Muhammed (s.a.s.) ikisine de selâm olsun- arasında bir vasıta yoktur.”
“Kadir gecesinde”, Mücahid, hüküm gecesinde diye açıklamıştır.
“Kadir gecesini sana ne bildirdi?” Yine Mücahid, hüküm gecesini, diye açıklamıştır. Takdir gecesi demektir. Ona bu ismin veriliş sebebi yüce Allah’ın bu gecede gelecek sene aynı geceye kadar kendi emrinden olan ölüm, ecel, rızık ve daha başka hususları dilediği şekilde takdir buyurmasıdır. Sonra bunu işleri çekip çeviren meleklere teslim eder. Bunlar dört melektir: İsrafil, Mikail, Azrail ve Cebrail (hepsine selâm olsun).
İbn Abbas’tan şöyle dediği nakledilmiştir: Ummu’l-Kitab (Ana kitab)’da sene içinde meydana gelecek rızık, yağmur, hayat, ölüm ve hacca gidecekler dahil her şey yazılır. İkrime dedi ki: Kadir gecesinden, Allah evini haccedeceklerin kendi isimleri ve babalarının isimleri yazılır. Onlardan hiçbirisi dışarıda bırakılmaz ve bunlara hiç kimse de ilave edilmez. Said b. Cübeyr de böyle demiştir.
Yine İbn Abbas’tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Yüce Allah, Şaban’ın yarısına rastlayan gecede meydana gelecek olaylara dair kaza ve hükümlerini takdir buyurur ve bunları Kadir gecesinde ilgililerine teslim eder.
Bu geceye Kadir gecesi deniliş sebebi; azameti, kadri ve şerefi dolayısıyla olduğu söylenmiştir. Filan kişinin şerefi ve üstün bir mevkii vardır, anlamında “filanın kadri vardır” şeklindeki (Arapların) tabirlerinden alınmıştır. Bu açıklamayı ez-Zühri ve başkaları yapmıştır.
Bu geceye bu ismin veriliş sebebinin, bu gecede yapılan itaatlerin pek büyük bir kadri ve pek çok sevab ve mükâfatı olduğu da söylenmiştir. Ebu Bekr el-Verrak dedi ki: Bu geceye bu ismin veriliş sebebi şudur: Herhangi bir değeri ve önemi olmayan bir kimse bu geceyi ihya edecek olursa üstün bir değer ve öneme sahib olur.
Bir diğer açıklamaya göre bu ismin veriliş sebebi, bu gecede üstün kadri (değeri) bulunan bir Kitabın yine üstün bir kadri bulunan bir rasûle, üstün bir kadri olan bir millete indirilmesidir.
Bir diğer görüşe göre; sebeb, bu gecede oldukça kadri yüksek ve önemli meleklerin inmesidir.
Bir başka açıklamaya göre; Yüce Allahın bu gecede hayırı, bereketi ve mağfireti indirmesidir. Sehl dedi ki: Bu geceye bu ismin veriliş sebebi, yüce Allah’ın bu gecede müminlere rahmetini takdir buyurmuş olmasıdır.
el-Halil dedi ki: Çünkü bu gecede yeryüzü meleklere dar gelir. Yüce Allah’ın: “Rızkı kendisine daraltılan kimse de...” (et-Talak, 65/7) buyruğunda (“daraltılan” anlamı verilen kelime ile aynı kökten) gelmesi gibi.”2
2. Kadir gecesini sana ne bildirdi?
3. Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
“El-Ferrâ dedi ki: Kur’ân-ı Kerim’de nerede: “Sana ne bildirdi” buyruğu geçmişse yüce Allah bunu Peygamberine bildirmiştir. Nerede “sen nereden bileceksin” diye buyurulmuş ise, bu husus ona bildirilmemiştir. Süfyan da böyle demiştir. Bu husus (el-İnfitâr, 82/17; et-Târık, 86/2; el-Beled, 90/13. âyetlerinde  de) geçmiş bulunmaktadır.
“Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır” buyruğu ile bu gecenin fazilet ve büyüklüğünü açıklamaktadır. Zamanın fazileti, o zaman içerisinde pek çok faziletli olayların meydana gelmesi sebebi iledir. Bu gecede, benzeri bin ayda bulunmayan pek çok hayır paylaştırılır. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır.
Müfessirlerin birçoğu da şöyle demiştir: Yani bu gecede yapılan amel, içinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılacak amelden daha hayırlıdır.
Ebu’l-Âsiye dedi ki: Kadir gecesi, kendisinde Kadir gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır.
“Bin ay” ile yüce Allah’ın zamanın tümünü kastettiği de söylenmiştir. Çünkü Araplar bin sayısını eşya ile ilgili en ileri nokta hakkında kullanırlar. Nitekim yüce Allah: “Onlardan her biri kendisine bin yıl Ömür verilsin ister.” (el-Bakara, 2/96) diye buyurmaktadır ki, bundan kasıt zaman boyuncadır.
Denildiğine göre, geçmiş dönemde âbid kişiye, Allah’a bin ay yani seksenüç yıl,dört ay süreyle ibadet etmediği sürece âbid denilmezdi. Yüce Allah, Muhammed (s.a.s.) ümmetine bir gece ibadet etmeyi, geçmiş kavimlerin ibadetlerle geçirdikleri bin aydan daha hayırlı kılmıştır.
Ebu Bekr el-Verrak dedi ki: Süleyman’ın hükümdarlık süresi beş yüz ay, Zülkarneyn’in de hükümdarlık süresi beş yüz ay idi. Her ikisinin hükümdarlık süresi bin ay eder. Yüce Allah, bu geceye erişebilen kimse için işleyeceği ameli bu iki büyük hükümdarın hükümdarlıklarından daha hayırlı kılmıştır.
İbn Mesud dedi ki: Peygamber (s.a.s.) İsrailoğulları arasından Allah yolunda silahlı olarak bin ay cihad eden bir adamdan sözetti. Müslümanlar bu işe hayret ettiler, özendiler. Bunun üzerine: “Doğrusu Biz onu kadir gecesinde indirdik... Kadir gecesi” bu şahsın Allah yolunda silah kuşandığı bin aydan daha hayırlıdır.”3
Buna yakın bir açıklama İbn Abbas’dan da nakledilmiştir.
“Vehb b. Münebbih dedi ki: Bu kişi müslüman idi. Annesi onu Allah’a adamıştı. Kendisi putlara tapınan bir topluluk kasabasından idi. O kasabaya yakın bir yerde yerleşmişti. Tek başına onlara karşı cihad etmeye koyuldu. Onların kimilerini öldürüyor, kimilerini esir alıyor ve cihadını devam ettiriyordu. Onlarla bir devenin iki çene kemiği ile karşılaşırdı. Onlarla çarpışıp susayacak oldu mu bu iki çene kemiğinden tatlı bir su fışkırırdı, o sudan içerdi. Bu şahsa pek büyük bir güç verilmişti. Demir (silah) ya da başka bir şey ona acı ve ıztırab vermezdi. Bu şahsın adı Şemsun idi.
Ka’b el-Ahbar dedi ki: Bu İsraiioğulları arasında bir kraldı. O tek bir iş yaptı. Yüce Allah, onların dönemindeki Peygambere: Filana dilekte bulunmasını söyle! diye vahyetti. O da şöyle dedi: Rabbim malımla, evladımla ve canımla cihad etmek istiyorum. Yüce Allah ona bin çocuk verdi. Bu çocuklardan herhangi birisini gidecek bir askeri birlik arasında kendi malından silahlandırır, donatırdı ve Allah yolunda cihad eden bir mücahid olarak çıkartırdı. Bu çocuğu bir ay cihadda kalır ve öldürülürdü. Daha sonra bir başka askeri birlik arasında bir başka çocuğunu donatırdı. Her bir çocuğu bir ay zarfında öldürülürdü. Bununla birlikte hükümdar geceleri namaz kılmaya, gündüzleri oruç tutmaya devam ediyordu. Bin aylık bir zaman içerisinde bin çocuğu öldürüldü. Sonra kendisi öne geçti, o da savaştı ve öldürüldü. İnsanlar: Hiç kimse bu hükümdarın ulaştığı mertebeye erişemez, dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: “Kadir gecesi» bu hükümdarın geceleri namazla, gündüzleri oruçla geçirdiği, malıyla, canıyla, çocuklarıyla, Allah yolunda cihad ettiği “bin aydan daha hayırlıdır” buyruğunu indirdi.
Ali ve Urve dedi ki: Peygamber (s.a.s.) İsrailoğullarından dört kişiyi söz konusu etti. “Bunlar Allah’a seksen yıl ibadet ettiler. Göz açıp kapayacak bir süre dahi O’na isyan etmediler.” dedi. Eyyub, Zekeriya, yaşlı kadının oğlu Hazkiyel ve Yuşa b. Nün’un isimlerini verdi. Peygamber (s.a.s.)’ın ashabı buna hayran kaldılar. Ona Cebrail gelerek şöyle dedi: Ey Muhammed Senin ümmetin bu kimselerin seksen yıl süre ile Allah’a ibadet edip, bir göz açıp kırpacak bir vakit kadar dahi Allah’a isyan etmemiş olmalarına hayret ettiler. Allah, senin üzerine bundan daha hayırlısını indirdi, deyip; “Doğrusu Biz onu Kadir gecesinde indirdik” ayeti buyruğunu okudu. Rasûlullah (s.a.s.) buna çok sevindi.
Mâlik, Muvatta’da İbnul-Kasım ve başkalarından gelen rivayet yoluyla şöyle demekledir: Kendisine güvendiğim kişi(ler)i şöyle derken dinledim: Rasûlullah (sav)’a kendisinden önceki ümmetlerin ömürleri gösterildi. Uzun Ömürleri boyunca başkalarının eriştiklerinin benzerine amel itibariyle ulaşamayacaktan mülahazasıyla ümmetinin (fertlerinin) ömürlerini kısa bulur gibi oldu. Yüce Allah ona Kadir gecesini verdi ve onu bin aydan daha hayırlı kıldı.”4
Tirmizi’de, el-Hasen b. Ali (r,anhuma)’dan gelen rivayete göre; Rasûlullah (s.a.s.)’a minberinin üzerinde Umeyyeoğullan(nın hali) kendisine gösterildi. Bundan hoşlanmadı. Bunun üzerine: “Şüphe yok ki Biz sana Kevseri verdik.” (el-Kevser, 108/1) buyruğu nazil oldu ki; bununla cennetteki bir nehri kastetmektedir.
Yine; “Doğrusu Biz onu kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesini sana ne bildirdi? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.” (sûresi) nazil oldu. Senden sonra bu sûrede Umeyyeoğulları hükümdarlık yapacaklardır. el-Kasım b. el-Fadl el-f luldani dedi ki: Biz onların hükümdarlıklarını saydık, bin ay olduğunu gördük. Bir gün fazla, bîr gün eksik değil. Tirmizi dedi ki: Bu garib bir hadistir”5
4. Onda, melekler ve ruh Rabblerinin izniyle her bir iş için iner de iner.
“Onda, melekler... inerde iner.” Semalarının hepsinden ve Sidretu’l Müntehâ’dan melekler aşağıya iner. Cibril’in kaldığı yer de oranın ortasıdır. Melekler yere inerler, tan yeri ağarmasına kadar insanların yaptıkları dualara amin derler. İşte yüce Allah’ın: “Onda, melekler... iner de iner” buyruğu bunu anlatmaktadır.
“Ve ruh Rabblerinin İzni ile...” Kasıt, Cebrail (a.s)’dır. el-Kuşeyri’nin naklettiğine göre “ruh” meleklerden bir sınıftır. Bunlar diğarlerinin koruyucuları olarak yaratılmışlardır. Bizim melekleri görmediğimiz gibi, melekler de bunları görmezler.
Mukatil dedi ki: Bunlar meleklerin en şereflileri ve yüce Allah’a en yakınlarıdır.
Bunların meleklerin dışında Allah’ın ordularından bir ordu olduğu da, söylenmiştir. Bu açıklamayı Mücahid, îbn Abbas’tan (Peygamber efendimize) merfû bir rivayet olarak nakletmiştir. Bunu el-Maverdi, zikretmiştir. el-Kuşeyri’nin naklettiğine göre, bunların Allah’ın yarattıklarından bir çeşit olduğu söylenmiştir. Bunlar yemek yerler, elleri ve ayakları vardır, melek değillerdir,
“Rûh”un tek başına bir saf olarak duracak büyük bir yaratık olduğu ve diğer bütün meleklerin tek bir saf teşkil edecekleri de söylenmiştir. “Rûh’un, Cebrail (a.s)’ın bu gecede, bu gecenin ahalisi üzerine sair meleklerle birlikte indirdiği rahmet olduğu da söylenmiştir. Bunun delili: “O, kendi emri ile kullarından dilediği kimseler üzerine ruhu indirir.” en-Nal, 16/2) buyruğu olup rahmeti indirir, demektir.
“Onda” Kadir gecesinde “Rabblerinin izni” yani emri “ile her bir iş için iner de iner.” Yüce Allah’ın takdir edip, bu seneden gelecek seneye kadar hükme bağladığı verilen her bir emir ile iner demektir. Bu açıklamayı İbn Abbas yapmıştır. Yüce Allah’ın: “Allah’ın emri ile onu gözetleyecek izleyicileri vardır” (er-Ra’d, 13/11) buyruğunda olduğu gibi ki, burada Allah’ın emri ile demektir
“İner de iner” anlamındaki buyruk genel olarak “te” harfi üstün olarak; diye okumuşlardır. Ancak el-Bezzî te’yi de şeddeli okumuştur. Talha b. Musarrif ile İbn es-Semeyka meçhul bir fiil olarak “te” harfini ötreli okumuştur (“indirlir de indirilir” anlamına gelir.)
Bunun, meleklerin bu gecede biri birlerine selâm vermeleri anlamında olduğu da söylenmiştir.
Katade dedi ki: “O... bîr selâmdır.” O bir hayırdır. “Tanyeri ağarıncaya” tan yerinin doğuşuna kadar demektir.6
Kadir Gecesinin Tayini
Kadir gecesinin muayyen olarak hangisi olduğu hususunda ilim adamlarının farklı görüşleri vardır. Büyük çoğunluğunun kabul ettiği görüşe göre, Kadir gecesi yirmîyedinci gecedir. Çünkü Zirr b. Hubeyş’in rivayet ettği hadise göre, o şöyle demiştir: Ben Ubeyy b. Ka’b’a dedim ki: Kardeşin Abdullah b. Mesud şöyle der: Kim bir sene boyunca (geceleri) namaz kılarsa, Kadir gecesine rastlar. Ubeyy b. Ka’b dedi ki: Allah Ebu Abdurrahman’a  mağfiret buyursun. O bu gecenin ramazanın son on gününde olduğunu ve bunun yirmiyedinci gece olduğunu biliyor. Fakat o, insanların buna bel bağlamamasını istemiştir. Daha sonra da kat’i bir şekilde yemin ederek: O gecenin yirmiyedinci gece olduğunu ifade etmiştir. Ben ona: Ey Ebu’I-Münzir (Ubeyy b. Ka’b’ın künyesidir) neye dayanarak bunu söylüyorsun? dedim. Şöyle dedi: Bunu Rasûlullah (s.a.s.)’ın bize haber verdiği delile dayanarak yahutta bildirdiği alamete göre haber veriyorum ki; o gün güneş (gözleri kamaştıracak kadar) bir parıltısı olmaksızın doğar. Tirmizî dedi ki: Bu, hasen, sahih bir hadistir. Bu hadisi Müslim de rivayet etmiştir.7
Bu gecenin senenin diğer ayları bir tarafa yalnızca Ramazan ayında olduğu da söylenmiştir. Bu Ebu Hureyre ve başkalarının görüşüdür.
Bir diğer görüşe göre, Kadir gecesi, bütün senededir.  Kadir gecesinin belli bir vakte tahsisi de sabit olmamıştır. Zaten İbn Mesud da: Kim bütün sene (gecelerin)i ihya ederse, kadir gecesini isabet ettirir, demiştir. Bu husus İbn Ömer’e ulaşınca şöyle demiştir: Allah Abdu’r-Rahman’ın babasına (Abdullah b. Mesud’un künyesi) rahmet buyursun. O kadir gecesinin ramazan ayının son on gününde olduğunu bilmeyen birisi değildir. Fakat o insanların buna bel bağlamalarım istememiştir.
Ebu Hanife de Kadir gecesinin senenin tümünde gizli olduğu görüşünü benimsemiştir. Ondan şöyle dediği de nakledilmiştir: Bu gece kaldırılmış bulunmaktadır. Bu gece sadece bir defa olmuş ve bitmiştir. Ancak doğrusu bu gecenin kalmaya devam ettiğidir.
Yine İbn Mesud’dan rivayet edildiğine göre, Kadir gecesi eğer bu sene herhangi bir günde ise, gelecek sene bîr başka gündedir. Ancak cumhurun kanaatine göre Kadir gecesi her senenin Ramazan ayındadır.
Diğer taraftan Kadir gecesinin Ramazan ayının ilk gecesi olduğu da söylenmiştir. Bu, Ebû Rezîn el-Ukaylî’nin görüşüdür.
el-Hasen, İbn îshak ve Abdullah b. ez-Zübeyr: O Ramazanın onyedinci gecesidir. Sabahında Bedir gazvesinin gerçekleştiği gece de odur, demişlerdir. Onlar bu kanaate yüce Allah’ın: “Eğer Allah’a, Furkan günü olan o iki ordunun birbirleriyle karşılaştıkları günde kulumuza indirdiğimize inanmışsanız...”(el-Enfal, 8/41) buyruğundan hareketle varmış gibi görünüyorlar. Bu da onyedinci gece(nin gündüzü) olmuştu.
Kadir gecesinin on dokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir.
Ancak sahih ve meşhur olan Kadir gecesinin Ramazanın son on gecesinde olduğudur. Malik, Şafiî, Evzaî, Ebu Sevr ve Ahmed’in görüşü budur.
Bir başka kesimin kanaatine göre Kadir gecesi yirmi birinci gecedir. Şafiî (r.a) da bu görüşe meyletmiş bulunmaktadır. Buna sebeb ise Ebu Said el-Hudrî’nin rivayet ettiği Malik ve başkalarının da kitablarında kaydettiği su ve çamurdan sözeden hadis-i şeriftir.8
(Ramazanın) yirmi üçüncü gecesi olduğu da söylenmiştir. Çünkü İbn Ömer’in rivayet ettiğine göre, bir adam şöyle demiş: Ey Allah’ın Rasûlü! Ben Kadir gecesini Ramazanın bitimine yedi gece kalmış olan gecede gördüm. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu:
“Bu (Kadir gecesinin) yirmi üçüncü geceye rastlayan bir rüya görmüş bulunmakladır. Her kim bu ayda belli bir geceyi namazla geçirmek isterse yirmi üçüncü geceyi ihya etsin”9
Ma’mer dedi ki; Eyyub yirmiüçüncü gece gusleder ve hoş kokular sürünürdü. ‘
Müslim’in Sahih’inde Peygamber (s.a.s.)’dan söyle dediği rivayet edilmekledir: “Ben rüyada kendimi Kadir gecesinin sabahında su ve çamur içinde secde ederken gördüm.» Abdullah b. Uneys dedi ki: Ben onu yirmi üçüncü gecenin sabahında su ve çamur arasında Rasûlullah (s.a.s.)’ı haber verdiği şekilde gördüm, demiştir.10
Kadir gecesinin Ramazanın yirmi beşinci gecesi olduğu da söylenmiştir. Çünkü Ebu Said el-Hudri’nın rivayet ettiği hadise göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Siz o geceyi son on gecede, dokuz gecede, yedi gecede, beşinci gecede arayınız.” Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.11
Malik dedi ki: Dokuzuncu gece ile kastettiği (ayın) yirmi birinci gecesi, yedincisi ile kastettiği (ayın) yirmi üçüncü gecesi, beşinci gece ile kastettiği (ayın) yirmi beşinci gecesidir.
Yirmi yedinci gece olduğu da söylenmiştir ki, bunun delili daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Bu Ali (r.a), Aişe, Muaviye ve Ubeyy b, Ka’b’ın görüşüdür.
İbn Ömer’in rivayetine göre Rasüluliah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Kadir gecesini araştıracak olursa, onu yirmi yedinci gecede araştırsın.”12
Ubeyy b. Ka’b dedi ki: Ben Rasûlullah (s.a.s.)’ı şöyle buyururken dinledim: “Kadir gecesi yirmi yedinci gecedir.13
Ebu Bekr el-Verak dedi ki: Yüce Allah bu ayın yani Ramazan ayının gecelerini bu sûrenin kelimelerine taksim etmiştir. Yirmi yedinci kelimeye ulaşınca ona işaret ederek “O” diye buyurmuştur. Aynı şekilde Kadir gecesi üç defa zikredilmiştir ve dokuz harftir. Bunların toplamı da yirmi yedi etmektedir.
Kadir gecesinin yirmidokuzuncu gece olduğu da söylenmiştir. Çünkü Peygamber (s.a.s.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Kadir gecesi yirmidokuzuncu yahut yirmiyedinci, gecedir. Meleklerin bu gece sayısı çakıl taneleri kadardır”14
Kadir gecesinin çift sayılı gecelerde olduğu da söylenmiştir. El-Hasen dedi ki: Ben “yirmidördüncü gece(nin sabahı) güneşi yirmi yıl süreyle gözetledim. Gördüm ki güneş (kamaştırıcı) ışığı bulunmayan beyaz bir şekilde doğuyordu.
Bununla o gecedeki nurların çokluğundan dolayı güneşin böyle olduğunu kastetmektedir.
Kadir gecesinin bütün sene içinde gizli olduğu da söylenmiştir. Böylelikle kişi bütün geceleri ihya etmek için gayret göstersin.
Allah’ın, bu geceyi Ramazan ayının tümünde gizlediği de söylenmiştir. Böylelikle Ramazan ayı boyunca onu idrak etmek ümidiyle bütün geceler çokça amel ve ibadete yönelsinler. Tıpkı diğer namazlar arasında orta namazı, Esma-i Hüsna’sı arasında İsm-i Azam’ını, duanın kabul edildiği anı, cuma anları ile gecenin anlarında, gazabını masiyetlerde, rızasını itaatlerde, belli bir anı sair zamanlar arasında, salih kulunu diğer kullar arasında, O’nun rahmetinin bir gereği ve bir hikmeti olarak, saklaması gibi.15
Kadir Gecesinin Alametleri
Gecenin sabahında güneşin, göz kamaştırıcı bir parıltısı olmaksızın beyaz olarak doğmasıdır. El-Hasen dedi ki: Peygamber (s.a.s.) Kadir gecesi hakkında şöyle buyurmuştur: “Kadir gecesinin alâmetleri arasında şunlar da vardır: O gece aydınlık ve hoş bir gecedir. O gece ne sıcak, ne de soğuktur. O gecenin sabahında güneş (gözleri kamaştıran) ışıkları bulunmaksızın doğar.»16
Ubeycl b. Umeyr dedi ki: (Ramazanın) yirmiyedinci gecesinde denizde bulunuyordum. Deniz suyundan bir miktar aldım, onu tatlı ve rahat içilir buldum.17
Kadir Gecesinin Faziletleri
Yüce Allah’ın: “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır”  buyurması ile “onda melekler ve ruh... iner de iner” (4. âyet) buyurması (faziletini anlatmak için) yeterlidir. Buhârî ile Müslim’de de şöyle buyrulmuştur: “Her kim Kadir gecesini (mükâfatına) inanarak, (ecrini) umarak namaz kılarak (vesair ibadetlerle) ihya ederse, onun geçmiş (küçük) günahları affolunur.” Bu hadisi Ebu Hureyre rivayet etmiştir.18
İbn Abbas dedi ki: Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Kadir gecesi oldu mu aralarında Cebrail’in de bulunduğu Sidretu’l-Münteha’da sakin olan melekler ardı arkasına inerler. Beraberlerinde birtakım sancaklar bulunur. Bu sancaklardan biri benim kabrimin üzerine, biri Beytu’l-Makdis’in üzerine, biri Mescid-i Haram’ın üzerine, biri Turu Sina’nın üzerine dikilir. Kendisine selâm vermedik mü’min erkek ve mü’min bir kadın bırakmazlar. İçki içen, domuz eti yiyen ve zaferana bulanan kimseler müstesna.”19
Hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur: “Bu gecenin tan vakti ortalığı aydınlatıncaya kadar, şeytan bu gecede dışarıya çıkmaz. Bu gece herhangi bir kimsenin aklına zarar veremediği gibi, herhangi bir fesad da işleyemez, bu gecede hiçbir büyücünün büyüsü etki gösteremez.”20
Eş-Şabi dedi ki: Bu gecenin gecesi gündüzü, gündüzü de gecesi gibidir.
El-Ferrâ dedi ki: Yüce Allah, Kadir gecesinde ancak mutluluk ve nimetler takdir buyurur. Diğer gecelerde ise belalar ve türlü musibetleri takdir eder. Bu açıklama daha önce ed-Dahhak’tan da nakledilmiş idi. Böyle bir kanaat, şahsi görüşe dayanılarak ileri sürülemez. O halde bu (peygambere kadar ulaşan) merfu bir rivayettir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
El-Muvatta’da, Said b. el-Müseyyeb’in şöyle dediği nakledilmektedir: Kadir gecesinde yatsı namazında (cemaatle birlikte) hazır bulunan kimse o geceden kendi payına düşeni almış olur.”21 Böyle bir görüş mücerred (kişisel) görüşle anlaşılamaz.
Ubeydullah b. Amir b. Rabia’nın rivayet ettiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Kadir gecesi akşam ve yatsı namazlarını cemaat ile birlikte kılarsa, artık o kimse Kadir gecesinden payına düşeni almış olur.’’22 Bu hadisi es-Sa’lebi Tefsirinde zikretmiş bulunmaktadır.
Âişe (r.anha) dedi ki: Ey Allah’ın Rasûlü! Eğer Kadir gecesine denk gelirsem ne diyeyim? diye sordum.
Şöyle buyurdu: “ Allahım, şüphesiz ki Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet, de» diye buyurdu.23
İşgal altında yaşamak zorunda bırakılan biz mustazaf müslümanlar, böyle geceleri fırsat bilerek idrak etmeli, bu geceden gafil olmamalıyız. Bu gecede İslam’ın hilafetin hayata hâkim olması için Allah’a yalvarmalı ve günahlarımızdan kurtulmak için çok tevbe etmeli
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/233.
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/233-235.
Beyhaki, es-Sunentı’l-Kübrâ, IV, 306; İbn Kesir, Tefsir, IV, 531
Muvatta, I, 321
Tirmizi, V, 444.
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/235-237.
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/238-239.
Tirmizi, 111, 160, V, 445; Müslim, II, 828; Ebu Davud, 11, 51; Müsned, V, 130.
Hadisin lafzına biraz sonra işaret edileceğinden kaynakları  orada gösterilecektir
Az lafzi farkla: Buhâri, II, 709; Müslim, II, 822; Mutvatta, I, 321; Mûsned, 11. 5. 8.
Müslim, Müsned
Buhâri, II, 711; Ebu Davud, 11, 52; Müsned, 1, 231.
 Müsned, II, 27; Tayalisi, 1, 257; Heysemî, Mecmua’, 111, 176
Müsned, V, 132 -Übeyyin sözü olarak
Müsned, 11- 519; Tayalisi, 1, 332.
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/240-243.
Taberani, Kebir, XXII, 59, Münavî, Feyzu’l-Kadir, V, 396; Suyutî,
İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 19/243.
Buhâri, II, 709; Müslim, I, 523; Tırmizi, III, 67; Ebu Davud, II, 49; Nesai, IV, 155. 156, 157, VIII, 118; Müsned, II, 241, 347, 409, 473, 503.
 Kaynağını cespit edemedik
Kaynağını tespil edemedik
Muvatta, I, 321. Ayrıca bk.: Heysemî. Mecma’. II, 40; Tabelâm, Kebir, VIII. 179
Beyhaki, Şuabul-İman, 111, 340: “Ramazan bitinceye kadar akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılın, Kadir Gecesinden büyük bir pay alır” anlamında.
Tirmizi, V, 534 (“çok affedicisin” lafzından sonra: “kerimsin: Çok lutufkârsın” lafzı ile) îbnMace, II, 1265; VI, 171, 1K2, 183, 208

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul