17 Mayıs 2025 - Cumartesi

Şu anda buradasınız: / İslâm Ekonomisinde Sosyal Güvenlik Kavramı: Tekâfül Sigorta Sistemi Örneği
İslâm Ekonomisinde Sosyal Güvenlik Kavramı:  Tekâfül Sigorta Sistemi Örneği

İslâm Ekonomisinde Sosyal Güvenlik Kavramı: Tekâfül Sigorta Sistemi Örneği Doç. Muhammed Hadin Öner

İnsan, sosyal bir varlık olması nedeniyle toplumla iç içe yaşamak zorundadır. Bu durum, ekonomik ve sosyal riskleri beraberinde getirmektedir. Ekonominin gelişimiyle birlikte bu riskler artmış, maddi ve manevi kayıplar önemli boyutlara ulaşmıştır. Ekonomik risklerden korunmak amacıyla tarih boyunca çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin başında sigortacılık gelmektedir. Günümüzde olası risklerle mücadelede sigortacılık sistemi tercih edilen bir yöntemdir. Klasik dönem Müslüman toplumlarda ise bu tür risklerle başa çıkmak amacıyla Tekâfül sigortacılığı geliştirilmiştir. İslâm ekonomisinde, sosyal güvenlik ve yardımlaşmanın bir aracı olan Tekâfül sigorta sisteminin hangi kriterler doğrultusunda yapılacağı açık bir şekilde belirlenmiştir.

İnsanoğlu, tarih boyunca yaşamını güvence altına almak amacıyla karşılaşabileceği risklere karşı çeşitli tedbirler almaya çalışmıştır. Başlangıçta bireysel düzeyde bu risklerle mücadele etmeye gayret etse de zamanla ağır mali yük getiren büyük risklerle başa çıkabilmek amacıyla yardımlaşma grupları oluşturulmuştur. Bu gruplar, karşılıklı sigortacılığın ilk örnekleri olarak değerlendirilmektedir. Arap toplumlarında, hata sonucu işlenen cinayetlerde maktulün yakınlarına ödenmesi gereken yüklü miktardaki kan parasının, belirli derecedeki akrabalar arasında paylaşılarak karşılandığı ve bu yardımlaşmanın zorunlu nedenlerden kaynaklandığı bilinmektedir. Hem bu uygulama hem de Hz. Muhammed'in Medine döneminde hazırladığı ve bazı çağdaş araştırmacılar tarafından "Medine Anayasası" olarak adlandırılan hukuki vesikanın öngördüğü kabileler arası maddi yardımlaşma, zorunlu sosyal sigorta sisteminin Müslüman toplumlarda erken örnekleri olarak değerlendirilebilir. XIII. yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu’nda mevcut olan Derbent Teşkilatı, Osmanlı döneminde mesleki dayanışma ve güvenlik düşüncesine dayanan karşılıklı yardım kuruluşları, esnaf yardım sandıkları ve lonca sistemleri, o dönemin koşullarında sigorta ihtiyacına cevap veren kurumlardı.[1]

Tüm bu sosyal güvenlik sistemlerinin temel amacı, bireylerin refah seviyesini artırmaya yöneliktir. İslâm ekonomisinde gelirler, toplumun refahını yükseltmek amacıyla toplanmaktadır. Geçmişte, İslâm ülkelerinde devlet bütçesinin fazla vermesi durumunda sosyal devlet anlayışı çerçevesinde her vatandaşa maaş bağlanmaktaydı. Bu uygulama ile İslâm ülkeleri, bireylerin güvenliğini sağlamak, adaleti tesis etmek ve hak ile özgürlüklerini güvence altına almayı hedeflemiştir. İslâm ekonomisinde, vatandaşlar Müslüman olup olmadıklarına bakılmaksızın sosyal güvenlik garantisi kapsamına alınmışlardır.[2]

İslâm tarihinin ilk yıllarından itibaren çeşitli sosyal güvenlik kurumları toplumun refahını ve güvencesini sağlamıştır. Bunlar arasında âkile, vakıflar, sandıklar (âhilik ve lonca sistemi) ve tekâfül sistemi gibi zorunlu veya gönüllü kurumlar bulunmaktaydı[3]. Bu bağlamda İslâm hukuk tarihinde görülen sosyal güvenlik kurumları ve sosyal yardımlaşma ve dayanışma tekniklerinin ne tür sosyal riskleri karşıladığı, ortaya çıkan sosyal boşlukların nasıl doldurulduğu önemli bir husustur. Son zamanlarda İslâmi finans uygulamalarının yaygınlık kazanması neticesinde tekâfül sistemi İslâm hukukçuları tarafından geliştirilerek uygulanmaya başlanmıştır. Tekâfül, klasik sigortacılıkta yer alan faiz ve zarar benzeri uygulamaların yer aldığı sistemden ayrı olarak, İslâmi prensiplere uygun hale getirilmiş sigortacılık kavramıdır. Tekâfül sistemi, risk transferinden ziyade risk paylaşımını esas alan ve yardımlaşmaya dayanan bir sigortacılık sistemi olarak ön plana çıkmaktadır.

İslam’ın temel kaynakları dikkate alındığında, sosyal güvenlik ve yardımlaşma alanında doğrudan veya dolaylı birden çok müessese bulunmaktadır.[4]

İslam’da Sosyal Güvenliği Sağlayan Müesseseler

Müslüman toplumlarda kasâme, öşür, fitre, âkile, zekât, mehir, adak, kefâret ve kurban gibi zorunlu; karz, âriyet, tekâfül, ihsan, vakıf ve sandık gibi gönüllülük esasına dayanan birçok sosyal güvenlik araçları bulunmaktadır.[5] Sosyal güvenlik politikalarının ilk dönem uygulanış şekli âkile müessesidir. Hz. Muhammed döneminde âkile müessesesi, kabileler ve akrabalar arasında örgütlenmiş, zamanla dağınık olan bu sigorta sistemi tek çatı altında birleştirilmiştir. Âkile müessesesi bireye kişilik ve onur kazandırması açısından anayasal bir güvence unsuru olmuştur. Esasında yukarıda bahsedildiği gibi İslâm’da toplumsal güvenliği sağlayan birçok kurum olsa da bu çalışmada İslami bir sigortacılık uygulaması olan Tekâfül sigorta sistemi ele alınacaktır.

Kavramsal Bir İrdeleme: Sigorta ve Tekâfül

İnsanoğlu karşılaşacağı risklerin doğuracağı zararlara karşı önlem alma ihtiyacı hissetmiştir. Bu önlem alma güdüsü zamanla sigorta kavramını ortaya çıkarmıştır. Tarihi süreç içinde teknolojik alanda meydana gelen yeni gelişmeler de birtakım tehlikeleri beraberinde getirmiştir. Tüm bu gelişmeler karşısında, Müslüman toplumlarda uygulanan klasik müesseselerin fonksiyonlarını icra edememesi, bireyleri ve toplumları yeni arayışlara yöneltmiştir. Bu çerçevede sigorta kavramı şu şekilde tanımlanabilir: Sigorta en basit anlamda, ileride meydana gelme olasılığı bulunan tehlikeden doğacak zararın giderilmesinin, önceden yapılan ödeme (prim) karşılığında güvence altına alınmasıdır.[6] Bir başka ifadeyle birbirine benzeyen risklerin bir araya getirilip paylaşılması sayesinde bu risklerin azaltılması neticesinde normal şartlarda karşılanamayacak parasal kayıpların tazmin edilmesine yönelik ekonomik bir araçtır.[7]

Arapçada sigorta kavramı, "güvence vermek ve güven telkin etmek" anlamlarına gelen “te'min” kelimesine karşılık gelmektedir. İslam hukuk literatürüne bakıldığında sigorta sistemi, İbn-i Abidin’in Reddü’l- Muhtar adlı eserinde “sevkere” kelimesi ile bahsedilmiştir. İbn-i Abidin, Reddü’l-Muhtar adlı eserinde, o zamanlar Avrupa’dan, mal ithal eden tüccarlar yoluyla yayılmış deniz sigortasından bahsetmiştir.[8] Daha sonraları İslâmi finans yazınında sigortacılık, “tekâfül” adı ile anılmaya başlanmıştır. Tekâfül kavramı ise, karşılıklı güven ve dayanışma anlamlarına gelmektedir.[9]  Türkçede ise bu kelime “tekeffül” yani bir şeyin sorumluluğunu üstlenme, kefil olma, yükümlenme şeklinde yer almaktadır. Sigortacılık terminolojisinde tekâfül “İslâmi sigorta” olarak tanımlanabilir.

Müslüman toplumlarda, risk paylaşımının sınırlı düzeyde kalması ve yardımlaşma esasıyla çözülmeye çalışılmasının da etkisiyle sigortacılık sistemi, Batı’daki gibi kurumsal bir yapı olarak görülmemiştir. 19. yüzyılın sonlarına kadar müslüman toplumları için yeni bir finansal sorun teşkil eden sigortanın hükmü de fıkıhçılar tarafından açıkça tartışılmamıştır. Bu sebepten ötürü dünyada modern tekâfül uygulamalarının geçmişi çok eskiye dayanmamaktadır.

Tekâfül Sigorta Sistemi

Yukarıda kavramsal çerçevede ortaya konulduğu üzere tekâfül bir nevi İslâmi/faizsiz sigortacılıktır. Dolayısıyla İslâm hukuku açısından bakıldığı zaman insanların karşılaşacakları risklere karşı önlem almalarının gerekli olduğu ile ilgili ayet ve hadisler vardır. Bunlardan biri tevekkülün, önlem alındıktan sonra olması gerektiğidir. Hatta Hz. Muhammed zamanında “âkile” adıyla bilinen ölüm ve sakat kalma durumlarına karşı kurulan fondan bu zararların temininin sağlandığıyla ilgili bir uygulamanın varlığı da bilinmektedir. Günümüzde uluslararası yazındaki adıyla tekâfül, İslami sigortacılığı ifade etmek için kullanılmaktadır.[10] Karşılıklılık esasına dayanan bu sistem, aynı tehlikeye maruz kalan bireylerin belirli bir meblağ ödeyerek sisteme üye olmaları yoluyla kurulur. Bu sistemde yer alan bireylerden herhangi birisi riske bağlı olarak zarara maruz kalırsa, toplanan aidatlardan söz konusu kişinin zararı tazmin edilir. Tazmin edilen kısım, zararın karşılanması için eksik kalırsa, toplanan meblağın artırılmasına gidilir. Hasar tazminatları ödendikten sonra artan para olursa ya üyelere iade edilir veya gelecek için ihtiyat olarak saklanır.

Tekâfül sigorta sisteminin çeşitli modelleri olup her modelin kendine has bir çalışma şekli bulunmaktadır. Bu modeller yaygın olarak vekâlet, mudarebe ve bu iki modelin birleşiminden oluşan karma tekâfül sistemidir. Vekâlet sisteminde tekâfül şirketi katılımcıdan vekâlet ücretini peşin almaktadır. İlgili fondan gerekli harcamalar yapıldıktan sonra kalan fonlar İslami prensiplere uygun olarak yatırım araçlarında değerlendirilmektedir. Ayrıca dönem sonunda kalan fon fazlası anlaşmaya bağlı olarak katılımcılara dağıtılmakta veya bir sonraki seneye devretmektedir. Mudarebe tekâfül sisteminde ilgili tekâfül şirketi başlangıçta vekâlet ücreti almamaktadır. Sadece vekâlet sistemi kullanılıyorsa tekâfül şirketi, fonlarında değerlendirilen yatırım araçlarından elde edilen kârdan herhangi bir pay almamaktadır. Karma tekâfül sisteminde ise hem ilgili fonlardan elde edilen kârdan pay hem de başlangıçta bir vekâlet ücreti alınmaktadır. İslami sigortacılık sektöründe yaygın olarak kullanılan modeller yukarıda açıklanmıştır.[11]

Tekâfül sigorta sistemi ayrıca kendi içerisinde genel tekâfül (general tekâfül) ve aile tekâfülü (family tekâfül) olarak ikiye ayrılmaktadır. Genel tekâfül, konvansiyonel sigortacılıktaki hayat dışı sigortacılık uygulamalarına karşılık gelirken, aile tekâfülü, hayat sigortacılığı ile paralellik göstermektedir. Her iki sistem de faizsiz bir prensip temelinde faaliyet göstermekte olup, İslâmi finans ilkelerine uygun bir şekilde tasarlanmıştır.[12]

Tekâfül sigorta sisteminde katılımcıların gönüllülüğü esastır. Bu sebepten ötürü toplanan katkı payları, konvansiyonel sigorta sistemindeki primlerden ayrı olarak teberru olarak belirtilir. Toplanan bu fonların sahipleri ilgili katılımcılar olup fonlar İslâmi prensiplere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından değerlendirilmektedir. Tekâfül sigorta sisteminin temel amacı, ileride doğacak muhtemel risklerin zararlarını en aza indirmek veya bu risklerin bireylerin hayatlarını etkilemesine izin vermeden hasarların telafisini sağlamak için bireyleri bir araya getirmektedir. Bu sigorta sisteminde temel amaç kâr değildir. Esas olan gerçekleşmesi olası bir riskin, bir diğer kimse hesabına üstlenilmesiyle müşterek garantinin sağlanmasıdır.

Tekâfül sigortacılık sistemi, İslâmi kurallara uygun olarak risk paylaşımı ve faizsiz bir prensiple fonların yönetilmesi açısından konvansiyonel sigortacılıktan ayrılmaktadır. Bu sistemde, konvansiyonel sigortacılığın reasürans yoluyla elde ettiği komisyon kazançları göz önünde bulundurulduğu için, İslâmi kurallara uygun bir re-tekâfül sistemi oluşturulmuştur. Bu sistem, reasürans kazançlarının İslâmi prensiplere uygun olarak nemalandırılmasını ve komisyonların bu kazançlar üzerinden sisteme dahil edilmesini sağlar. Ayrıca, tekâfül sigortacılığında, İslâmi esaslara göre işletilen fonlardan elde edilen gelirler, sigorta şirketleri tarafından katılımcılara kâr payı olarak dağıtılmaktadır. Bu yapıda, her katılımcı diğer katılımcıların karşılaşabileceği zararlara karşı kefil olmaktadır. Bu şekilde müşterek bir kefalet söz konusu olup üye olan bireylerin zararı ortaklaşa karşılanmaktadır. Tekâfülde kefalet asli bir unsur olup kefiller ortaya çıkan zararın tamamını mal sahibi ile ödemektedir. Bu yapılan kefalet akdinde beklenilen herhangi bir karşılık yoktur. Hâlbuki konvansiyonel sigortacılık sisteminde bir karşılık beklentisi vardır.

Uluslararası Alanda Tekâfül Sigorta Sistemi

Günümüzde tekâfül sigortacılığının hızla büyüyüp yaygınlaşması, konvansiyonel sigortacılığa alternatif bir seçenek olarak İslam dünyasında kabul görmüştür. Tekâfül sigortası ile dinî hassasiyet taşıyan Müslümanların faiz ile ilgili endişeleri önemli ölçüde giderilmiştir. Konvansiyonel sigortacılıktan uzak duran bu kesimi bir şekilde sigortacılık sistemine dâhil eden tekâfül sigortacılığı, İslam ülkelerinin yanı sıra Batı ülkelerinde de uygulama alanı bulmuştur. İslâm ülkelerinde, risk paylaşımı genellikle yardımlaşma esasıyla çözülmeye çalışıldığından sigortacılık çok gelişmemiştir. Bundan dolayı İslam ülkelerinde modern tekâfül uygulamalarının geçmişi çok eskiye dayanmamaktadır. İlk tekâfül uygulamaları Sudan’da 1979 yılında daha sonra ise 1984 yılında Malezya’da uygulanmaya başlanmıştır. Son olarak bu sistem, Suudi Arabistan Krallığı ve Ortadoğu ülkelerinde de yaygınlaşmaya başlamıştır.

Son yıllarda, özellikle Ortadoğu’da, İslami bankacılık sektöründeki gelişmelere bağlı olarak tekâfül sigorta sektöründe faaliyet gösteren şirketlerinin sayısında artış olmuştur. İslami sigorta ilkelerine uygun olarak faaliyet gösteren bu şirketlerden bazıları sadece tekâfül yönelimli sigorta şirketleri iken, bazıları ise klasik anlamda sigorta ürünlerinin yanı sıra tekâfül ürünleri hizmetleri de vermektedir. Örneğin, Tekâfül Malaysia sadece tekâfül sigortacılığı için oluşturulmuş bir şirkettir. Diğer taraftan, Bahreyn'de faaliyette bulunan Allianz Takaful ise ünlü Alman sigorta şirketleri grubu Allianz'ın tekâfül hizmeti sunan bir şirketidir. Yine dünyanın büyük reasürans şirketlerinden Swiss Re'nin, tekâfül hizmeti veren Swiss Retakafulc adlı bir bağlı şirketi vardır.

Sonuç

İslâmi finansın yükselişiyle birlikte, Müslüman toplumlarda İslâmi sigortacılığın da hızla geliştiği gözlemlenmektedir. Bu sistem, ortaklık, yardımlaşma ve faizsizlik ilkeleri üzerine kurulmuş olup, giderek yaygınlaşmaktadır. Yerel ve hukuki düzenlemelerle birlikte kamu otoritesinin ciddi desteği sayesinde, bu sistemin sigorta sektöründeki payının önümüzdeki dönemlerde daha da artması beklenmektedir. Tekâfül sigorta sisteminin yakın gelecekte küresel piyasa standartlarını yakalaması hedeflenmekte ve bu gelişme, finansal piyasalar açısından güven verici bir adım olarak değerlendirilmektedir. Henüz çok eski olmayan bu sistemin, kısa ve orta vadede önemli bir büyüme potansiyeline sahip olduğu öngörülmektedir.

Kaynakça

Aslan, H., & Durmuş, M. E. (2015). İslami Sigortacılık (Tekâfül): Yöneticilerin Perspektifinden Türkiye Uygulaması. Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finans Kongresi Bildiriler Kitabı (Vol. 2, 17-29). Sakarya

Aslan, H. (2015). Türkiye’de Tekâfül (İslami Sigorta) Uygulamaları: Problemler ve Çözüm Önerileri, Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Araştırmaları Dergisi, 1(1), 93-117.

Çipil, M. (2013). Risk Yönetimi & Sigortacılık. Ankara: Nobel Yayıncılık.

Dalgın, N. (2009). Sigorta. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 161.

Ersin, İ. ve Yıldırım, C. (2015). İslam Ekonomisi Çerçevesinde Necmettin Erbakan’ın Adil Düzen Söylemi. AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1 (15), 143-173.

Güvel, E.A. ve Güvel, A.Ö. (2010). Sigortacılık. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Hacak, H. (2006). İslam Hukukunda Sigorta ve Fıkıh Bilginlerinin Sigortaya Yaklaşımının Genel Bir Değerlendirmesi. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 30, Cilt 2006/1, 21-50.

Sağlam, H. (2009). İslam Hukuk Tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumları ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teknikleri. E-Akademi İnternet Dergisi, 9 (1), 123-155.

Sağlam, H., (2016). Günümüzdeki Sosyal Güvenlik Kurumunun Tarihsel Kökeni Hakkında Özet Bir Tahlil. Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 131-142.

Üstün, Y. (2014). Sigorta. Tekâfül ve Kooperatif Sigortacılığı, Karınca Dergisi, 927, 1-12.

 


[1] Dalgın, Nihat, Sigorta. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2009, s. 161.

[2] Ersin, İrfan ve Yıldırım, Cengizhan, İslam Ekonomisi Çerçevesinde Necmettin Erbakan’ın Adil Düzen Söylemi, AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı 1, Cilt 15, 2015, s. 164.

[3] Sağlam, Hadi, İslam Hukuk Tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumları ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teknikleri, E-Akademi İnternet Dergisi, Cilt 9, Sayı 1, 2009, s. 123-155.

[4] A.g.e

[5] Sağlam, Hadi, Günümüzdeki Sosyal Güvenlik Kurumunun Tarihsel Kökeni Hakkında Özet Bir Tahlil, Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016, s. 136.

[6] Güvel, Enver Alper ve Güvel, Afitap Öndaş, Sigortacılık, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s. 22.

[7] Çipil, Mahir, Risk Yönetimi & Sigortacılık, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2013, s. 25.

[8] Dalgın, a.g.e., s. 159

[9] Üstün, Yusuf, Sigorta, Tekâfül ve Kooperatif Sigortacılığı, Karınca Dergisi, Sayı 927, 2014, s. 1-12.

[10] Hacak, Hasan, İslam Hukukunda Sigorta ve Fıkıh Bilginlerinin Sigortaya Yaklaşımının Genel Bir Değerlendirmesi, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 30, Cilt 2006/1, 2006, s. 21-50.

[11] Aslan, Hakan ve Durmuş, Muhammed Emin, İslami Sigortacılık (Tekâfül): Yöneticilerin Perspektifinden Türkiye Uygulaması, Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finans Kongresi Bildiriler Kitabı, 21-23 Ekim 2015 Sakarya, Volume 2, s. 17-29.

[12] Aslan, Hakan, Türkiye’de Tekâfül (İslami Sigorta) Uygulamaları: Problemler ve Çözüm Önerileri, Uluslararası İslam Ekonomisi ve Finansı Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Cilt 1, 2015, s. 93-117.

logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. Alemdağ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ümraniye / İstanbul