
Her şeyin bir başlangıcı ve bir de sonu vardır. Bu dünyada beşer için ebedilik yoktur. Nitekim İslam ile ilgili de bu tür tezler ortaya atılmıştır. Lakin Allah katında din İslam'dır ve kıyamete kadar bakidir. Bununla birlikte bazı meşrep ve mezheplerle alakalı aynı şeyi söyleyemeyiz. Abdulkadir Geylani'den meşrep veya tarikatının kıyamete kadar sönmeyeceğine dair nakiller yapılmıştır. ‘Herkesin güneşi söndüğünde bizim güneşimiz yanmaya devam edecek, baki kalacaktır’ gibi sözler aktarılmıştır. Elbette beka kime devlet veya yar olur, bilmek mümkün değil. Lakin Endülüs'te yaşayan Zahirilik veya Evzai mezhebi zamanla taraftarlarını kaybetmiş ve inkiraz bulmuştur.
Siyonizm ise dini bir mezhep veya meşrep değildir. Seküler bir ideolojidir ve geçici/arizi ve dünyevi yani arzidir. Semavi kaynaklı değildir. Çıkışında tarihi şartlar ve amiller rol oynamıştır. 19'uncu yüzyılda dünyayı kasıp kavuran milliyetçilik ve ulus devlet damarı, dalgası ve çağının bir ürünüdür. Yani tarihi ve sosyolojik amillerin bileşkesidir. Bununla birlikte kaynaştırıcı olması için de bünyesine dini bir sos da ilave edilmiştir.
Batı’da 19’uncu yüzyılda milliyetçilik çağı başlarken Abdullah Şami gibi saha uzmanları Yahudilik içinde de aynı dönem içinde revizyonist bir dini anlayışın uç verdiğine, maya ve zemin tuttuğuna işaret ederler. Oysa ki öncesinde diaspora Yahudileri dini olarak Mesih'i beklemektedirler. Temel inanç ve tez budur. Hatta Neturei Karta gibi asil çizgilerini koruyan kimi Yahudiler dindaşlarının siyasi statüsünün kıyamete kadar değişmeyeceğini ve başkalarının himayesinde yaşayacaklarını varsaymakta ya da sadece bunu meşru görmektedir. Davut soylu Mesih zuhur ettikten sonra diaspora Yahudilerini önüne katıp Arz-ı Mev'ud'a sevk edecek, götürecektir. Lakin tarihi şartların zorlamasıyla bu ilke veya inanç noktasında takdim ve tehir yapılmıştır. Pratik teorinin önüne geçmiştir. Kimilerine göre at arabanın önüne geçirilmiştir. Yahudiler bu değişimi kendilerini şöyle ikna etmişlerdir: Mesih'ten önce “Vadedilmiş Topraklar”a göçerek onu orada bekleyeceğiz ve ona zemin ihzar edeceğiz.
Mehdici veya Mesihçi hareketler genelde böyle bir değişim ve dönüşüm geçirmektedir. Zemin hazırlayıcılarından söz edilmektedir. Siyonizm gibi velayet-i fakih doktrini de aynı illetle malul ya da Mehdi'ye zemin hazırlama düşüncesini taşımaktadır. Bu düşüncenin ürürlerinden birisidir. Şah İsmail de huruç ettiğinde Mehdi adına hareket ettiğini varsaymış ve ona zemin hazırlayacaklarını söylemiştir.
Diaspora döneminde Yahudiler ikili bir baskıya maruz kalmışlardır. İmparatorluklar döneminde dini olarak baskıya maruz kalan Yahudiler milli devletler çağında, bünyesinde ise ırki baskıya maruz kalmışlardır. Hıristiyan imparatorluklar Yahudileri lanetli bir kavim olarak telakki etmektedir. Milli veya ulus devletler çağında da onları bünyeye yabancı bir varlık ve millet olarak görmektedir. Martin Luther ve Calvin ile birlikte dini olarak bir iade-i itibara kavuşsalar da bu sadece geçici bir rahatlama sağlamıştır. Yeni dönemde baskı sadece kalıp ve yer değiştirmiştir.
Yeni süreçte Dreyfus vakası gibi olaylar da meselenin tuzu biberi olmuştur. Bunun üzerine milli devlet kurma mefkuresi güden Theodor Herzl milli devlet mefhumunu ve tasarımını ortaya koyar. Siyonizm adıyla milli devlet kurma düşüncesini ve idealini vazeder.
Yine hayalindeki devleti Yahudi Devleti adıyla satırlara döker. Basel Kongresi’nden 50 yıl sonra İsrail Devleti’nin ete kemiğe bürüneceği kehaneti 1947-1948 yılında gerçekleşir. 100 yıl sonra 1997 yılında Büyük İsrail'in kurulacağı kehaneti ise tarihin engeline takılır. 1987 yılındaki birinci intifada ile birlikte İsrail 1967 yılında yakaladığı ivmeyi kaybeder ve inişe geçer. Zamanla Filistinlilerin gerçekten de dirençli bir millet olduğunu itiraf ederler. Gideon Levy bu itirafçılardan birisidir. Kimileri İsrail’in bekasını Filistin devletinin kurulmamasına bağlarken kimileri de aksine Filistin devletinin İsrail’in geleceğini kurtaracağını öngörür.
Napolyon ve Aracı Millet!
İsrail'in kurulma sürecinde Napolyon aracı millet olarak Yahudileri yanına alarak şarkı fethetmek ister! Onları öncü ve aracı olarak kullanmak istemektedir. Lakin onun hayalleri de Cezzar Ahmet Paşa'nın kaya gibi sert iradesinde tuz-buz olur, kırılır. Direnişiyle sönüşe geçer. Akka Kalesi önlerinde set gibi çekilmiştir. Fransızların bölgeyi ele geçirme rüyaları ile birlikte Yahudilere verilecek milli devlet taahhüdü de inkisara uğrar. Haddi zatında Süveyş Kanalı gibi bir Fransız projesi olan Yahudi Milli Devleti’ni kurgulamak ve hayata geçirmek yine İngilizlere nasip olur. Fransızların ölü projelerini İngilizler hayata geçirir.
1947-1948 yılından itibaren İsrail parantezi açılır. Bu parantez dini cemaatlerle devletin uzlaşması ile şekillenir ve hayata geçer. Daha ziyade devletin sahibi Eşkenazi Yahudileri’dir. Beyaz Yahudilerdir. Siyonist ideoloji Baruh Kimmerling'in “Ahuselim” olarak adlandırdığı tek tip (Aşkenaz, Avrupalı, Ortodoks, Beyaz, Sosyalist) bir Yahudi tanımıdır. Amerikan beyazlarını ifade eden WASP ifadesinden mülhem olduğu bir gerçektir (White Anglo-Saxon Protestant).
Lakin zamanla temel dengelerde değişme olur. İsrail'i kuran seküler yapı ve topluluklar ve İşçi Partisi erimeye başlar. Daha doğrusu 1967 yılından itibaren etkisini kaybeder ve Likud ve sağ partiler ve bloklar yükselişe geçer. 1973 savaşı da bir dönüm noktasıdır. Likud 1977 yılında iktidara gelir. Dini kesimler zamanla gemi azıya alırlar. Onları dizginlemek mümkün olmaz. Başlangıçta seküler bir devlete soğuk duran, yabancı olan dini kesimler sonrasında nüfus hareketleriyle dümene geçmeye başlar. Ve yine en amansız Filistin ve goyim düşmanı kesilirler. Ya da o yönleri açığa ve su yüzüne çıkar. Bu da ülkedeki kuruluş dönemindeki ahengi zedeler. Devletle cemaatlerin uzlaşması yerini cemaatlerin devleti ele geçirmesine bırakır. Bu zıtlaşma iklimine doğurur. Aşırı sağ yükseldikçe devlet tıkanmaktadır. Hem dünya solu hem de İsrail solu zamanla havlu atmıştır. Bu da eski başbakanlardan Ehud Barak gibilerin dile getirdikleri bir tartışmayı alevlendirmiştir. İsrail dini devlete ve diktatörlüğe kaymaktadır. Bölgesinde öteki İran olma yolunda ilerlemektedir. Gazze saldırıları eşliğinde bu tartışma daha da alevlenmiştir. Bu tartışmanın diğer bir ayağı ve boyutu da İsrail'in sonunun yaklaştığı tezidir. İstikra yöntemi ya da tüme varım kuralıyla tarihteki Yahudi devletlerinin ömrünün 80 yılı geçmediği ve İsrail'in de bu sendromu aşamayacağı ve atlatamayacağına dair olan inançtır.
İsrail yapısal bir dönüm noktasından geçmektedir. Dini yapılar yükselişe geçmiştir. Kuruluş ideolojisinden sapmakta ve topluluklar arasında uyum marjı azalmakta ve tükenmektedir. Bu da devleti dini cemaatlerin tekeline sokmaktadır. Bu durumda laikler kurdukları devlete yabancılaşmaktadır. Laik kesimler ülkeyi ve rejimi ellerinden kaçırdıklarını hissediyorlar. Dini kesimler ise Siyonizm referansı yerine dini referansları benimsiyorlar. Yahudi şeriatı yani Halakha’ya dönüşü gözlüyorlar. Siyonizm ideolojisi pratik olarak Ağlama Duvarı ile Holokost’a endekslenmişti. Dini kesimler buna Halakha’yı ve Üçüncü Mabedi kurmayı da ilave etmek istiyorlar. Amaçları Siyonizm sonrasına geçmektir. Kimi Yahudiler bu kırılmayı ifade etmeyi sevmediklerinden Siyonizmin makas değiştirmesini Neo Siyonizm olarak telakki ve ifade ediyorlar. Yani Siyonizm soldan sonra sağa yatmaktadır. Bu kısaca devletin dini cemaatlerin eline geçmesini remzediyor ve resmediyor. Siyonizmin yaşlandığını ve kitleler nezdindeki eski tutkusunu kaybettiğini söyleyebiliriz. Post Siyonizm ya da Siyonizm sonrası kavramı bir grup İsrailli akademisyen kadar İsrailli revizyonist tarihçileri kapsadığı gibi eleştirel zeminde hareket eden sosyologları da ifade eder. Edebiyat, sanat ve kültür dallarında faaliyet gösteren birtakım çalışanları da ifade eder. Post Siyonizm, Siyonizm ideolojisinin gerilediğini ilave olarak Siyonist topluluğun ideolojiler sonrası döneme ayak bastığını ifade eder
Dünyadaki revizyonist tarihçiler Hitler'e atfedilen mezalimi abartılı bulurken İsrailli revizyonist tarihçiler de İsrail kurulurken ona atfedilen ideal tutumların gerçeği yansıtmadığını ve aksettirmediğini ifade ediyorlar. Gözden düşen Siyonizmin gözden geçirilmesini istiyorlar.
Kısaca Siyonizm yaşlanırken İsrail de yıkılacağı zamandan gün almaktadır. İsrail parantezi gün be gün kapanmaktadır.