27 Nisan 2025 - Pazar

Şu anda buradasınız: / İslam Ekonomisinde Ticaret ve İş Ortaklığı Usulleri
İslam Ekonomisinde Ticaret ve İş Ortaklığı Usulleri

İslam Ekonomisinde Ticaret ve İş Ortaklığı Usulleri Doç. Suna Akten Çürük

İslam, dünyadaki yaşamın geçici bir olgu olduğunu ve sonsuz ahiret hayatının varlığını vurgular. Ahiret hayatındaki başarı, bu yaşamın, kaynağı yüce Kur’an-ı Kerim ve sünnete dayanan İslami ilke ve kurallara tam uyum içinde yaşanmasına bağlıdır. (Khan and Bhatti, 2008: 7) Bu noktadan hareketle Müslüman akademisyenler, özellikle ulema ve hukukçular, 40’lı yıllardan itibaren İslam’ın ekonomik ve sosyal öğretileri üzerine zengin bir literatür üretmişlerdir. Öncülerin düşünceleri ve vizyonları sonrakilerin ufkunu aydınlatmıştır. İlk çalışmalar, İslam’ı tam bir yaşam kodu olarak sunmuştur. Muhammed İkbal, Seyyid Abul A’la Mevdudi, Muhammed Hamidullah, Hasan el-Benna, Muhammed Necatullah Sıddiki, Seyyid Kutub, İmam Bakır el-Sadr, Ali Şeriati gibi isimlerin eserleri, bu yeni entelektüel ve ideolojik uyanışın temel kaynaklarını oluşturmuştur. Sonrasında gelen düşünürler bir yandan modern ekonomilere İslami bir eleştiri sunan, diğer yandan İslami değerler ve ilkeler ışığında ekonomik teori ve politikaları yeniden formüle eden ve “İslami ekonomi” olarak tanımlanabilecek yeni bir disiplini şekillendirmeye çalışmışlardır. (Naqvi, 1981: 10)

İslami ekonomi, sosyal ve ekonomik adalet, evrensel kardeşlik ve dayanışma,  üretkenlik ve top-
lum refahına katkı, seçim özgürlüğü ve sermayenin tabana yayılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Benimsenen rehber ilkeler, iktisadi faaliyetleri yürütmek için genel bir çerçeve sağlamaktadır ve zamanla geçersiz hale gelebilecek katı kalıplar benimsenmez. İslami ekonominin kökenleri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Arabistan Yarımadası’nda Medine’de ilk İslam devletini kurduğu döneme kadar uzanır. Rasulullah, yeni kurulan bu devlette piyasa ve ticaret faaliyetlerini izleme sorumluluğunu bizzat üstlenmiştir. İrtihalinin ardından hulefâ-i râşidin ve sonraki yöneticiler de devletin ekonomik işlerini İslam hukuku kurallarına dayalı olarak yürütmüşlerdir. (Khan and Bhatti, 2008: 7) 

İslami ekonomi, modern dönemde ilk olarak 1963 yılında Mısır’da Mit Ghamr ile kurumsallaşmıştır. Kurucusu Dr. Ahmed el-Neccar, mudaraba söz-
leşmesine dayalı mevduat alma fikriyle tanınmaktadır ve bu sistem şu anda İslami bankalar tarafından evrensel olarak kullanılmaktadır. Mit Ghamr denemesi başarılı olmasına rağmen, devlet baskısı nedeniyle birkaç yıl sonra terk edilmiştir. Ancak, uygulama 1971’de Nasser Sosyal Bankası adıyla devlet destekli bir işletme olarak yeniden başlatılmıştır. (Rays, 1995: 6) 1975 yılında İslam Kalkınma Bankası, üye ülkeler ve Müslüman toplulukların ekonomik kalkınmalarına ve sosyal gelişmelerine İslami felsefe ve prensiplere uygun bir şekilde katkı sağlamak üzere Cidde/Suudi Arabistan’da kurulmuştur.  (http://www.isdb.org) Aynı yıl ilk özel İslami banka olan Dubai İslam Bankası (Dubai Islamic Bank-DIB) kurulmuştur.  Böylece İslami prensipler ışığında faaliyet göstermenin mümkün olduğu görülmüş ve sonraki yıllarda bu yöndeki çalışmalar hız kazanmıştır.

Yakın dönem literatürü incelendiğinde, İslami ekonomi tartışmalarının daha ziyade finans sektörü etrafında yoğunlaştığı görülmektedir. İslami bankacılık ve finans, ekonomik metodoloji, tüketici ve firma sorunları, piyasa yapıları, kamu finansmanı, yoksulluk ve ekonomik kalkınma gibi diğer odakları geride bırakmıştır. (Rosly, 2005: 3). 

İslami bir ekonomi; değer hükümlerinden arınmış (value-neutral) değildir. Aksine kendine özgü özdeğerler çerçevesine sahiptir (Zaim, 1995).  İslam hukukunda insanlar için geniş bir hareket alanı tayin edilmiştir. “Eşyada asl olan ibâhadır” prensibinden hareketle, yasak olan iş ve uygulamalar belirlendiğinden, kalan alan serbestçe hareket etmeyi mümkün kılmaktadır. (Orman, 2001: 75).  

İslami ekonomide her türlü mübadelenin karşılıklı rıza, denge ve eşitlik üzerine bina edilmesi istenmiştir ve bu ilkeyi bozması sebebiyle “ribâ” ve garar (bilinmezlik) yasaklanmıştır (Özsoy, 2012: 75). Ribâ kavramı, kredi-borç verme muamelesine dayanan “faiz” kavramından daha geniş bir anlam taşımaktadır ve yanlıca para borçlarını değil aynı zamanda mal değişimlerini de kapsamaktadır. Riba yasağına uymayanların Allah Teala ve Peygamberi Hz. Muhammed ile savaş halinde olduğu açıkça belirtilmektedir. (Bakara Suresi, 279) Diğer yandan İslam, üretkenlikten uzak, insan tabiatını bozacak ve topluma zarar verecek kazanç kapılarını da kapatmıştır. Bu yüzden şans oyunları veya kumar (meysir - kolaylıkla elde edilen gelir) yoluyla elde edilecek gelirler ile karaborsacılık (ihtikâr) da yasaklanmıştır. (Algaoud and Lewis, 2007: 39) 
İslam ekonomisi varlık temelli bir sistemdir ve klasik finansta olduğu gibi parayı bir meta olarak görmez. Toplumsal refahın artırılması için paranın üretken faaliyetlerde kullanılması esastır. Bu bağlamda İslami bir ekonomide uygulanan ticaret ve iş ortaklığı türleri sonraki alt başlıklarda tanıtılacaktır. 
- Murabaha:  İslami finans kurumları tarafından kullanılan bir finansal teknik olarak murabaha, aynı isme sahip orijinal akitten türetilmiştir. Murabaha, basitçe “kar paylı satış” anlamına gelir. Tarafların, satıcının beyan ettiği maliyete eklenen belirli bir kar marjı üzerinde anlaştığı bir güven sözleşmesidir. (Saadallah, 2007: 174)

İslami bankalar, bey-i müeccel ve murabahayı birleştirerek bir finansman yöntemi geliştirmiştir. Bu sözleşmeyi finansman aracı olarak şu şekilde kullanırlar: Müşteri, İslami bankadan belirli bir malı belirli bir nakit fiyatıyla satın almasını ister ve bankadan bu anlaşılmış bir kâr marjını (mark-up) içerecek şekilde satın almayı taahhüt eder. Böylece işlem, bir satın alma vaadi ile birlikte gelen bir sipariş ve iki satış sözleşmesini içerir. İlk sözleşme, İslami banka ile malın tedarikçisi arasında imzalanır. İkincisi, banka malı edindikten sonra, siparişi veren müşteri ile banka arasında, ancak mark-up içeren bir fiyatla imzalanır.  Fiyat, taksitler halinde veya vade sonunda toplu şeklinde ödenebilir. İslami banka ile tedarikçi arasındaki sözleşmede banka, genellikle siparişi veren kişiyi (müşteri - nihai alıcı) bankanın satın aldığı malları almak üzere vekil olarak atar. Murabaha sözleşmesini yöneten temel kurallar aşağıda belirtilmiştir:
- Satış konusu, satış anında mevcut olmalıdır.
- Satış konusu, satış anında satıcının mülkiyetinde olmalıdır.
- Satış konusu, satıcının fiziksel veya hukuki mülkiyetinde olmalıdır.
- Satılan malın alıcıya teslimi kesin olmalı ve tesadüflere veya şansa bağlı olmamalıdır.
- Herhangi bir satış sözleşmesinde olduğu gibi, fiyat belirlenmeli ve belirlendikten sonra temerrüt durumunda artırılamaz.
- Teslimat zamanı belirtilmelidir.
- Ödeme takvimi belirtilmelidir. (Iqbal and Molyneux, 2005: 22)
- İstisna: Mevcut olmayan bir emtianın alım satımının yapıldığı satış türüdür. Bu, bir üreticiden belirli bir emtianın alıcı için üretilmesini istemek anlamına gelmektedir. İstisna işlemi üreticinin, malları kendi malzemesiyle üretmeyi üstlendiğinde gerçekleşir. İstisna’nın geçerliliği için fiyatın tarafların rızasıyla belirlenmesi ve üretilecek emtianın gerekli özelliklerinin tam olarak belirlenmesi gereklidir. İstisna sözleşmesi, üretici üzerinde malları üretme konusunda ahlaki bir yükümlülük oluşturur; ancak üretici işe başlamadan önce, taraflardan biri diğerine bildirimde bulunarak sözleşmeyi iptal edebilir. Ancak üretici işe başladıktan sonra sözleşme tek taraflı olarak iptal edilemez. (Usmani, 1998: 135)

- Selem: Sözleşme anında mevcut olmayan, ancak özellikleri tanımlanan bir malın tam bir peşin ödeme ile vadeli satışı olarak tanımlanır. Satış anında mevcut olmayan malların satılamayacağına dair genel ilkenin bir istisnasıdır. Selem, konvansiyonel bir vadeli işlem sözleşmesine benzer, ancak en önemli farkı hemen ödeme yapılmasıdır. Başlangıçta çiftçilerin finansman ihtiyaçları için tasarlanmıştır ve genellikle mal üretimi için gerekli iş gücü ve malzeme maliye- tinin karşılanması amacıyla kullanılmaktadır. (Thomas et all.,  2005: 93) Selem işlemine konu olan mallar, piyasada serbestçe mevcut olan em- tialardır. Selem satışının konusu olan mallar, be- lirsizlik olmaksızın belirli kalite ve miktarda olmalıdır. Ayrıca teslimat tarihi ve yeri belirtilmelidir.  (Pock, 2007: 33)

- İcara:  Sözlük anlamı “bir şeyi kiraya vermek”tir. İslam hukukunda icara terimi iki farklı durum için kullanılır. İlk olarak, bir kişinin hizmetlerini, kendisine verilen ücret karşılığında istihdam etmek anlamına gelir. İşçiyi kira ile tutan kimse “müstecir”, çalışan ise “ecir (mücir)” olarak adlandırılır. Kira bedeline ise ücret denir. Örneğin A, B’yi ofisinde yönetici veya memur olarak aylık maaşla çalıştırıyorsa, A müstecir, B ise ecir olur. Benzer şekilde, A, bagajını havaalanına taşımak için bir hamalın hizmetini kiraladıysa, A müstecir, hamal ise ecirdir ve her iki durumda taraflar arasındaki işlem “icara” olarak adlandırılır. Bu tür bir icara, bir kişinin hizmetlerinin başka biri tarafından kiralandığı her işlemi kapsar. Bu kişi bir doktor, avukat, öğretmen, işçi veya değerli hizmetler sunabilen herhangi bir kişi olabilir. İkinci tür icara, varlıkların ve mülklerin faydalarıyla ilgilidir ve insan hizmetleriyle ilgili değildir. Bu anlamda “icara”, belirli bir mülkün faydasını başka bir kişiye, kendisinden talep edilen bir kira karşılığında devretmek anlamına gelir. Bu durumda, “icara” terimi, İngilizce “leasing” terimine benzer.  ( Usmani, 1998: 110)

- Mudaraba:  Kırâz olarak da ifade edilen bu ortaklık türünde sermaye veya paraya sahip olan bir taraf (rabbu’l mal, yatırımcı) parasını başka bir tarafa (mudarib, girişimci) bir girişim veya işi yürütmesi için devreder. Yatırımcı işin içinde yer almaz ve belirlenen bir sürenin sonunda, girişimci yatırımcıya ana parayı ve elde edilen kârdan düşen payını geri öder. Kâr oranları, sözleşmenin başında yapılan anlaşmaya dayanır ve yatırımcının yatırımın kâr getireceğine dair bir garantisi yoktur. Mudarib’in kontrolü dışındaki koşullardan kaynaklanan bir kayıp durumunda, tüm kaybı yatırımcı üstlenir. Mudarib yalnızca zamanını ve emeğini kaybetmiş olacaktır.  (Sudin and Azmi, 2009: 133)
Mudaraba(güven finansmanı), İslami bir banka ile bir müşteri arasında da gerçekleştirilebilir; bu durumda banka, bir proje için sermaye sağlar ve müşteri veya girişimci, yatırımı yönetmek için uzmanlığını kullanır. Yatırımdan elde edilen kâr, banka ile girişimci arasında kararlaştırılan kâr paylaşım oranına göre paylaşılır. Proje zarar verirse, bu zarar yalnızca banka tarafından karşılanır. (Shanmugam and Zahari, 2009: 21)

- Muşaraka: “Şirketu’l emval” adıyla da anılan muşarakada; iki veya daha fazla şahsın kâr ve zarara ortak olmaları şartıyla ticaret yapmak için her birinin belli bir meblağla sermayeye iştirak etmeleri gerekir (Uçar, 1993: 129). Müşarake, mudarabeden tüm tarafların yatırıma finansman sağlaması yönüyle ayrılır. Daha gerçekçi bir ortaklık anlayışı vardır. Kârlar önceden belirlenen oranlara göre paylaşılmasına rağmen, ilgili faaliyet/girişimden zarar edilmesi halinde sadece sermayeye katılım oranı esas alınır (Netzer, 2004: 20).  Muşarakenin günümüz bankacılık uygulamalarına bakıldığında bankanın, ortağı durumundaki müşterisine karşı istenilen sermayenin bir kısmını sağlama sorumluluğunu üzerine aldığı görülmektedir. Müşteri projeye kendi mali imkânları ve projenin özelliğine uygun olarak sermayenin geri kalanını sağlar ve kendi uzmanlığı nedeniyle alınan mali yardımın idare, denetim ve gözetiminin sorumluluğunu üzerine alır. Bu sorumlulukların müşterinin üzerine kalması ona kârdan daha fazla pay alma hakkını kazandırır. (Obaidullah, 2005: 61).
Yukarıda açıklanan ticaret ve iş ortaklığı modelleri ekonomik yapı içerisindeki ihtiyaçların karşılanmasında büyük rol üstlenmektedir Bununla birlikte sistemin mobilitesini artıracak ve sürekliliğini sağlayacak başka finansman modellerinin de bulunduğu görülmektedir. Sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörüne yönelik bu tür uygulamalara ilişkin değerlendirmeler ise gelecek çalışmalara bırakılmıştır.

* Necnettin Erbakan Üniversitesi, Siyasal Bilgiler 
Fakültesi İşletme Bölümü, sakten@erbakan.edu.tr.

Dipnot


Algaoud Latifa M. and Mervyn K. Lewis, 2007, “Islamic critique of conventional financing”, in Handbook of Islamic banking, Edited by M. Kabir Hassan and Mervyn K. Lewis,  UK: Edward Elgar Publishing Limited.
Iqbal Munawar and Philip Molyneux, 2005, Thirty Years of Islamic Banking, Newyork : Palgrave Macmillan.
Khan, M. Mansoor  and M. Ishaq Bhatti, 2008, Developments in Islamic Banking The Case of Pakistan,  New York: Palgrave Macmillan.
Khan, M. Mansoor and M. Ishaq Bhatti, 2008, Developments in Islamic Banking The Case of Pakistan , New York: Palgrave Macmillan.
Naqvi, Syed Nawab Haidar, 1981, Ethics and Economics An Islamic Synthesis,  s:10. UK: The Islamic Foundation.
Netzer, Miriam Sophia (2004), Ribâ in Islamic Jurisprudence, Master Thesis for Fletcher School.
Obaidullah, Mohammad (2005), Islamic Financial Services, Islamic Economics Research Center. 
Orman, Sabri, 2001, İktisat, Tarih ve Toplum, 3. Baskı, İstanbul: Küre Yayınları.
Özsoy, İsmail (2012), “Fıkıh Doktrininde Para ve Faiz”, Fıkhi Açıdan Finans ve Altın İşlemleri, İstanbul: İSAV Yayınları.
Pock, Alexander von, 2007, Strategic Management in Islamic Finance, Germany. 
Rays, Nicholas Dylan, 1995, Arab Islamic Banking and the Renewal of Islamic Law, UK: Graham & Trotman Limited.
Rosly, Saiful Azhar, 2005, Critical Issues on Islamic Banking and Financial Markets, AuthorHouse.
Saadallah, Rıdha, 2007, “Trade financing in Islam”, in Handbook of Islamic Banking, Edited by M. Kabir Hassan and Mervyn K. Lewis USA: Edward Elgar Publishing
Shanmugam, Bala and Zaha Rina Zahari, 2009, A Primer on Islamic Finance, The Research Foundation of CFA Institute.
Sudin Haron, Wan Nursofiza Wan Azmi, 2009, Islamic Finance and Banking System, Malaysia: McGraw-Hill.
Thomas, Abdulkader and Bryan Kraty, with Mustafa Hussain, and Stella Cox, 2005, “Salam”, in Structuring Islamic Finance Transactions, Edited by Abdulkader Thomas, Stella Cox and Bryan Kraty, London: Euromoney Books, . 
Uçar, Mustafa, 1993, Türkiye’de-Dünyada F. Bankacılık ve Hesap Sistemleri, FEY Vakfı Yayını, İstanbul.
Usmani, Mufti Muhammad Taqi, 1998, An Introduction to Islamic Finance, Karachi: Idara Isha’at-e-Diniyat.
Venardos, Angelo M., 2005, Islamic Banking & Finance In South-East Asia : Its Development & Future, Singapur : World Scientific Publishing.
Zaim, Sabahaddin, 1995, İslam-İnsan-Ekonomi, 2. Baskı, İstanbul: Yeni Asya Yayınları.
www.isdb.org

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul