İstikâmet, pasif bir duruş değil, aksine sürekli bir çaba, sabır ve azim gerektiren aktif bir süreçtir. Bir önceki sayımızın dosya konusu olan "İmtihansız Cennet Olur mu?" sorusunun ardından, bu sayımızda "İstikâmet Üzere Bulunmak" için hangi donanımlara sahip olmamız gerektiğinin ipuçlarını vermeye çalıştık. Müslümanın istikâmet üzere olması, sadece bu dünyada değil, âhirette de kurtuluşa ermesinin anahtarıdır. Önemli olan, büyük adımlar atmak yerine, küçük amma sürekli adımlarla doğru yolda ilerlemektir.
İstikâmet üzere olmak, Kur’ân’ın ve Sünnet’in imanlı şahsiyetin hayatında istikrârlı bir şekilde hayat sürmesi demektir.
İstikâmet üzere olmak, Tevhidî ilkelerden taviz vermemektir.
İstikâmet üzere olmak, imanın koruyucusu, farz olan amelleri ifâ ederken, nâfilelerle kalbi yakaza halinde olmasını sağlamaktır.
İstikâmet üzere olmak, doğruluk, dürüstlük, adâlet, merhamet, hoşgörü, komşuluk haklarına riâyet gibi hasletlerin, müslümanın kimliğinde bulunması demektir.
İmtihanlarla dolu bu hayatta, istikâmetten ayrılmamak için bazı önemli donanımlara sahip olmamamız gerekmektedir.
İstikâmetimizden sapmamak için, ilim ve marifetle donanmalı, takvâ bilinciyle hareket etmeli, salih arkadaşlıklar edinmeli, duâ ve tevekküle sarılmalıyız. Böylece, dilimizde, fiillerimizde, kalbimizde, ilimde, Tevhidde, ibadetlerde, salih amellerde, dâvette, ahlâkta, âdâbda, sabırda, şükürde, vahdette ve hizmette istikâmet üzere sağlam adımlarla ilerleyebiliriz.
İstikâmetten sapmamak için, adâlet, ihsân (iyilik), sıdk (doğruluk), emânet (güvenilirlik) gibi temel ahlâkî değerleri de gerek ferd, gerekse toplum olarak edinmeliyiz ki, bunlar istikâmetin temel taşlarıdır.
Dosya konumuza ışık tutan iki delilimiz:
Rahmân ve Râhim olan Allah Teâlâ buyurdu ki:
“Şüphesiz: 'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra dosdoğru bir istikâmet tutturanlar (yok mu), onların üzerine melekler iner (ve der ki:) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’dolunan cennetle sevinin.” (Fussilet, 41/30).
Hayat örneğimiz Allah Rasulü (s.a.s.) buyurdular:
“Allah katında amellerin en sevimlisi, az da olsa devamlı olanıdır." (Müslim, Müsâfirîn, 221).
Ayet-i kerime, istikâmet üzere olan bir hayatın sonucunun cennet olduğunu müjdelemektedir.
“Yaşayan Kur’ân olan, son Rasul ve son Nebî’nin Sünneti, istikâmetin prensiplerini belirlemiştir. Mutlak uyulması gereken Kur’ân ve Sünnet, dünyâ hayatının, insanın hevâsına bırakılmış bir alan olduğu zehâbına kapılarak, keyfî çıkarımlarda bulunanların ne denli yanlışta olduğunu gözler önüne serer. Tabiî ki, akledenler için…
İmtihâna tâbi olan insan ve cinden kulların rotası, doğum ile ölüm arasında belirlenmişken, konjonktürel etkilerin rüzgârlarıyla savrulmayan, sağlam irâde ile, hakîkâtin ışığından ayrılmayan, isitikâmetini her dâim doğru yönde tutma niyetinde olalım inşaallah.
İstikâmet konusuna makaleleriyle katkıda bulunan kıymetli yazarlarımıza teşekkür eder, hizmetlerinin devamını ve başarılar dileriz.
Selâm ve duâ ile.
