
İslam iktisadı konusunu ele almak için genel olarak iktisadın ekonominin konuları nelerdir? Metodolojisi nedir? sorularına bakmak gerekir. İktisat tabiattan elde edilen kaynaklarla beşerî kaynaklarla mal ve hizmet üretmek faaliyetlerini ele alır. Daha önce ilm-i tedbir-i menzil veya ilm-i servet içerisinde ele alınırken iktisat daha sonra da finans, maliye, işletme ve iktisadıın diğer alt birimlerine ayrılmıştır. Batı dünyasında ki gelişmeler Osmanlı döneminde Sakızlı Ohannes, Münih Paşa, Mahmut Esat, Ahmet Mit- hat, Akyiğitzade Musa gibi Osmanlı aydınları tarafından ele alınmıştır.
1960’lı yıllarda İslami iktisat veya İslam iktisadı-finansı adı altında Pakistan menşeili çalışmalar daha sonra diğer İslam ülkelerinde İslam iktisadi çalışmaları artsa da yukarıda bahsettiğimiz Osmanlı aydınları aslında İktisat konularında konuyu ilk ele alanlar arasında sayılabilir. Ülkemizde 1960’da daha sonra Muhammed Hamidullah Sabahattin Zaim Hoca gibi müelliflerin çalışmalarını saymamız mümkündür. İktisat tarihçilerini, fıkıhçıları da ihmal edemeyiz.
Mustafa Sıbai’nin İslam Sosyalizmi Seyyid Ku-tub’un kitapları, Ebu’l-Ala Mevdudi’nin çalışmalarında bu çerçevede değerlendirebiliriz.
Günümüzde İslam iktisadı ve finansı çalışmaları teorik ve pratik yönleriyle pek çok üniversitede, araştırma merkezinde yerini almıştır.
İktisat pozitif ve normal hafif İktisat olarak ikiye ayrılır; pozitif İktisat mevcut iktisadi hayatı adeta fotoğrafını çeker gibi değerlendirmek demektir. Normatif İktisat ise olması gerekeni ele almak demektir. Bu bakımdan ahlak kitaplarında veya ilmihal kitaplarında iktisatla ilgili pek çok konu normatif şekliyle ele alınmaktadır.
Burada değerlendirmemiz gereken bir başka husus, İslam medeniyet tarihinde iktisadi konuların ele alındığı kaynaklardır. Başta Kur’an hadis olmak üzere fıkıh, kelam, ahlak, tasavvuf, İslam tarihi gibi pek çok alanlarda iktisat konuları zaten yer almaktadır. Ancak bunların günümüz iktisat ve finans metodolojisi ile ele alınması önem taşımaktadır, yoksa fıkıh kitaplarını ya da İslami kitapları sadece metinleri ile değerlendirmek iktisat anlamına gelmez.
Günümüzde İslam iktisadi adı altında yapılan çalışmaların önemli bir kısmı finans konusuyla ilgilidir. Çünkü Finans kurumları ortaya çıkınca bunları destekleyici akademik çalışmalara ihtiyaç ortaya çıkmıştır. Buna karşılık işçi işverenin ilişkileri, çalışma ilişkileri gibi konularda yeterli gelişme olduğu söylenemez. Oysa özellikle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çalışma ilişkileri yani üretim konuları Ahilik ve Lonca teşkilatlarında ele alındığı için bu alanda yeterli malzeme bulmak mümkündür. Yine fıkıh kitaplarının kitab-ı şirket, hatta kitab-ı hazr ve ibaha (helaller ve haramlar) gibi pek çok konularında veya ihtisap gibi konularda İktisat konuları yer almaktadır.
Günümüzde İktisat konuları makro, mikro, ekonometri ekonomi politik, maliye, işletme, uluslararası iktisat, finans hatta ulaştırma Lojistik gibi pek çok alanda genişlemiştir.
Yine iktisadi hedefler ve amaçlar konusunda makasıd-ı şeria iktisadın hukukla ilgisini verir. Bunun yanında iktisadın ahlakla da çok büyük ilişkisi vardır. Zira iktisat maddi değerler ilmi, ahlak manevi değerler ilmidir. Her ikisi de insanının iki cihandaki saadeti ve huzuru içindir.
İktisadın en önemli tartışma konularından birisi piyasanın işleyişi ve piyasanın oluşması olup bununla ilgili de tarihte özellikle narh (tes’ir) konularında önemli çalışmalar olduğunu görüyoruz.
Son yıllarda son yüzyıllarda tartışma konularının içerisinde finansal kurumlarla ilgili olarak para vakıfları şer’iye sicillerinde ve vakıf kitaplarında çokça yer almaktadır. Vakıflar aynı zamanda bugün üçüncü sektör dediğimiz konu içerisinde yer almaktadır. Zira kamu sektörü özel sektör yanında üçüncü sektörde konusudur.
Günümüzde İktisat Sosyolojisi, İktisat Psikolojisi yanında Davranışsal İktisat dediğimiz pek çok konuda çalışmalar yapılmaktadır. Aslında bu konuda hem Kur’an-ı Kerim’de hem de hadislerde ve kelam-ı kibarlar da pek çok bilgi yer almaktadır.
İnsanlar sıkıntılı anlarında kendilerine dışarının yani kamunun ve devletin yardım etmesini beklerler adeta sosyalist bir düzen isterler ama rahat hallerinde ise kendi işlerine karışılmamasını talep ederler. Örneği bununla ilgili Medyenlerin ve Eykelilerin Kur’an-ı Kerim’deki ticaretleri ile ilgili sözleridir. Zira onlar namazla ticaret arasında ilişki kurmamışlardı. Hatta inancın ticari hayata karışmamasını istiyorlardı. Çünkü ticari işlerinde ahlaksızlıkta çok ileri gitmişlerdi ve piyasayı bozuyorlardı. Günümüzde de aslında serbest piyasa sistemini bozan vahşi kapitalizm ya da aşırı devlet müdahalesinde de aynı şeyleri söylemek mümkündür.
İktisadın temel konularından birisi kıtlıktır. Gerçekten de iktisadi kaynaklar kıttır ancak burada kıtlık kavramını insanın kendi döneminde kullanabildiği kaynaklar daha doğrusu bildiği ve imkânı olduğu kaynaklarla ifade etmek gerekir örnek olarak yakın zamana kadar hava boşluk olarak kabul edildiği için havanın özelliklerini kullanarak günümüzde telsiz kullanımı ya da wireless gibi işlemlerde kullanılamıyordu. Dolayısıyla kablo çekmek zorunluluğu vardı. Oysa şimdi kablo çekmeden havanın özelliğinden faydalanıldı daha ucuza ama teknoloji gerektiren işleri yapabiliyor. Dolayısıyla teknolojik gelişmeler iktisadi hayatı bir anlamda kolaylaştırmakta maliyetleri azaltmakta ama diğer yandan da maliyetleri arttırmaktadır yani her iki yönde etkisi vardır. Nedret’in yani kıtlığın zıttı vefrettir yani çok olmasıdır. Evet dünyadaki nimetler çoktur ancak bunların insan ihtiyaçlarıyla uyuşması sıkıntısı vardır. Bunun da pek çok sebebi bilinmektedir. Dolayısıyla aslında kıtlık ve bolluk tartışmaları ve bunun yanında yine ihtiyaçlar kavramları medeniyete göre değişmektedir ama aynı medeniyet içerisinde farklı zamanlara ve medeniyetteki gelişmelere göre de farklı algılanmaktadır. Mesela kâğıt kullanımı yakın zamanlara kadar temizlik amaçlı kullanımı caiz görülmezken günümüzde kâğıt kullanımı için herhangi bir sıkıntı söz konusu değildir. Çünkü temizlik için ayrıca kâğıt üretimi vardır ve temizlik işin kâğıt üretilince kitap üretimi düşmemektedir. Çünkü artık kâğıttan kitap basılmamakta dijital kitaplarda vardır. Dolayısıyla teknolojik gelişmelere göre ihtiyaçlar değişiyor. Yine fayda tüketim tasarruf israf gibi pek çok konu asılları kalmak üzere farklı anlamlarda kullanılabilmektedir.
Bildiğimiz gibi İslam düşüncesinde ihtiyaçlar zaruriyat, haciyat ve tahsiniyat olarak ele alınmıştır. İhtiyaçlar sınırsızdır; bir hadis-i kutside ifade edildiği üzere kişiye bir vadi dolu altın olsa ikincisini ister, daha fazlasını ister. İhtiyaçlar farklıdır; mal ve hizmet türleri farklıdır, bunların karşılanma yerleri farklıdır.
Tabii burada iktisadi sistem farklılığı söz konusudur, yani piyasa ekonomileri yanında kumanda ekonomileri dediğimiz ekonomiler ve günümüzde bir de karma sistemler yer almaktadır.
Tartışılan bir başka konu iktisadi akılcılık konusudur. Homo-economicus mu, yoksa başka bir insan tipi mi? Aslında insanın fıtratında maddi menfaati peşinde koşmak vardır. Ama bunun yanında ihsan teşvik edilmektedir. Yani sadece dünyalık için çalışmaz. Ahiretin ebedi yurt olduğuna inandığından dünya ve ahiret dengesini, maddeye bakışına yön verir.
İslam iktisadını tasavvuf gözüyle de ele almak gerekir. Bu bakımdan hem fıkıh literatüründe hem de tasavvuf literatüründe zengin kaynaklara sahibiz.
İktisadi düşünce de metodoloji konusunda dikkat edilmesi gereken husus ceteris paribus, yani analiz yapılırken iki faktör değerlendirilir diğer faktörler dikkate alınmaz.
İslam iktisadının en fazla ele alınması gereken konu zekât ve diğer mali görevlerdir, özellikle İslam’ın sosyal adalet yönü çok önem taşımaktadır.
Yine Müslümanların üretimde zayıflıkları ve bu üretimi artırma yönleri önem taşımaktadır yani dünyevileşme çalışma üretme değil, belki dünyevileşme çalışmanın Allah rızası yapılması gerektiğini unutmaktır. Bu bakımdan teknolojik üretim, inovasyon, yenilik gibi konulara muhakkak ki daha fazla önemliler vermek gerekir.
Bir başka bir başka çalışma konusu İslam dünyasının geri kalması sebepleri İslam dünyasının kaynaklarını rasyonel kullanma ve birlikte olma yani ortak çalışma yapma konuları önem taşımaktadır.