09 Şubat 2025 - Pazar

Şu anda buradasınız: / İmamların Fıkhi İhtilafında Hadislerin Rolü / Muhammed Avvame Kitap Kimliği
İmamların Fıkhi İhtilafında Hadislerin Rolü / Muhammed Avvame Kitap Kimliği

İmamların Fıkhi İhtilafında Hadislerin Rolü / Muhammed Avvame Kitap Kimliği Levent SELÇUKTEKİN

 

 

Kitap Kimliği

 

Yazar     : Muhammed Avvame

Eserin Arapça Adı: Eserü’l-hadis-i şerif fi ihtilafi eimmeti’l-fukaha

Yayınevi:  Kayıhan Yayınları

Tercüme:  Mehmet Hayri Kırbaşoğlu

Basım Yılı: 2017

Son dönemlerde türeyen bazı gruplar, İslam uleması ve müctehidler hakkında bir takım suçlama ve ithamlarda bulunmaktadırlar. Müctehid âlimlerin nassa rağmen ihtilaf ettiğini, sahih hadis olduğu halde bunun dışında hükümler içtihad ettiklerini söylemektedirler. Çoğunluğu gençlerden oluşan bu gruplar mezheplerin bâtıl olduğu, hakikatin ise günümüzde cem edilmiş sahih hadis mecmualarına bakıp onlar ile amel edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler.

Yazar incelemeye aldığımız bu eserinde mezhepler veya imamlar arasında görüş farklılıklarında hadislerin nasıl rol aldığını nefis bir şekilde ele almaktadır. Konuyu maddeler halinde, doyurucu örnekler ile vuzuha kavuşturan Avvame, bir nevi her bab ve başlıkta imamlara atılan iftiralara ve yapılan ithamlara cevap vermektedir.

Konuyu incelerken her birini ilgili başlık altında tasnif etmiş, getirilen veya getirilmesi muhtemel olan şüphelere 1. şüphe , 2. şüphe şeklinde yer verip cevaplamıştır.

Eserin en başında imamların nezdinde sünnetin değerini ve onların sünnete olan bağlılıklarını ifade etmiştir. Bu uslubu ile sanki okuyucuya şu mesajı vermek istemiştir: “Sünnete bu derece bağlı olan kişiler hadise rağmen ihtilaf etmişler ise mutlaka şeriatta geçerli sebebi vardır.”

Müellif imamların ihtilaf sebeplerini 4 ana başlık altında incelemiştir:

1. Hadislerle Amel Etmek İçin Gerekli Şartlar

Bu başlık altında imamların sahih hadis tespiti konusundaki farklılıklarına dikkat çekmiştir. Örneğin;

Bir hadisin sahih olması için imamlar 5 şartta müttefiktirler. Bunlar, senedin muttasıl olması(kopuk olmaması), ravinin adil olması,  ravinin zapt sahibi olması, hadisin metninin ve senedinin şaz olmaması,, hadisin illetli olmaması.

Bu maddelerde ittifak edilmiş fakat içerikleri hakkında ihtilaf edilmiştir.

Örnek 1: Senedin muttasıl olması hususunda İmam Buhârî (rh.a) Şeyh ile ravinin bir kere de olsa buluşmuş olmasını şart koşarken, İmam Müslim (rh.a) bunun imkan dahilinde olmasını yeterli görürdü. (Aynı dönemde yaşamak gibi)

Örnek 2: Tabiinin sahabeyi atlatarak Rasûlullah (s.a.v)’e  isnad ettikleri hadis delil olur mu? (Mürsel hadistir. Mürsel hadis zayıf hadis türlerinden biridir.) Bazı alimler -Ebu Hanife bunlardan biridir- delil alırken, bazıları ise delil almamıştır.

Yazar bunun gibi her maddeyi tek tek inceleyip, doyurucu örnekler vermiştir.

Bu başlık altında günümüzde çokça çarpıtılan “Sahih hadis varsa benim mezhebim odur” sözüne de şöyle açıklık getirmiştir:

I. Diyorlar ki Şâfiî (rh.a), “Sahih hadis varsa benim mezhebim odur.” demiştir. İşte Sahihayn (Buhârî-Müslim) hadisleri sahihtir. Biz onlarla amel edersek muteber bir imamın mezhebine uymuş oluruz.

II. Allah bize Peygambere uymayı emretmiştir. Sahih hadis peygamber sözüdür. Ona uymamız icab eder.

I. şüpheye cevap olarak deriz ki: “Sahih hadis benim mezhebimdir” sözünü İmam Şâfiî ve başka imamlar söylemiştir. Hatta bu söz, lailaheillallah sözünü idrak etmiş her Müslümanın söylediği sözdür.

Ne var ki imamların bu sözle kasttetikleri hadis, amel etmeye elverişli ise mezhebim odur.

Yazar daha sonra “Sözü mezhepteki âlimlere bırakıyorum” diyerek imamların bu konudaki sözü ictihad edebilecek seviyede ilme sahip olanlar için söylediğine dair delilleri aktarır.

2. Hadisleri Farklı Şekilde Anlamaktan Doğan İhtilaflar

Müellif bu başlıkta imamların hadisleri anlama kabilyetlerine ve hadisin metninin farklı şekilde anlaşılmaya uygun olmasına yer verir. (Burada Beni Kureyza topraklarına gelmeden kimse namaz kılmasın hadisine yer vermemesine şaşırdım. Çünkü sahabe bu emir karşısında ikiye bölünmüş, iki farklı uygulama gündeme gelmiş. Rasûlullah iki grubu da kınamamıştır. Konuya çok uygun örnek olduğu halde yazar bunu gözden kaçırmıştır.)

Metnin farklı anlaşılmaya müsait olması ile ilgili şu örnekleri zikretmiştir:

- “Alıcı ile satıcı birbirinden ayrılmadıkça muhayyerdir” hadisini imamlardan bazıları fiziki bir ayrılık olarak anlamış iken bazı imamlar da akdi bitirip başka konuya geçmek şeklinde anlamıştır. Şâfiîler ile Hanefilerin tercihidir.

 

Evet imamlar hadisin zahirini başka delillerden dolayı terk edebilir. Bunun binlerce örneği vardır. İşin fıkhın idrak edememiş olanlar böyle yapan ulemaya dil uzatacak kadar ileri gidebilmekteler.

Müellif, İbn Hazm (rh.a)’in şu nefis tespitini bu başlıkta vermiştir:

“Müctehidlerin istinbat ettikleri bütün hükümler, avama delilleri bilmeseler de şeriatten sayılır. Ve bunları inkar edenler imamların hata ettiklerini ve onların Allah’ın kendilerine izin vermediği bir hükmü vazetmiş olduklarını söylemiş sayılır. Bu sözü söyleyenler doğru yoldan sapmış kimselerdir.

 

3. Zahirde Birbirine Aykırı Gibi Görünen Hadislerin Karşısında Takip Ettikleri Metottan Kaynaklanan İhtilaflar

Yazar bu başlıkta usulü fıkıh ve usulü hadis alanındaki farklılıklara dikkat çekiyor. Eğer bir hadis başka hadise zıt görünüyor, biri diğerini nesh ettiğine dair elimizde karine yoksa bunlardan birini tercih etmek gerekir. Bu da en zor meselelerden biridir.

Tercih sebepleri olarak Hafız el-Irakî, 110 kriter zikreder. İmamlar kendi anlayışlarına ve metodlarina göre hadisleri cem etmiş ve doğal olarak ihtilaf vuku bulmuştur.

Hafız el-Irakî (rh.a), 110 kriterden 102. sırada Buhârî ve Müslim’de olan hadis, Buhârî ve Müslim de olmayan hadise tercih edilir demiştir.

Hadis tercihinde 102. sırada olan bir kiriteri, dinin tam ortasına koyanların hatta ilk ve tek kriter buymuş gibi davrananların meselenin hakikatinden çok uzakta olduğunu anlamak zor değildir.

 

4. Sünnete Vukuflarındaki Farklılıklardan Doğan İhtilaflar

Burada yazar bir insanın tek başına bütün hadislere vakıf olamayacağından bahseder. Bununla beraber imamların özellikle Ebu Hanife (rh.a)’ın hadis ve fıkıh ilminde ne kadar ileri seviyede olduğunu dile getirir.

İmamlardan bazıları rivayet kendisine ulaşınca fikrini değiştirdiği vuku bulmuştur. Bu husus bazılarının ortaya şüphe atmasına fırsat olmuştur. Yazar çok tatmin edici cevaplarla bu şüpheyi bu başlıkta bertaraf etmiştir.

Yazar imamların birbirine ve ilim ehline verdiği değerden bahseder ve şu nakli yapar:

“Ahmed bin Hanbel’in yanında bir meseleyi görüşüyorduk. Birisi Ahmed’e, “Ey Ebu Abdullah, bu konuda sahih bir hadis yoktur” dedi. Ahmed ona, “Eğer bu konuda sahih bir hadis yoksa Şâfiî’nin görüşü var. Onun delili bu konuda en sağlam şeydir” dedi.

Yine yazar bu başlıkta delilin zayıf olması ile hükmün zayıf olmasının ayrı şeyler olduğunu izah eder. Bir hadisin amel edilebilir olması için sahih olması şart değildir. Zayıf hadiste birçok konuda amel edilir durumdadır. Çünkü nice ameller vardır ki hakkında sadece zayıf hadis bulunmaktadır ne var ki şeriatta onu destekleyecek onlarca delil de vardır.

Özetle yazar, cahillerin imamlara dil uzatmasinin önüne setler koymuş, deliller ile bu meselenin hakikatini izah etmiştir. Allah kendisinden salih amel olarak kabul buyursun. Okumanızı tavsiye ederim.  Nitekim duymak görmek gibi değildir.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul