28 Mart 2024 - Perşembe

Şu anda buradasınız: / ŞEFKATLİ VE MERHAMETLİ OLMAK
ŞEFKATLİ VE MERHAMETLİ OLMAK

ŞEFKATLİ VE MERHAMETLİ OLMAK SÜLEYMAN GÜLEK

 

 

 

Sözlükte “merhamet etmek, acımak” anlamına gelen şefkat, kavram olarak, Allah'ın yarattığı canlılara karşı insanda var olan acıma, merhamet etme duygusu demektir.

 

Merhamet kelimesi ise; şefkat gösterme, acıma, yumuşak huylu olma, affetme, bağışlama, iyilik etme manalarına gelmektedir.

 

Şefkat ve merhamet insanı yücelten ulvî duygulardandır. Merhametin gücü şiddet ve öfkenin gücünden her zaman üstün gelmiştir. Merhamet, insanlar arasındaki sevgiyi, saygıyı, güzel ilişkileri, hakları korumayı, güçsüzlere yardımı sağlar.

 

İslâm dininin insanlığın dünya ve âhirette huzur ve saadetini temin etmek için getirdiği prensiplerden biri de şefkat ve merhamettir. Şefkat ve merhamet, herkesin iyiliğini isteyip onlara yardım etme arzusu duymadır. Merhamet tüm insanlar ve tüm canlılar için dünyayı güvenli bir yer kılma duyarlılığına sahip olmadır. Herkese ve her şeye anlayış, acıma ve şefkatle yaklaşmadır.

 

Sevgi, acıma ve merhamet Rabbimizin sıfatlarındandır.  Allah Teâlâ’ın Rauf ismi, çok şefkatli olduğuna, Rahîm ismi ise çok merhametli olduğuna delâlet eder. Kur’ân-ı Kerîm’de; “…Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir” 1 buyrularak bu duruma dikkat çekilmektedir.  Yüce Allah’ın yarattıklarını yedirmesi, içirmesi, koruması, bağışlaması ve onlara şefkat göstermesi O’nun rahmetinin, merhametinin eseridir.

 

Hz. Peygamber (s.a.s), Allah'ın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği hadislerinde şöyle buyurur: “Allah merhametini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine merhamet eder. Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakınır.”2

 

Allah’ın 99 güzel isminden biri Rahman biri Rahîm’dir; her ikisi de O’nun ne kadar çok merhametli olduğunu anlatır. Merhametin kaynağı olan Yüce Rabbimiz, bize elçi olarak gönderdiği Peygamberi’nin kalbini de merhametle doldurmuş ve ona“Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” 3 buyurmuştur.

 

Yüce Allah bir âyet-i kerîmede“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.”4 buyurmaktadır.

 

Peygamberimizin en önemli özelliklerinden biri de çok şefkatli ve merhametli olmasıdır. Her hususta olduğu gibi, şefkat ve merhamet bakımından da insanların en üstünü Peygamberimiz’dir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur: “Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.”5 “Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler.” 6

 

İslâm dininin öngördüğü şefkat ve merhamet tüm yaratıkları içine alacak kadar geniş kapsamlıdır. Anne, baba, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yetimler, kimsesizler, hastalar, engelliler ve yoksullar başta olmak üzere tüm insanlara şefkat ve merhamet göstermenin yanı sıra diğer tüm canlılara da şefkatli ve merhametli davranmak mü’minlerin görevidir. Aksi takdirde Peygamberimiz (s.a.s)’in İnsanlara merhamet etmeyene, Allah da merhamet etmez.7 buyruğu üzere ilahî rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara da merhametli olmaktan geçmektedir.

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) her konuda olduğu gibi şefkat ve merhamet konusunda da örnekti. Gerçek merhametin kaynağı Allah sevgisi ve İslâm kardeşliğidir. Merhamet bazı olaylar karşısında acıma duygusu hissederek insanlara karşı iyi davranmaktır. “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” 8 Merhamet edenlere Allah da merhamet eder. “Güçsüzlere merhamet edenlere Rahman olan Allah da merhamet eder.” 9

 

Merhamet, acımak ve şefkat etmekti. Affetmek ve esirgemekti. Merhamet, Allah’ın Rahmân isminin bir tecellisiydi. Merhamet, son Peygamber’in en büyük özelliğiydi. "Benimle sizin misaliniz, ateş yakan bir adamın misali gibidir ki; hemen pervaneler, kelebekler o ateşin içine düşmeye başlarlar. O bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz."10

 

Evlat sevgisi, ana babaya saygı ve itaat merhamet duygusunun birer yansıması niteliğindedir. Peygamber Efendimiz, insanlara ve özellikle de küçük çocuklara karşı son derece şefkatli davranmıştır. Torunlarını namazda bile omuzunda taşımış, zaman zaman onların ve diğer çocukların oyunlarına katılmıştır.11 Yıllarca onun hizmetinde bulunan Enes b. Mâlik şöyle demiştir: “Aile fertlerine karşı Allah’ın Rasûlü’nden (s.a.s.) daha şefkatlisini görmedim.”12

 

Allah’ın Rasûlü oğlu İbrahim’i kucağına almış, onu öpüyor, kokluyor. Küçük yavru son anlarını yaşamaktadır. Çok geçmeden ruhunu teslim edecek ve kâinatın efendisinin gözyaşları yanaklarından süzülecekti.

 

Abdurrahman b. Avf biraz şaşkın, sorar:

 

– Siz de mi ağlıyorsunuz ey Allah’ın Rasulü? Sahâbî, hayata ve ölüme anlam vermeyi öğreten Allah elçisinin ölüm gerçeğini herkesten iyi kavramış olduğundan oğlunun ölümüne üzülmeyeceğini düşünmüştü. Efendimiz;

 

– “Avf oğlu! Bu gözyaşları merhamet duygusunun eseridir” karşılığını verir ve minik yavruyu bir kere daha öptükten sonra devam eder: Göz yaşarır, kalp hüzünlenir. Ancak biz yine de Rabbimizin razı olacağı şeyi söyleriz. Senden ayrıldığımız için mahzunuz ey İbrahim.”13

 

Günümüz dünyasında da insanlık şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayacak olaylara, cinayetlere, aşağılamalara, temel hak ve hürriyetleri zedeleyen uygulamalara hemen hemen her gün şahit olunmaktadır. Her gün işlenen cinayetler, gasplar, taciz, tecavüz olayları gazete sayfalarında ve televizyon ekranlarında görülmektedir.

 

Merhametli olan zulümden kaçınır. Zulüm, haddi aşmaktır. Hak ve hukuk tanımamazlıktır. Adaletsizliktir, haksızlıktır. İnsanı insan yerine koymamaktır. İnsan haklarını, kul hakkını en büyük ihlaldir. Bu sebeple zulüm, hem bu dünyada hem de âhirette cezası şiddetli olan büyük bir günahtır.

 

Merhametli olan insanlar, insanlara kötülük yapmazlar, zarar vermezler. Fakat günümüzde insanlara çeşitli şekilde kötülük yapılmakta ve zarar verilmektedir. Şefkat ve merhametten yoksun olanlar kadınlara taciz, tecavüz ederler, insanlara acımazlar, onlara zarar verirler. Merhametli bir insan ise, çevresindekilere zarar vermez, eşine, çocuklarına şiddet uygulamaz. Kişilerin sıkıntı içinde yaşamasını istemez; kendi namusu, hayatı, malı sağlığı, rahatı ne kadar önemli ise çevresindeki insanlarınki de en az o kadar önemlidir.

 

Sadece insanlar değil, hayvanlar da Hz. Peygamber (s.a.s.)’in merhametinden paylarını almıştır: Hayvanlar hedef olarak dikilmekten,14 ateşle dağlanmaktan,15 susuz ve aç bırakılmaktan,16 ağır yük taşımaktan,17 dövülmekten,18 sövülmekten, lanet olunmaktan 19 onun merhamet dolu öğütleriyle kurtulmuştur. Bir kediyi hapsedip aç-susuz bırakarak ölümüne sebep olan kadının cehennemlik olduğunu;20 susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe kuyudan su çıkarıp veren kötü yolda olan bir kadın da bağışlandığını o haber vermiştir. 21

 

Merhametli bir insan, çevresindeki kişilerin sıkıntı içinde yaşamasını istemez. Bu nedenle merhametli insanların en önemli özelliklerinden biri, çevresindeki kişilerin sorunlarına karşı duyarsız kalmaması ve onların sorunlarının çözümü için gayret göstermesidir. Şefkat ve merhamet sahibi olanlar, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, engellilere,  fakirlere, kimsesiz yetimlere, hastalara, mazlumlara, hayvanlara ve tabiata ilgi gösterirler, acırlar gereken yardımı yaparlar. 

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) bizlere de örnek olmak için şöyle dua ederdi: Ey Allah’ım! Ben kendime çok zulmettim, günahları ancak sen bağışlarsın. Mağfiretinle beni bağışla ve bana merhamet et. Şüphesiz sen çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.” 22 Bizler de böyle dua etmeliyiz. Ne mutlu şefkatli ve merhametli olanlara!

 

 

Dipnot

          

1. Hûd, 11/90

2. Buhârî, Edeb, 19; Müslim, Tevbe, 17.

3. Enbiyâ, 21/107.

4. Âl-i İmrân, 3/159.

5. Tevbe, 9/128

6. Fetih, 48/29

7. Buhârî, Edeb, 18; Müslim, Fezâil, 66.

8. Tirmizi, Birr, 15.

9. Ebû Davûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16.

10. Buhârî, Rikak, 26; Müslim, Fedâil, 17.

11. Buharî, Edeb, 81, 112; Müslim, Edeb, 30.

12. Müslim, Fezâil, 63.

13. Buhârî, Cenâiz, 44.

14. Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 12.           

15. Ebû Dâvûd, Cihâd, 58.

16. Ebû Dâvûd, Cihâd, 47.

17. Ebû Dâvûd, Cihâd, 47.

18. Ebû Dâvûd, Cihâd, 58.

19. Ebû Dâvûd, Cihâd, 55.

20. Buhârî, Musâkât, 10.

21. Müslim, Tövbe, 155.

22. Tirmizî, Daavât, 96.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul