28 Mart 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / ALLAH KİMİNLE BERABERDİR?
ALLAH KİMİNLE BERABERDİR?

ALLAH KİMİNLE BERABERDİR? Levent SELÇUKTEKİN

Bismillah,
Âlimlerinin çoğu şehit edilmiş, kalanları hapsedilmiş, işgal edilmiş İslam topraklarında Allah’a ve dinine yapılan iftira ve ihanetleri; Allah’a iman etmiş ve sahte ilahlık iddiasında bulunanları reddetmiş mümin muvahhid şahsiyetlere bildirmek, hatırlatmak, her görenin vazifesidir Allahu alem.
Projelerle uyutulan ve şerre destekçi hale getirilen Müslüman halklar, kendilerinin yumuşak karnı olan, özlerindeki, atalarındaki İslam duygusu ile vurulmaktadırlar. Şeytanın sağdan yaklaşması(bu en tehlikelisidir) gündeme gelmektedir.
İslam motifli söz ve fiiller ile en azgın, en büyük cürümler işleniyor fakat kendilerini mümin diye isimlendiren kişilerce itiraz etmek bir yana destek veriliyor. Son dönemin tabiri caizse modası olmuş kendi inhiraflarına Kur’an’dan delil getirme, onları Kur’an’a mal etme ve İslam’mış gibi gösterme meselesi var. Allaha harb açmış sistemleri (hâşâ!) Allah ile pazarlama kurnazlığı gündemde. Fakat, Allah’ın dini müşriklerin iftiralarından beridir. Allah da onların ortak koştuklarından beridir.
Artık her caddede birkaç araba üstünde olan Kemal Atatürk imzası gibi araba arkası yazısı haline çevrilmiş şu mübarek ayeti görüyoruz:
La tahzen innallahe meana. Üzülme (tasalanma) Allah bizimle beraberdir. Allahın hükümlerini bulundukları bölgelerde ellerindeki var olan bütün imkânlarla kaldırmış, yasaklamış, yerine de kendi hevalarından kaynaklı hükümler icra etmiş /eden kişilerin Allah sübhanehu ve Teala’nın bu mübarek ayetlerini istismar etmesi karşısında muhakkak ayeti açıklamak icab eder.
Laik demokratik Gayri İslami rejimlerin Allah’ın dinine el atması, ondan hoşlarına giden hususları kullanmaları zaten anlaşılabilir değildir. Biz dinimiz gereği olan “Allah mülkün sahibidir ve ortağı da yoktur” derken siyasete din karıştırmak ile suçlanırken laik ve demokrat olanların Allah’ın tertemiz ayetlerini kendi gayri İslami ve gayri meşru durumlarına alet etmelerine ses çıkarılmamaktadır. Zaten adalet Allah’tan gelendir.
O halde Allah kiminle beraberdir kimden uzaktır bir bakalım.
‘Şüphesiz Allah, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir.’ (Nahl-128)
“Ama Bizim uğrumuzda cihad edenleri elbette yollarımıza eriştireceğiz. Allah şüphesiz, iyi davrananlarla beraberdir.’ (Ankebut-69).
‘Ey İnananlar! Sabır ve namazla yardım dileyin. Allah, muhakkak ki sabredenlerle beraberdir.’ (Bakara-153)
“ Allah’a karşı gelmekten sakının ve bilin ki, Allah kendisine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.”(Bakara, 194)
“Allah mü’minlerle beraberdir.” (Enfal, 19)
Allah sübhanehu, kendisinin, takva sahibi, iyilik üzere olan, sabreden, kendi hudutlarını koruyan mümin muvahhidlerle beraber olduğunu beyan ediyor. O’nun hudutlarını, hâkim bulundukları bölgede çiğneyen, fahşayı ve azgınlığı yayıp serbest kılanlar ile değil.
Hayat programlarını Allah’tan gayrı herkesten alabilen, Allah’tan almayı suç sayan, “Allah’tan alalım” diyenleri en ağır cezalarla cezalandıranlar ile değil.
Mücrimler ancak mücrimlerle beraberdir. Nitekim kişi sevdiğiyle beraberdir.
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”1
“Mücrimlere (şöyle sorulacak:) Sizi cehenneme sokan nedir? Cevap verecekler: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksulları doyuranlardan değildik, üstelik günaha dalanlarla birlikte biz de dalardık.”(Müddessir, 41–45)
Şeytanın dostları, cahil bırakılmış halk kitleleriyle baş başa kaldıklarında dini afyon gibi kullanmaktadırlar. Münafıkça bir tavır ile sanki kendisi Allah’ın dininden yüz çevirmişlerin bizzat temsilcisi değil de Allah için memleketinden hicret etmek zorunda kalan Ebu Bekir imiş gibi bir tavır takınıyorlar. “Rabbim Allah’tır!” diyen Ebu Bekirleri böyle dediği için kendi memleketinden sürenler olarak görmüyor kendisini. Bu duruma kanan ve dinlerini oyuncak haline getirmiş kişiler de ona bu şanı eksiksiz yakıştırıyorlar.
“La tahzen innallahe meana.” ayeti hakkında değerli müfessirlerimizin ne dediğine bakmadan evvel ayetin tamamına bakalım.
‘’Siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (bilin ki) inkâr edenler onu iki kişinin ikincisi olarak (Mekke’den) çıkardıklarında Allah kendisine yardım etmişti. O ikisi mağarada iken arkadaşına: ‘Üzülme. Allah bizimledir’ diyordu. Allah da ona güven duygusu vermiş, sizin görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş ve inkâr edenlerin sözlerini alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah yücedir, hâkimdir.’’(Tevbe Suresi, 40 Ayet)
Muhammed (aleyhi-s salatu ve-s selam) Mekke şirk devletinde Allah’tan başka ilah olmadığını söyleyeli 13 yıl olmuştu.
13 yıl boyunca ilahlığı kendi nefislerine yakıştıranlardan tutun da putlara, peygamberlere, meclislerine(daru-n nedve) yakıştıranlara kadar hepsiyle dosdoğru mücadele etmiştir. Müşrikler de batılın hak karşısında dayanamayacağını görmüş, insanların bir bir Müslüman olduklarına, “Eşeği Müslüman olur, kendisi olmaz.” dedikleri kişilerin bile İslam nuru karşısında kayıtsız kalamadıklarını görünce paniklemişlerdir. Yaptıkları onca teklife rağmen, yönetim dâhil birçok şeyi kendisine bırakmayı söyledikleri halde Muhammed (s. a. s.)’de azıcık da olsa taviz görmeyince, çözümün O’nu öldürmek olduğuna karar verdiler Kureyşli müşrikler. Bunun üzerine hicret kararıyla bir sabah Allah’ın yardımı ile gözleri önünde şehirlerin anası olan, çok sevdiği Mekke’yi, Rasul-u Ekrem terk etmek zorunda kaldı. Önce Ebu Bekir’e uğradı, sonra yanlarına bir rehber (Abdullah b. Erkat-ibn Ureykıt-) alarak yola çıktılar. Sevr mağarasında 3 gün kalmak zorunda kaldılar. Hz. Ebu Bekir’in Kızı Esma ihtiyaçlarını getiriyor oğlu Abdullah haberleri getiriyor. Esma’nın ardından Amir b. Fuheyre koyun sürüsünü getirip izleri siliyordu. Kureyşli müşrikler Rasul-u Ekrem’i bulamayınca bir iz sürücü bulup iz sürdüler. İz sürücü Sevr Mağarası’nın önüne kadar geldi ve izlerin burada bittiğini söyledi. Siyer kitaplarında meşhur olmuş örümcek ağı ve güvercin yuvasını görünce içeride birilerinin olacağı ihtimalini vermediler. Bu sırada içeride Ebu Bekir “yakalanacağız ve Rasul-u Ekrem’e bir şey olacak” endişesine kapıldı.2
“Ben ölürsem nihayet bir kişiyim, sıradan bir insanım. Fakat sen ölürsen Allah’ın dini yok olur.” diyerek üzüntüsünü dile getirmişti. Bunun üzerine,
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu:
“–Sus ey Ebû Bekir! Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannediyor ve haklarında neler düşünüyorsun!”3
Sonra, “Üzülme, Allah bizimle beraberdir!” dedi.
Allah derhal ona, o arkadaşının üzerine sekineti indirdi. Bütün endişe ve hüznü yok oldu, kalbi ferahladı, peygamberin dostu sıddık Ebu Bekir’in.4
İbn-i Kesir ilgili ayetin tefsirinde yaşanan olayın rivayetlerini aynı şekilde aktarmış, devamında şunları kaydetmiştir:
Kâfirlerin sözünü alçalttı, Allah’ın sözü ise en yüksektir. İbn-i Abbas: Kâfirlerin kelimesi şirk, Allah’ın kelimesi ise “La ilahe illallahtır.” demiştir.

Sahihayn’de Ebu Musa el Eşari (rahmetullahi aleyh)’in söyle dediği rivayet edilmiştir:
 “Resulullah (s.a.s.)e yiğitlik için savaşandan, kavmiyetçilik için savaşandan ve gösteriş için savaşandan sordular. Bunların hangisi Allah yolundadır dediler?
O da: “Kim Allah’ın kelimesi yücelsin diye savaşıyorsa, o, Allah yolundadır.” dedi.
Allah, intikam almada ve zafer vermede mutlak galiptir. O’nun yanına yaklaşılmaz. O’nun kapısına sığınan ve sözünü tutan zarar görmez. Sözlerinde ve işlerinde hikmet sahibidir.”5
Her akıl sahibi şu olay ile bu ayeti istismar edenler arasındaki farkı anlayabilir. Eğer bu olayda bugün bu ayeti kullananlar yer alacaksa “Rabbim Allah’tır” diyen Muhammed(s.a.s.) ve Ebu Bekir’i kovalayan Kureyşliler olabilirler.
Kendi egemen oldukları bölgelerde Mekke müşriklerinin yaptıklarını yapan, hevalarından insanlara hükmeden, Allah’ı hiçbir alanda hesaba katmayan kişilerin Ebu Bekir ile ne ilgisi olabilir.
Hâlbuki onlar için din olarak İslam seçilmişti. Onlara aralarında hükmedilsin, ihtilaflar giderilsin diye kitap indirilmişti. Bundan yüz çevirmek nerede, “Allah Resulü’ne verdiğiniz bir kuruşu(zekât) bana vermezseniz sizinle savaşırım diyen Ebu Bekir!” nerede.
Allahın hükümlerini her an yasaklı tutmak nerede, Allahın hükümleri karşısında eriyip bitmiş Ebu Bekir nerede.
Bir lokma haram boğazından geçti diye parmakla kendini kusturan takva önderi nerede, haramları zorla yedirenler nerede.
Ümmetin “sıddıkı” nerede, tağutlaşmış nefisler nerede.
Ebu Bekir’in bir tatlı alabilmek için biriktirdiği parayı demek ki isteyince şu kadar parayla geçinilebilir deyip maaşını azaltması nerede, milyonluk hayatlar sürenler nerede.

Zinayı yasal güvence altına almak nerede, zina haddine sopayla recmle karşılık vermek nerede.
İslam ile şirk hiç bir olur mu?
Bu nasıl bir ihanet, nasıl bir cehalet?
Üstad Nedvi’nin dediği gibi: “Öyle bir irtidad ki; karşısında Ebu Bekir yok.”
Allah müminlerle beraberdir. Allah hiç müşriklerle beraber olur mu?
“O Allah ki, O’ndan başka ilah yoktur. Melik’tir; Kuddûs’tur; Selam’dır; Mü’min’dir; Müheymin’dir; Aziz’dir; Cebbar’dır; Mütekebbir’dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir!”(Haşr suresi, 23. Ayet)
Buhârî, Edeb, 96; Müslîm, Birr, 165.
Tefsirul Münir Vehbe Zuheyli 5.cild. syf-401-402, Risale yayınları.
Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 45; Tefsîr, 9/9, Ashâbu’n-Nebî, 2, Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 1 ahmed b. Hanbel I.4.
Hak Dini Kur’an Dili, Elmalılı Hamdi Yazır 4. Cild, Tevbe Suresi 379. Syf. Azim Yayınları.
Tefsirul Kuranil Azim İbn-i Kesir, 4.cild. Tevbe Suresi, 461, Kahraman Yayınları.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul