Küreselleşen dünyada son asrın en hızlı değişim ve gelişim süreci yaşanmakta iken Hindistan, sosyokültürel, ekonomik ve uluslararası stratejik alanlarda yapısal değişimi okuyarak, tehdit ve fırsatları yönetebildiğinde, ülkenin kalkınmasına ve ulusal refah seviyesinin artışını sağlamış olacaktır.
Farklılıklar İçinde Birlik
Hindistan 3.287 milyon km² yüzölçümü ve özel coğrafi yapısıyla sembolik ‘üzüm salkımı’nı andırmaktadır. Üzüm salkımının birçok dane bileşenleri olduğu gibi Hindistan’ın da birçok sosyokültürel ve idari bileşenleri vardır. Hindistan idari açıdan 35 ayrı bölge; 28 eyalet ve 7 birlik bölgesi olarak teşkilatlanmıştır. Hindistan farklı coğrafi yapısının yanı sıra, kültürel bakımdan çeşitlilik arz eden, ırkları, inançları ve ideolojileriyle toplumları bir araya getiren ve tarih boyunca birçok medeniyeti barındırmıştır ve barındırmaya da devam etmektedir. Hindistan’da din bir hayat tarzıdır. Hintlinin örf, adet ve geleneklerinde din belirleyici ve vazgeçilmezdir. Hindistan’da din günlük işlerden, eğitime, hatta ülkenin siyasal yönetimine kadar hayatın tüm alanlarında etkisini hissettirmektedir. Hindistan Devleti; Hinduizm, İslam, Budizm, Jainizm, Sihizm, Hristiyanlık ve diğer sayısız dine ev sahipliği yapmaktadır. Hintlileri sosyokültürel bağlamda birleştiren en önemli kuvvenin dinlere olan bağlılıkları olduğunu söyleyebiliriz.
Hindistan Anayasasında yasama, yürütme ve yargı organları arasında güçler ayrılığı prensibi benimsenmiştir. Yargı bağımsızdır. Yasama gücü parlamentonun elindedir. Ülkenin siyasi ve ekonomik yönetiminde, merkez ve eyaletler arasında kanun yapma ve idari alanlarda belirlenmiş sınırlamalar vardır. 1950 yılından bugüne anayasada birçok defa değişiklik yapılmasına rağmen anayasanın sosyalist ruhu korunmuştur. Anayasanın merkezinde toplumsal statünün korunduğu, laik, eşitlikçi ve toplumsal uyuma dayanan, çok uluslu, temelinde “farklılıklar içinde birlik” anlayışı bulunmaktadır. Bu prensipler, çok uluslu, farklı din ve dillerin mevcut olduğu Hindistan toplumunun karmaşık ve çok kültürlü yapısını açıkça yansıtmaktadır. Bu sebeplerden Hindistan’ın laik yapısı farklı kültür ve din grupları arasındaki muhtemel istikrarsızlık ve ayrışmaya karşı alınmış bir önlemdir. Ülke politikacıları bu konularda hassas olmalıdır.
Narendra Modi’den Beklentiler
Hindistan halkından “farklılıklar içinde birlik” anlayışıyla, 2014 genel seçimlerinde 900 milyon seçmen sandığa gitmiştir. Seçmen, ekonomik kalkınma hamlesi beklentisine karşılık, ülkenin kurucu partisi olan Kongre partisini desteklemeyerek, Hindistan Halk Partisini (BJP) iktidara getirmiştir. Narendra Modi 2014 yılında seçmenin tercihi neticesinde Hindistan başbakanı seçildi. Hint halkının Modi’den beklentisi, Gujarat eyaleti başkanlığı dönemindeki icraatlarını ülke genelinde uygulamasıdır. Modi liderliğindeki Hindistan’ın 1.300 milyar nüfusuyla bir sonraki adımda ekonomik büyümede Çin’i yakalayacağı düşünülmektedir.
2014 yılında Modi iktidarı devraldığında Hindis-tan’ın GSMH 2.04 trilyon $ iken, 2019 yılında GSMH 2.94 trilyon $ olarak görülmektedir. Ayrıca, 2014 yılında GSYH’nin kişi başına düşen geliri 1.760 $ iken, 2019 yılına gelindiğinde GSYH’den kişi başına düşen gelir 2.170 $ olarak görülmektedir. Hint toplumu, Modi’nin ilk döneminde GSMH ve GSYH’yi yeterli bulmasa da başarısız bir durum olmadığı kanaatine varmıştır. Modi, birinci dönem iktidarında Gujarat’taki başarı öyküsünü yakalayamasa da güçlü bir liderin iddialı bir ekonomik yapılanmanın yönetimini sağlamış olmasıyla, seçmen 2019 Mayıs’ta Modi’yi tekrar başbakan olarak seçmiştir. Yani Gujarat eyaletinin başkanlığı dönemindeki başarısını Hindistan genelinde gerçekleştirmesi için halk Modi’ye ikinci bir şans daha tanımıştır. 2019 seçimlerinde BJP iktidara daha güçlü gelmiş oldu.
İkinci Dönem: Radikal Kararlar ve Protestolar
Başbakan Modi güçlü bir liderlik imajına sahip olduğu gibi aynı zamanda güçlü bir Hindutva, yani Hindu milliyetçiliği savunucusu olduğu biliniyordu. Modi gençlik yıllarında bugüne Hindutva’nın kurumsal ekolü olan Ulusal Gönüllüler Organizasyonu (RSS) çalışmalarının içinde yer almıştır. RSS, ideolojik aşırıcılığın ve dini radikalizmin “Hindistan Hindularındır” öğretisini ülkede hâkim kılmak ve ülkede etnisite ayrımı yaparak, eşit yaşam hakkı ve çeşitliliği koruyan, laik bir devlet anlayışını sonlandırmak isteyen bir anlayışı koordine eden bir örgüttür. Hindutva ideolojisinin temelinde, Hindistan’ın ve Hinduizm’in baş tehdidi olarak Müslümanlar gösterilir. Söz konusu ideolojinin aşırıcı kesimlerinin iktidarı ve yönetimi baskı altına aldığı malumun ilanıdır. Başbakan Modi’nin ikinci dönem iktidarında sosyokültürel radikal kararlarında bu örgütün müdahilliği bilinmektedir. Hindistan’da son dönemde yaşananlar dünya gündemini de sıkça meşgul etmektedir. Öyle ki Modi’nin ilk döneminde gerçekleşen, ekonominin iyileşmesi ve kalkınma hamlelerinden artık nerdeyse söz edilmiyor. 2019 Mayıs’tan sonra iktidarın ekonomide kaydettiği gelişmeler değil, dini kutuplaşmalar ve ayrımcı, ayrıştırıcı uygulamalarla hükümet anılır oldu. Modi hükümetinin, ikinci döneminde en çok dikkat çeken radikal kararları:
• 5 Ağustos 2019’da Cammu Keşmir’in özel statüsünü koruyan Hint Anayasasında tanımlı olan 370. maddenin iptali, Hint demokrasisine vurulmuş bir kara lekedir. Akabinde, Keşmir halkı temel hak ve özgürlüklerden izole edilmiştir.
• 1528 yılında Babür İmparatorluğu tarafından yapılan Güney Asya’nın Ayasofyası olarak bilinen “Babri Camii” 1992 yılında radikal Hindularca yıkılmıştı. Uzun süredir devam eden Ahodhya (Faizabad) eyaletindeki dava sürecinin ardından Hindistan Yüksek Mahkemesi 9 Kasım 2019’da Babri Camii bölgesinin tapınak yapılması için Hindulara devrine karar vermiştir. Hindistan Yüksek Mahkemesi’nden merakla beklenen Ayodhya kararı radikal Hinduların lehine çıkmıştır.
• 2016 yılında pilot uygulama olarak başlayan ülkenin Assam eyaletiyle sınırlı Ulusal Vatandaşlık Kaydı (NRC) düzenlemesi, 9 Aralık 2019’da yasalaşan ve ülke genelini kapsayan Vatandaşlık Değişiklik Yasası (CAA), Afganistan, Bangladeş ve Pakistan’dan gelen Hindu, Budist, Sih, Jain, Parsi ve Hristiyan gibi dini gruplara vatandaşlık yolu açan, ancak aynı durumda olan Müslüman göçmenleri kapsam dışı bırakan vatandaşlık yasasıdır. Vatandaşlık hakkının doğrudan dine dayandırılarak güncellenmesi ve uygulanmanın Müslümanları kapsam dışı bırakarak gerçekleştirilecek olması “farklılıklar içinde birlik” öğretisini anlamsızlaştırmıştır. Ulusal vatandaşlık kaydı adıyla uygulamaya konulan pilot düzenleme ve ardından ülkeye getirilen yeni vatandaşlık yasasının yanı sıra, 2021 yılı için düşünülen Ulusal Nüfus Kaydı (NPR) düzenlemesi, gerilimi artırmış ve protestoların başlamasına sebep olmuştur.
Başbakan Modi’nin direkt ve indirekt radikal kararlarının neticesi olarak 2019 Aralık ayından bu yana devam eden ve şiddet olaylarına dönüşen protestolar sonucunda onlarca ölü, yüzlerce yaralı, ateş açılan ya da yakılan evler, işyerleri hatta camilerden söz edebiliriz. Hint toplumunda artan kargaşa atmosferi belki ülkeyi iç savaşa sürüklemeyecek, fakat bu gelişmeler ülkede kapanmayacak yaralar açacak ve Hindistan’ın geleceğini tehlikeye atacaktır. Hint toplumu, yükselen tansiyonun çözümünün etnisite ayrımı yapmaktan vazgeçmek olduğunu anlamamakta ısrar etmektedir. Korona virüs pandemisinden dolayı, Hint muhalefeti de Korona virüsün yayılmasına sebep olmamak için ulusal protestolara ara vermiştir.
Tarihten Bugüne…
Hint alt kıtasına baktığımızda, tarihten bugüne Hint Müslümanlarının Hindistan’ın asli unsurları olduğu görülmektedir. Hintli Müslümanlar, Gazneliler ve Babür İmparatorluğu’nun tarihi bakiyesi olarak bölgeyi sayısız eserle taçlandırmışlardır. Başta dünyanın tarihi mirası olan Taç Mahal olmak üzere... İstanbul’daki Topkapı Sarayı Türkler (Osmanlı İmparatorluğu) için ne ise Delhi şehrindeki Kırmızı Kale (Red Fort) de Hint Müslümanları (Babür İmparatorluğu) için o anlamı taşımaktadır. Halihazırda, Hindistan’ın kurtuluş törenleri bu Kırmızı Kale’de icra edilmektedir. Hint toplumu, Hindu milliyetçilerinin “Hindistan Hindularındır” öğretisini tarihsel olarak yok hükmünde saymış ve “farklılıklar içinde birlik” öğretisine inanmıştır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyetinin tarihi devlet geleneğinin tarihten bugüne sürdürülebilirliğini sembolize etmek için Türkiye Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızın içinde Gazneliler ve Babür İmparatorluğu’nu da simgelediği kaynaklarımızda tescil edilmiştir. Hint alt kıtasındaki tarihi bağlarımız, Türk milletinin tarihi bilinçaltını oluşturmaktadır. Aslında, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Hindistan Cumhuriyeti hükümeti tarihsel bağları ile siyasi ve ekonomik kalkınma hamleleriyle Asya-Avrupa İpekyolunu güçlendirebilir. İki ülkenin işbirliğinde küresel fırsatlar potansiyeli yüksek görülmektedir.
Hindistan yönetiminin merkez ekseni, dünyanın en büyük ekonomik kalkınma trendini yakalamak, farklılıklar içinde birlik sinerjisini güçlendirmek mi, yoksa ülkedeki etnitise savaşlarını derinleştirerek ülkenin sosyokültürel yapısını istikrarsızlaştırma sonucu Hindistan’ın bölgesel ve küresel güç kaybına uğraması mı olacak?
*GASAM BAŞKANI