Sosyoloji, toplumları bütün boyutlarıyla inceleyen bir bilim dalıdır. Toplumları inceleyen şahsiyetlere ise, sosyolog denilmektedir. Gerek Müslüman sosyologlar, gerek batılı sosyologlar, toplumlar üzerinde ilmî ve bilimsel araştırmalar yapmışlardır. Bunun içindir ki, sosyoloji çok önemli bir alandır. Müslümanlar sosyoloji hakkında bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Çünkü Müslümanlar, toplumların ıslahı için çalışan davetçi şahsiyetlerdir.
İslâm, evrensel bir dindir. İslâm’ın hedef kitlesi, yeryüzündeki bütün toplumlardır. Dolaysıyla, İslâm’ın sosyoloji ile bir bağı bulunmaktadır. Bilindiği üzere, İslâm fıtrat dinidir. Fıtratın korunması, toplumun korunmasıdır. Toplumun korunması demek, devletin korunmasıdır. Bu şekilde devletin yönetim mekanizmasının, insan fıtratına ve İslâm’a aykırı olmaması gerekiyor. Müslüman toplum bilimciler İslâm’ı, insanı ve devleti bir arada tutarak, neticeye gitmeyi hedeflemişlerdir. Çünkü bu üç unsur, bir toplumun temel taşıdır.
Kur’ân topluma ve toplum hayatına büyük önem vermektedir:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği (ma’rufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Âl-i İmran, 3/104)
“Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız” (Bakara, 2 /148)
Bilindiği üzere insanoğlu, cemiyet halinde yaşayan bir varlıktır. Birlikte yaşayan insanların ve toplumların birbirlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. İnsanoğlu etkilenen, etkileyen ve etki altında kalan bir varlıktır. Böyle bir fıtrata sahip olan insan, iyiden de ve kötüden de etkilenir.
Eğer bir toplumda, şiddet, hırsızlık, terör, aile içi problemler, ahlâkî çöküşler, gibi olumsuzluklar olabildiğince fazlaysa, kişinin o kötü davranışlardan etkilenmesi çok kolaydır. Yine eğer bir toplumda, adâlet, huzur, saygı, güven, güzel ahlâk vs. durumlar hâkimse, insanın onlardan etkilenmesi mümkündür.
İslâm davetçileri, davette bulunduğu toplumu iyi analiz etmesi gerekiyor. Temiz bir toplumun inşâsı için, çalışmak gerekiyor. Çünkü temiz bir toplum, Allah’ın razı olduğu, erdemli bir toplumdur.
Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
“Allah temiz olanları sever” (Tevbe, 9/108)
Her bir Müslüman davetçi, aynı zamanda toplumu tahlil edip onun hükmüne göre davranan bir sosyolog durumundadır. İslâm Sosyoloji denildiğinde tarihteki en önemli temsilcisi kuşkusuz, İbn Haldun hatıra gelir. Çağımızda yeniden İbn Haldun’ların yetişmesi gerekiyor. Bunun için sosyoloji de diğer bilimler gibi İslamlaşması gerekir. Sosyolojinin hedeflediği sosyal yapıyı İslâm bakış açısıyla ele alıp ilkelerini çerçevesinde incelemek gerekir.
Vuslat Dergisi olarak, Mart sayımızda okuyuşlarımızı sosyoloji konusunda bilgilendirirken, Batı’nın İslâm algısı ve şiddet konusu da gündeme getirip sosyolojik tahlillerle değerli okuyucularımızın faydasına sunduk… her biri sahasında uzaman olan kıymetli yazarlarımız, konuyu ele aldıkları makalelerinde bizleri aydınlatmaya gayret ettiler.
Ayrıca, bu sayımızda katkıda bulunan diğer kıymetli yazarlarımızın yazmış oldukları faydalı makalelerden de istifade edebilirsiniz.
Gelecek ay, başka bir konu ve gündem ile tekrar buluşmak ümidiyle, Allah’a emanet olunuz.
Selâm ve duâ ile…