19 Nisan 2024 - Cuma

Şu anda buradasınız: / ENGELLERİ AŞMAK
ENGELLERİ AŞMAK

ENGELLERİ AŞMAK Garip Gür

Engelli bireylerin sosyal uyum konusunda yaşadıkları güçlükler, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sorun olarak devam etmektedir. Engelli bireyler, bir taraftan sahip oldukları engelle yaşama mücadelesi verirken, diğer taraftan yaşadıkları çevreye sosyal uyum sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu açıdan “Vuslat Dergisi” bu konuya ışık tutmak adına engelli bireylerin aile fertleriyle röportaj yaptık.

Eslem kardeşim kısaca kendini bizlere tanıtır mısın?
 Ben, Eslem Toprak 33 yaşındayım, aslen Ardahanlıyım, İstanbul’da ikamet ediyorum. Yedi kardeşin ortancasıyım. Bekârım, lise mezunuyum. İki kardeşim ile yaşıyorum, biri engelli adı Şevket. Daha önce çalışıyordum fakat annemiz 8 sene önce vefat etmesiyle o dönemden beri çalışamıyorum.
Kardeşinizin eğitimi ile ilgili karşılaştığınız en temel sorunlar nelerdir? Bu sorunlara ne gibi çözümler üretilmesini bekliyorsunuz?
Şevket 22 senedir hayatımızda. Doğduğunda biz anlayamadık down sendromlu olduğunu, biraz da geç kabullenme oldu. Yaklaşık altı yaşında özel eğitime başladı. Zekâ yaşı olarak yaşıtlarından geri geldiği ve geç fark edilme sebebiyle ve fark edildikten sonra da sadece okulun kendi sistemine bırakıldığı için eğitim (okuma yazma ve el becerileri) açısından çok etkili bir ilerleme olmadı, ancak sosyal olarak müthiş bir genç, sohbet etmeyi çok seviyor, özel ilgi alanları müzik- yani hem şarkı söylemek hem enstrüman çalmak- taklid yapmak; ayrıca oyuncu olmak, araba kullanmak, ve evlenmek de en büyük hayalleri. Şevket, zor bir çocuk asla olmadı hiçbir zaman. Sevgi ve merhamet dolu. Tek eksikliği anne babasının olmaması. Zaman zaman bunun hüznünü yaşıyor. Yani her insan gibi onlarında acıları var ve emin olun, onlar daha kırılganlar bu konuda. Bizden tek beklentisi sevgi ve sadece ona özel ilgi, bebek gibi sevilmek istiyor çünkü buna ihtiyacı var geçmişte erken yaşanan kayıplardan dolayı kalbindeki boşlukları doldurmaya bu şekilde çalışıyor.
Gerek okul gerekse rehabilitasyon merkezlerinde ne gibi kolaylık sağlanıyor size ve engelli bireylere? Bunları yeterli görüyor musunuz?
Toplumun bakışı günümüzde daha iyi. Ancak, maalesef ki engelli bireylerin sayısının artmasına bağlıyorum bunu. Bir diğer yandan da farkındalık için çalışmalar yürütülüyor. Zaman zaman olsa da bunlar bizim için elbette olumlu gelişmeler. Eskiden parka gitmeye çekinirdik. Çünkü şekil itibariyle biraz farklı ve konuşma becerileri de geç kazanıldığı için öcü gibi bakarlardı. Aman Allah’ım, hatırlıyorum korkup çocuğunu götürenlere şahit oldum, ne acı bir durum değil mi? Hâlbuki bizlerin korkması lazımdı o kötü bakışlı insanlardan, hastalıklı muamelesi edip cümleleriyle bizlere hayâsızca saldıranlardan. Şükür ki, geride kaldı ve yine şükür ki insanlar daha bilinçlendi. Toplum olarak empati yeteneğimizin çok gelişmediğini düşünüyorum. Bu konu hakkında insanların eğitim almasını çok isterdim, özellikle okullarda, çünkü empati kurabilen insanlar olursa toplum olarak engelli bireylere karşı çok daha farklı bir bakış açısı gelişir ve engelli bireyler daha kolay anlaşılırlar. Anlaşılmak o kadar önemli ki bunu başarabilirsek, her şey daha farklı olabilir.
Umudunuz var mı? Ne dersiniz?
Umudum var. Ama tabii ki biraz çaba sarf etmek lazım. Dediğim gibi özellikle ilkokullarda olmak üzere okullarda eğitim verilip, bilgilendirilmeli.
Günlük hayatta sosyalleşme açısından en temel sıkıntılar neler? Bu sıkıntıları aşmak için kimlerin neler yapmasını, ne gibi çözümler üretilmesini tavsiye edersiniz?
Normal çocuklar nasıl ki öğretmenleri değişince adaptasyon süreci içerisine giriyor ya da uzun vadede sorun yaşıyorsa, aileyle görüşme sağlanıyor ve ona daha uygun ne olabilir bu konuşulup çözüme kavuşuyorsa, özel eğitim okullarında da bunun olmasını isterdim. Bir gün telefon geliyor ve öğretmeninin değiştiğini öğreniyoruz. Önceden bu tür durumlarda istişare edilirdi artık olmuyor. Engelli bireyler için çok daha büyük bir problem bu, çünkü duygusal bağlantı yanı var. Her gelen öğretmenle zaman kayıplarımız oluyor. Bunun sebepleri öğretmenin metodu, çocuğun ve öğretmenin birbirine adaptasyon süreci. Daha önceki aldığı eğitimin yarıda kalması gibi pek çok sebebi var. Bir de Şevket, eğer öğretmene alışamadıysa hiçbir verim alamıyoruz okuldan ve aldığı eğitimden. Diğer yandan eğitimcinin bu işi gönülden yapması gerektiği görüşündeyim. Yeterince denetleyicisi olmadığı için bu mesleğin maalesef suistimal edildiğini düşünüyorum. Şevket ve onun gibi engelli bireylerin başına gelen bir diğer mesele de şu; öğretmen sınıfa gelir, eğitim adına bir şey vermeyip çocuklara çizgi film açıp izletir, ya da bir resimle eve gönderip, gününü tamamlamış olur. Biz fark ettik ve gerekeni yaptık. Ya fark edemeyen ailelerin çocukları ne olacak? Ciddi anlamda denetleme yapılması gerekiyor, bu alanda diye düşünüyorum ve kurumların aile ile iş birliği içinde engelli birey için daha iyi neler yapılabilir diye sık sık görüşmeler yapılması gerektiği kanaatindeyim.
 Hayatın ikamesinde karşılaştığınız olumsuz durumlar sizi ümitsizliğe sevk ediyor mu? Bu durumlarda en temel dayanak olarak neyi görüyorsunuz?
Servislerin ücretsiz olması, rehabilitasyon olan okula gitmek istemediğinde inisiyatif gösterebilmeleri, ders gününü başka bir gün telafi etmeleri; artık bu da sistem olarak kaldırılmak üzere ama kaldırılmasa çok iyi olur. Diğer devlet okulu için söyleyebileceğim ise maddi durumumuzun sıkıntılı olduğu zamanlarda aidat ücretlerinden bizi muaf etmeleri. Tabii bu öğretmeninin insiyatifiydi, okulun değil. Şevket’in bu okulundaki öğretmenleri ilgili alakalıydı. Tabii şöyle bir durum var; okuma yazma öğrenebilmeleri açısından umut dolu değillerdi. Daha çok bireysel becerileri üzerinde duruyorlardı.
 Kamusal alanda engelli bireylerin hayatlarını kolaylaştırmak için yapılan değişikleri nasıl buluyorsunuz? Ne gibi eksiklikler var?
Günlük yaşamda sosyalleşme her engelli bireye göre değişim gösterecek bir durum, ancak baktığımızda günümüzde en temel sıkıntı güven. Tek başına engelli bireyi dışarıya göndermek oldukça zor olabilir, markete gidip gelmek gibi. Onun dışında dediğim gibi her bireye göre zorlukları farklılık gösterir. Örneğin; fiziksel ve zihinsel engelli bir birey için çok daha zor, yaşam mücadelesi ev ortamında başlar. Bu ancak yardım kuruluşlarının ya da resmî merciîlerin geniş çaplı çalışmalarıyla en aza indirgenebilir. Engellilerle ilgili yaşamsal çalışmaların artması lazım madden ve manen her alanda destek almaları gerekiyor. Toplum onları soyutlamazsa ( özürlü muamelesi yapmazsa, acımaz ya da korkmazsa) onlar bulundukları yere kendilerini ait hissedebilirler. Ve yaşam için verdikleri mücadeleyi görmezden gelmemek gerekiyor. Günümüzde engelli bireylerin ve ailelerinin topluma kazanımları için çalışmalar eskiye oranla daha iyi düzeyde ancak yeterli değil bunların artması ve duyurulması lazım.
Karşılaştığınız en temel sorunlar neler? Bu sorunları kolay aşmak için ne gibi destek hizmeti almak istersiniz?
Alınması gereken hizmetler engel durumuna göre değişir demek isterdim. Ancak bedensel ve zihinsel ağır engelli bireyler için kamuda bir iş imkânı oluşturulacağını sanmıyorum. Fakat engel durumlarına göre yine de onları bazı faaliyetlere dâhil edebilirler. Bunu rehberler, psikologlar eşliğinde yapabilirler. Bu onlar için çok iyi olacaktır. Şöyle bir şey olabilir bu kesim için; bu tür engelli bireylerin ailelerine daha iyi kazanç sağlamaları için iş imkânı sağlanabilir. Aile fertlerinden birinin uygun olduğu alanda kamuda ya da evden çalışabileceği alanda istihdam sağlanabilir. Diğer kısım yani çalışabilecek durumda olan engelli bireylere ise her alanda zihinsel ve bedensel becerilerine uygun kamu kuruluşlarında ya da özel sektör de kesinlikle yer açılması gerektiğini düşünüyorum. Engelli bireyler hayatları boyunca sınırlandırılarak yaşadılar ve yaşıyorlar. İlgili birimlerin ciddiyeti, duyarlılığı ve empatisiyle bunun önüne geçmek elbette mümkün. Günümüzde maalesef ki iş konusunda da vicdanî yapılarını kaybetmiş işverenler var sadece. Geçmişte kamu değil özel sektörde de engelli vatandaşlarımızla çalışma imkânım oldu. Üzülerek söylüyorum ki ezilerek, hor görülerek çalıştırılanları gördüm. Engelli bireyler insanlara yük olarak geliyor çünkü işini hızlı değil daha yavaş yapıyor ne yazık ki düzelmesi gereken ilk şey insanların vicdanıdır. Yani mutsuz çalışacaksa bir engelli o işe girmiş olmasının da pek bir önemi kalmıyor. Baktığınız zaman en çok güvenmeye ihtiyacı olan bireyler onlar… Lütfen daha duyarlı olalım, doğuştan olmasa bile yarın bizim de belki bir kaza sonucu engelli duruma gelemeyeceğimizin garantisi yok. Kalben rahatsız olmuyorsak bile onlara olan davranışlarımızda bu söylediğimi düşünerek bir yaklaşım sağlanmasını çok isterim.
Karşılaştığınız en temel sorunlar neler? Bu sorunları kolay aşmak için ne gibi destek hizmeti almak istersiniz?
Bu soruya sadece kendi adıma değil bütün engelli bireyler adına cevap vermek isterim. Karşılaştıkları sorunlar; yetersiz eğitim, maddî zorluklar her ailenin durumu maalesef yeterli olamıyor evde tek çalışan baba. Anne bedensel engelli bebeğine bakmak zorunda ve bebeğin fiziksel eğitimi için araç gereç alınması gerekiyor. Bunlar uygun fiyatlı ürünler değil ciddi anlamda pahalı. Devletin bu konuda desteği olması gerekir. Hastaneye gittiğinizde yanınızda engelli bir çocuk var ve gereken ilgi görülmüyor tabii devlet hastanesinden bahsediyorum. Her engelli bireyin özel hastaneye gidecek durumu olmuyor. Ve saatlerce sıra bekleniyor. Doktorlarımız maalesef çok yorgun robotlaşmışlar doğru düzgün muayene etmeden ilaç yazıp gönderiyorlar. Kızmıyorum ama üzülüyorum psikolojik destek almalı özellikle bazı branş çalışanları… Engelli geçitleri çok yetersiz engelli asansörleri çok yetersiz hatta engelliden ziyade insanlar kullanıyor. Neden bir görevli yok başında? Hem engelliye yardım etmiş olur hem de ülkede bir kişiye daha istihdam sağlanmış olur. Biraz çok değil sadece biraz geniş düşünülmeli! Genel olarak ilgisizlik var birçok kısımda, evet adımlar atılıyor ama devamlılığı olmuyor.
Günlük hayatta insanların ve akraba çevrenizin sorunlarınıza bakışı nasıl? Olumsuz durumlarda tepkinizi nasıl gösteriyorsunuz?
Sorunlarıma akrabalarımı ya da çevremi dâhil etmiyorum. Kardeşimle ilgili geçmişte sorun yaşamıştım yakın bir akrabamla ve şu an görüşmüyorum kendisiyle. Beyni kötülüklerle dolu olan insanları bencil ve anlayışsız olan zihniyetleri ailem ve yakınında görmekten pek hoşlanmıyorum. Bu konuda tavrım nettir. “Bir kişiye zulmediliyorsa ve sen de susuyorsan dilsiz şeytansın.” diyor Hz. Ali çok da doğru söylemiş… Birini dövüp eziyet etmene gerek yok, davranışsal şiddet de kötü söz de zulümdür..
Engelli bireylerin yaşamında hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu?
Bir iyi bir de kötü unutamadığım anı var. Bir gün otobüste gidiyordum. Ağır engelli birey ve annesi otobüse bindi, bilinçsizce elini kolunu oynatıyordu ve cama kafasını vuruyordu. Aynı zamanda ayağa kalkmaya çalışıyordu ve bağırıyordu. Annesi de genç oğlunu tutmaya çalışıyordu. Yolculardan bir kadın ve kızı rahatsız oldu bu durumdan ve söylenmeye başladılar engelli bireyin annesine... Kadın sustu. Devamı geldi konuşmaların ve engelli genç huzursuz oldu. Hareketleri artmıştı çünkü annesi de artık karşılık veriyordu. O rahatsız olan kadın inmesini taksiye binmesini söyledi. Ben o kadar kitlenmiştim ki genç çocuğa bir anda irkildim ve bağırdım; yeter susun artık görmüyor musunuz ne kadar korktu diye vs. Konuşmalar bu şekilde devam etti sesler yükseldi sonra ortalık sakinleşti. Bu olay kötü ve üzücü bir anı olarak zihnime kazındı.
Bir diğeri ise kardeşim ile yaşadığım anı. Kendisi bana hep hatırlatır; unutmama asla müsaade etmez :) Okul bizi pikniğe götürmüştü orada atlar vardı kardeşimi götürdüm binen insanları izledik hem coşkuyla baktı hem de korktu. “Binelim mi?” dedim. “Evet” dedi; ama tek binmedi, çok korktu. Ben de arkasına bindim tur attırdılar bize çok mutlu oldu. Öyle mutlu olmuş ki seneler geçti unutmadı. Her sohbetimiz de hatırlıyor musun birlikte ata binmiştik diye başlar cümlesine.
Engelli vatandaşlarımızın eğitiminden ziyade, onlara anlayış göstermek için diğer insanlara nasıl bir eğitim verilmesini istersiniz?
Engelli bireyleri anlamak için gerekli olan şey vicdan ama onun da eğitimi yok… Lakin engelli bireylerle ilgili empati yapılabilmesi adına kısa filmler çekilebilir. En azından normal okullarda normal çocukların velilerine tiyatrolar, seminerler, empati yapabilecekleri deneyler yapılabilir. Böyle böyle toplumun geneline de bu anlayış belki yayılabilir. Çok işe yarar mı bilemem ama onlara da eğitim verilmeli bir şekilde. Özellikle şu konu beni çok üzüyor. Belki kavramın anlamı bunu ihtiva etmiyordur, toplumumuz bu anlamı yüklemiş de denebilir. Fakat “özürlü” kelimesi gerçekten fazlasıyla üzüyor. Özürlü kelimesini kullandıkları anda paralel olarak insanların surat ifadesine bakıldığında görülebilecek iki ifade var ya acımak ya çekince. Gerçi kendileri özürlü olanlardan böyle insanlara anlayış bekleyemeyiz.
 Ama bu engelli aileleri için çok üzücü gerçekten. İnsanlardaki bu iki algı da değiştirilmeli. Acımak ya da korkmak ikisi de üzücü. Onlar da normal insan, bir tarafımız eksik olduğunda nasıl normal insanlığımızı kaybetmiş olmuyorsak onlar da aynı şekilde. Herhangi bir insan yolda düştüğünde ya da başına bir şey geldiğinde ya da yardıma ihtiyacı olduğunda yardıma koşuyorsak onlara da aynı ifadeyle bakılmalı. Saygı duymak ve yardımcı olmak bu ikisi insanî özellik ve insanî görev. Ama toplum ikisini de lüks olarak görüyor böyle bireylere. Ya acıma ya korkma. Engelli bireylerin acınmaya ihtiyaçları yok. Özetle toplum olarak dezavantajlı gruplara maalesef ki küçümsenen azınlık gözüyle bakılıyor. Toplumda hiç bir yerleri olmadığı, dışlandıkları, acınan, işe yaramaz ya da korkutucu gibi görüldükleri âşikâr şekilde belli ediliyor maalesef. Bu algının değiştirilmesi gerekli.
Mevcut durum için en büyük yetersizlik sizce ekonomik, sosyal veya eğitim alanlarından hangisindedir?
Öncelikli olarak eğitim. Çünkü ciddi anlamda yetersizlik var. Devlet ayda 8 saat özel eğitim dersi ücretini ödüyor okullara. Haftada iki gün özel eğitim dersi alan engelli birisi ne derece verim alabilir ya da ilerleme kaydedebilir? Hiçbir verim alamaz. Sadece iki gün ve 45 dakikalık ders. Daha fazla ders alabilmek için para ödemeniz gerekiyor. Buna elbette her ailenin gücü yetmiyor mevcut durum koşullarını bir de katarsak çok daha zor. Ayda sadece 8 saat dersle bir engelli bireyin iyilik halini düşünemeyiz. Öte yandan özel eğitim olarak engellilerin durumlarına göre meslekî eğitim bölümleri açılmalı. Devlet ve onun kolları özel olarak ilgilenmeli bu bireylerle. Ayrıca birtakım spor, kültürel gibi aktiviteler bu konuda daha fazla olmalı. Haftanın belirli günleri topluma kazandırabilmek adına her bireyin gittiği öğrenim hayatına özel eğitim olarak adlandırılmayan sınıflarda kişilere yer verilmeli.
Kişilere zaman geçsin diye verilen eğitimler dışında bireysel ilgilenilmesi ve zamanla verilen eğitimler uygulamalı olarak alanda aktif edilmeli.
Biz bu insanları topluma kazandırmak istiyor muyuz gerçekten bunu herkesin sorgulamasını rica ediyorum.
 İslâm nizamı şart ama hepimize. Aslına bakarsanız toplum olarak yeterli düzeyde gerçek manada dinî eğitime sahip olsaydık engelli bireyler de bizden gördükleriyle yaşayacaklardı, öğreneceklerdi. Buna ek olarak da engel durumlarına göre İslâm eğitimi verilebilirdi. Ancak ayna olarak gördükleri bizler maalesef çok karışığız ve bu anlamda iyi örnekler değiliz. Bunun dışında her birinin gittiği özel eğitim derslerine ek ders yani din dersi eklenebilir ve bireysel eğitim aldıkları için her bireyin kendine özel anlatılabilir ya da durumuna uygun öğretilebilir. Daha az zihin engeli olan bireylere ya da engelli vatandaşlara halk eğitim merkezlerinde İslâmî eğitim kursları açılabilir.
Son olarak toplumdan anlayış, empati ve saygı bekliyorum. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama saygı duymak zorundalar. Çünkü onlar da tıpkı herkes gibi bu ülkenin vatandaşı ve herkesle aynı haklara sahip. Sonuçta engelli olmasak dahi, her insan bir engelli adayı olabilir..

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul