09 Şubat 2025 - Pazar

Şu anda buradasınız: / KADINA YÖNELEN ŞİDDETİN SOSYOLOJİK BOYUTLARI
KADINA YÖNELEN ŞİDDETİN SOSYOLOJİK BOYUTLARI

KADINA YÖNELEN ŞİDDETİN SOSYOLOJİK BOYUTLARI Dr. Ünzile Girişgin

Kadına şiddet’ terimi kadınlarla ilgili duyarlılığı olumlu arttırıyormuş gibi görünse de aslında bu ayrıştırma her kesimi negatif etkilemesi yanında dünya insanlığına paralel olarak çok hızlı artan toplumsal şiddetin sebeplerini de gözlerden kaçırmış oluyor. Teşhisi doğru konulamamış hastalık tedavi edilemiyor. Hukuk ve polisiye işlemler kafi gelmiyor. Şiddet nedir? Hangi şiddetten bahsedeceğiz? İnsan denen biyolojik varlığın bazen keyfi bazen de işler çıkmaza girdiğinde çıkış noktası bulamadığı anda kendisine (intihar) veya bir başka canlıya sözlü, yazılı ya da bedenen verdiği zararlar şeklinde tanımlayabiliriz. İnsana durup dururken çok nadir bir hayvan gelip zarar verir. Ama insan en gelişmiş beyine sahip iken neden ağaçları keser, bitkilerin genetiği ile oynayıp şifasını zehire çevirir, hayvanlara uçan tekme atar, bacaklarını keser, hayvana cinsel tecavüzde bulunur. Neden küçücük çocuklar kaçırılır, öldürülür, dilendirilir, ucuz işçi, seks kölesi olarak kullanılır? Karıkoca neden birbirlerine sözlü hakaret, iftira ve fiziksel zarar vermeye çalışırlar. Kadın ve erkek anlaşamaz ise ayrılabilirler. Kadın erkeğin üzerine zimmetli malı değildir. Evlenirken zulüm, ayrılırken zulüm hatta karı/koca hala rahatlayamaz nafaka, velayet, tazminatlarla maddi ve manevi şiddete devam ederler. Şiddeti uygulayan insandır. Kadın ya da erkek değildir. Şiddetin her türlüsü psikolojik bir rahatsızlıktır. Tedaviyi çok yönlü planlamalıyız. Pansuman tedavi mi, ilaç tedavisi mi, cerrahi tedavi mi, fitoterapi mi? Enerji ve frekans düzelte terapisi mi yoksa bunların hepsine mi ihtiyacımız var? Teşhis: Artan toplumsal şiddet. Şiddetin uygulayıcısı insan. Şiddeti kime yöneliyor? Zayıf ve fiziksel olarak kendisini koruyamayacak olana. *İnsana şifa versin, bedenine kuvvet sunsun diye yaratılan bitkileri insana zarar versin ve daha çok para kazanalım hırsı ile değiştirmek. Değişen gıdalar, katkı maddeleri insanı nasıl etkiliyor? *Hayvanlara yönelik fiziksel şiddet, giderek artan zoofili dediğimiz hayvanlarla seks sapkınlığı. *Hastane de şımarık çocuklar gibi her istediği yapılmasını talep eden bencil, narsist, nankör insanın hekime yönelttiği şiddet *Okulda öğretmenin fakir ve sahipsiz çocuklara uyguladığı şiddet. *Zengin, ukela, herkesi paramla satın alabilirim görgüsüzlüğü içerisindeki velilerin öğretmenlere uyguladığı şiddet. *Çoğu anne babası ayrılmış ya da madde bağımlısı olmuş gençlerin öğretmenine yönelttiği şiddet *Alkol, uyuşturucu madde, kumar, porno bağımlılarından diğer insanlara yönelik şiddet. *Baba ve annelerin masum yavrularına uyguladıkları şiddet. Çocuklar fiziksel olarak yetersiz oldukları için en savunmasız grup. Çocuklara yönelik şiddette kadın erkek ayrımı yok. Kendi öz yada üvey çocuğunu döven, öldüren anneler de var, babalar da var. *Erkeklerden kadınlara yönelik şiddet: Sözlü taciz, fili cinsel taciz, mobing *Kadınlardan erkeklere yönelik taciz: Sözlü hakaret, cinsel iftiralar. *Karıkoca şiddeti: En çok gündemde duran ve kocanın karısına uyguladığı şiddet olarak tanımlanıyor. Erkekler fiziksel olarak daha çok güçlü oldukları için, kadınları ikna edemedikleri anda dayak atmayı çözüm ya da hak sanabiliyorlar Kocası dahi olsa erkeğe kadının bedenine sınırsız dokunma ve istediği gibi cinsel ilişki kurma hakkı tanınmamıştır. Kadın cinayetlerini iyi tahlil etmek gerek. Hepsi koca cinayeti değil. Bazıları öz ailesinden yöneliyor bazıları sevgilisi bazıları boşandığı erkek oluyor. Bazı evli kadınlarda kocasını dövüyor ya da öldürebiliyor. Ama bunların tam bir istatistiği var mı? Şiddet uygulayan kadın ve erkek sadece birbirlerine değil genel davranış geçmişi taranır ise herkese şiddet yönelen bireylerdir. İşyerinde, komşuluk ilişkilerinde, okulda, hastanelerde mutlaka bir yansıması olmuştur. Kadın ve erkeğin en yakın olduğu ortam birlikte yaşadıkları ev ve cinsel hayat olduğu için bu ruhsal sorunu kayıt altına almak daha kolay olmaktadır. Hepimiz Risk Altındayız Haberlere bakmaya korkuyor insan. Kadın kuşağı programları toplumun hızla değişen yünü sergiliyor bizlere. 25 yıllık jinekolog olarak değişen, değiştirilen, fizyolojik ve ruh sağlığını Yitiren bireylere korku ve hüzün ile bakarken bir kuşak sonraki insan formatının ne olacağını, şuan doğan çocuklarımızın hangi ortamda yetişeceğinden endişe duyuyorum. Tıpkı bir bumerang gibi; toplumsal dengelerin bir ucu çözüldüğü anda yumak gibi her yandan çözülmeler başlıyor. İçimizde yaşayan bazı insanların öfke kontrolü zayıflarken aslında kaybedenin hepimiz olacağı gerçeğini atlıyoruz. Öfke, sabırsızlık, negatif düşünceler, hırçınlık, sözlü hakaretler, yazılı iftiralar, özgürlüğün kişiye sunduğu sınırları öğrenememiş olma, aile ve cemiyet adabı muaşeret kurallarından yoksun yetişme modern denilen günümüz insanın zayıf ve çirkin yönleri iken kadim kültürümüzün, inançlarımızın yüzyıllar boyunca insanımıza, tüm insanlığa kazandırdığı sabır, merhamet, cömertlik, teşekkür ve şükretmek, büyüklere saygı küçüklere sevgi ve koruyup kollama, zayıfa kol kanat germek gibi toplumsal barışa hizmet eden güçlü güzel hasletleri vardı. Ailede ve sosyal yaşamda örneğin mahallede komşuluk ilişkilerinde cömertlik, camide cemaat bütünleşmesi, hastanelerde disiplin, okulda saygı sevgi hakimdi. Çoğumuzun kendi değerlerine duyduğu aşağılık kompleksi, kendi akıl, ilim, inanç değerlerini terk edip devamlı telkin ve dayatmalarla hareket ediyor oluşu psikolojik ve sosyolojik kaosu da hızlandırmıştır. Ne oldu, neler oluyor ve daha kötüsü olabilir mi? Son 20 yılda insanımızın tekamül süresi çok geriledi. Öfke kontrolümüz giderek zayıflıyor. İnsan giderek yalnızlaşıyor, çaresizleşiyor, artan psikolojik ve sosyolojik baskıları kaldırabilme enerjisi düşüyor. Bedenimizin bir organı hasta olunca tüm beden fonksiyonunu yitirir. Aile, okul, hastane, sokak, toplu taşıma her yerde şiddet varsa toplumun bütünlüğünü sağlayan her organ fonksiyonunu yitiriyor demektir. Şiddete yol açan kaynaklar yok edilmeden şiddetin hiçbir türlüsünü azaltamayız. Hatta daha korkunç hale gittiğini görmemiz gerekiyor. Kurumları yöneten beyin tez vakitte bilim heyeti oluşturarak nerelerde istenmeden, fark edilmeden hatalar yapılmış envanteri çıkarılarak geçmiş kadrolaşmanın bu millete verdiği zaiyatı telafi edemez ise korkarım ki bir kıvılcım öfke yüklü cemiyeti bir anda kontrolsüz eylemlere sokabilir. Gençlik blogları incelenmiş, her kesimden gençlik kolları ile görüşülmüş, sosyal medya takipleri sıkı yapılmış olsa sosyopsikolojik tablo meydana çıkar zaten. Cinsel şiddet Aile içi şiddetin en önemli parçalarından biri aile içi cinsel şiddet ve tecavüz kelimeleri ile tanımlanıyor. Grinin elli tonu filminden sonra hukukçular İran’da boşanma oranlarının bir anda patlama yaptığını kaydettiler. Porno cinselliği kadının en ağır şekilde aşağılandığı, en ağır ataerkil seksi erkeklere sunar. Porno’da kadının cinsel hakları, romantizm, uyarılma fazı yoktur. Erkek algıları kasıtlı bir biçimde yönlendirilmektedir. Kadınlarımızın reddettiği, tiksindiği, canının yandığı her cinsel eylem erkeğe fantezi gibi aktarılmaktadır. Zorla yapılan livata eylemi başı çekerken bu kültürde 10 yıl önce kırbaçla kadın seven erkek işittiniz mi? Toplumumuzda ciddi bir cinsel açlık gözlemliyor ve 11,12 yaşlarından itibaren çocuklarımızın bedensel ve ruhsal haz boşluğunu, sevgi ihtiyacını porno hazzı ile doldurduğunu görebiliyorum. İnsan denen canlı haz molekülü ve sevgi hormonu dediğimiz DOPAMİN ve OKSİTOSİNSİZ yaşayamaz. Porno dışı Dopamin kaynaklarını arttıramaz isek evlilikler çok daha kısa sürede bitecek. Bitmese de sınırsız haz arayışı, CYBH (Cinsel yolla bulaşan hastalıklar), kanserler ile mücadele edecekler. Hekimler başta olmak üzere feministler de dahil tüm kadınlar pornonun karşısında tavır almalıdırlar. Hukukçu Katrine Maccinon, ve Andrew Diworking’in gösterdiği cesaretten hepimiz yoksunuz. Gözler beyne açılan kapılardır. Beyin en tehlikeli organımızdır. Cinsel şartlanma beyinde başlar, beden de gerçekleşir. Sado mazoşizm dediğimiz cinsel sapkınlık insanın kalbindeki merhamet ve kutsallığı söküp atan seks modelidir. Tecavüz pornolar, köle rolleri her yerde her an izlenebilmektedir.. Porno-alkol-uyuşturucu-kumar endüstrisi dünyayı kaosa sürüklemiş sadece ülkemizde değil tüm dünyayı sıkı bir şekilde analiz edebilirsek cinsel şiddet, ölüm, seks kölelik artışına yol açmıştır. Bataklığı kurutma cesaretimiz varsa cinsel şiddeti, çocuk ölümlerini hızla çözebiliriz. Bataklık büyüyor, sinekler çoğalıyor; Çocuklar ve erişkin insanlar hasta ediliyorlar. Gerçeği görmek ve en azından şahsi tedbirlerimizi almak zorundayız. İçki, her türlü beyni uyuşturan maddeler, kumar bize yasaklanmamış mıydı? Porno bunlarla iç içe yaşar, çok daha sinsi bağımlılık yapar. Şuan ki şartlarda pornonun tek aşısı var. Tek bir cümle… Hepinize tanıdık gelecek. Kendinize ve çocuklarınıza 4-5 yaşlarından itibaren o cümleleri öğretirseniz korunursunuz inşallah. “Mümin erkeklere söyle gözlerini haramlardan korusunlar. NUR SURESİ 30.Ayet.) Devamında kadınlar olduğunu da unutmayalım. İnançların tesiri Bazı toplumlar kurallarını ciddi para cezaları, zabıta ve polisiye tedbirlerle ikame ettirmeye çalışırken bazı devlet sistemleri nizamını kadim kültür ve inançlarla tanzim ederler. Bazı toplumlarda eğitim modelini donanımlı yetişen öğretmenler sayesinde yerleştirebilirler. Ancak okul dışında yine aile ve çevre faktörü ağır basacağı için bu modelde istenen neticeyi veremez. Şuan en zengin, en refah en eğitimli görünen devletlerde intihar ve şiddet çok fazladır. İntihar kişinin kendisine uyguladığı şiddettir ki ciddi bir travmayı karşımıza getirir. İntihar oranlarımız da artıyor. Kadim kültürümüz kaynağını Yüce İslam dininden alır. Kuran-ı Kerim bizler için şifa ise demek ki kullanmıyoruz ya da eksik, yanlış kullanıyoruz ki 21yy sorunlarına derman olamamışız. Kuran-ı Kerim bir deryadır içerisinde inciler, yakutlar, zümrütler yer alır ama çıkarmasını bilene. Din insanın tekamülüne hizmet edecek iken o dinin temsilcisi Hz. Muhammed (s.a.s)’ in hayatında çocukluk da dahil tek bir şiddet ve öfke patlaması kaydedilmemişken İslam mensubu kişilerin eğitim ve rehabilitasyonlarında tesiri olan öğreticilerin sık sık bunu vurgulaması şifa olacaktır. Kadınların erkeklere karşı sevgi ve saygı dili geliştirmesi için kadınlara kucak açan eğitimli kadınlardan istifade edilmelidir. Erkek egosu şişirilmeden, kadınları iyice öfkelendiren sözlerden kaçınılarak bilge kadınların kalp sevgisi kadınlara yansıtılmalıdır. Kadınlarımız çok akıllı olup hem erkek düşmanlığı yapan akımlardan, derneklerden hem de kadınları küçük düşüren baskıcı kişilerden uzak durmalıdırlar. TOPLUMSAL HASTALIKLARIN ŞİFASI Hekim olarak bana ayrılan sayfalarda teşhisle beraber bazı şifaları da aktardım. Koruyucu hekimlik: Hekimliğin asıl mahareti burada belli olur. Şiddete giden yolları kesmek, tıkamak gerekir. *Teknoloji ve internet bağımlılığından ( şiddet oyunları, iddia oyunları ve porno) çocukları koruyabilir miyiz?18 yaş altına denetim sağlanabilir mi? En azından okullara telefon getirilmesi yasaklanabilir. Güvenli kullanımı kesinlikle aileler bilmiyor zaten gençler kırıyorlar güvenlik zincirini. Kredi kartı ile girilme sınırı getirebilinir. En önemlisi de ciddi toplumsal bilinç oluşturmak gerekiyor. *Porno kültürü kesinlikle şiddet kültürüdür. Bireylerin habersiz telefonlarından ya da özel hayatlarından çalınan resim ve videolar ile tehdit edilmeleri, habersiz paylaşılması şiddettir. Zoofili videolarının paylaşılması şiddettir. Asyalı küçük kız çocuklarının ( henüz genital gelişimini bile tamamlamamış yaşlarda ) videolarını paylaşmak şiddetin en bayağısıdır. BDSM dediğimiz( Bondage:kölelik, Disiplin, Sadizm, Mazoşizm) eylemi tüm dünya da bilinçli şekilde tırmandırılıyor. Türkiye deki oranları, gizli ve açık paylaşımları boşanma tutanaklarında belki bulabiliriz. *Henüz ruh sağlığı bozulmamış olan bilim insanlarından ( gezgin, araştırmacı hekim, tarihçi, aile araştırmacıları, pozitif düşünen sosyolog, aile hekimleri, aile danışmanları, Yeşilay ve RTÜK bünyesinden katkı verecek ilim ehli, gazeteci..) cesur ve kültürel dinamiklerimize göre güçlü bir ekip sürekli çalışmalı, desteklenmeli,korunmalıdırlar. *İslam’ın sabır, şükür, barış yönünün kampanyalarla yeniden hızla topluma ulaştırılması en acil çözümdür. * Evli çiftler cinsel hayatlarını hızla rehabilite edip( yenilemek, iyileştirmek) çocuklarını pornodan uzak tutmanın çarelerini bulmalıdırlar.(SÜCED 05415854418 mesaj bırakabilirler) *Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul