Giriş
Siyonizm, İsrail’de bir Yahudi devleti kurmak maksadıyla, 19.yy aydınlanması ve pozitivizmini merkeze alarak bilhassa Doğu Avrupa Yahudileri arasında ortaya çıkmış modern karakterli bir ideolojidir. Siyonizm kavramına kök teşkil eden “Siyon” kelimesi ise Yahudilerin kutsal saydıkları kaynaklarından Tanah’ta geçmekte ve anlam olarak Kudüs ve çevresini karşılamaktadır.[1] Tarihsel süreç içerisinde Siyon kavramı zamanla bütün İsrail topraklarını kapsayacak şekilde genişlemiştir. Ahd-i Atik’de Siyon kelimesi Kral Davut tarafından fethedilen ve krallığın merkezi olarak tayin edilen Kudüs için kullanılmıştır.[2]
Fransız İhtilali sonrasında Avrupa’da milliyetçi akımlar yükselmeye başlamış, bulundukları ülkelerde azınlık durumunda kalan topluluklar dışlanmışlar ya da göç etmek zorunda kalmışlardır. İhtilal sonrasında ortaya çıkan ve kendisine merkezi bir yer edinen eşitlik kavramı uygulamada pek fazla karşılık bulmamış, farklı dinlere mensup topluluklar kendilerini Doğu Avrupa ve Rusya’da ayrımcılık ve çatışma ortamı içinde bulmuşlardır.[3] Bu süreçte özellikle Yahudiler söz konusu zorlu dönemde baskı ve çatışma ile yüzleşmek durumunda kalmışlar, kendilerine kalıcı bir yurt arayışı içine girmişlerdir. Bu atmosfer içerisinde ortaya çıkan ve Siyonizm’in kurucusu olarak bilinen Theodor Herzl isimli gazeteci, Avrupa’nın pek çok yerinde ortaya çıkan ve Filistin’e göçü hedefleyen Aliyah Hareketi’ni örgütlemiş, Der Judenstaat (Yahudi Devleti) isimli eseri kaleme alarak Siyasi Siyonizm’in kuruluşuna öncülük etmiştir.[4] Nitekim 1948 yılına gelindiğinde Yahudiler Aliyah Hareketi ve Herzl’in ortaya koyduğu hedefe ulaşmışlar, bugün İsrail olarak tanımlanan ancak esasında Filistinlilere ait topraklar üzerinde bir Yahudi devleti kurulmuştur.
Siyonizm, asıl itibarıyla sadece Filistin topraklarını işgal etme ve burayı Yahudilere ebedi yurt kılma anlayışıyla sınırlı değildir. Ortaya çıktığı yıllardan bu yana Siyonizm farklı renklere bürünmüş, sosyalist Siyonizm, revizyonist Siyonizm, mesihi Siyonizm gibi kolları türemiş, dünya tarihinin farklı evrelerinde ve yeryüzünün farklı coğrafyalarında Siyonizm bu versiyonlarıyla etkili olmuş bir siyasal akımdır. Öte yandan Atzmon’un da yerinde ifadesiyle Siyonizm süreç içerisinde kendisine kabile dayanışmasını temel almış, zamanla küreselleşmiş, yeryüzü ölçeğinde aktif hale gelmiş küresel bir ideolojidir.[5]
Bu bilgilerden hareketle Siyasi Siyonizm’i; Siyonizm ideolojisini siyasi hedeflerine ulaştıracak yöntemleri kullanan, küresel çapta örgütlenmiş, Filistin topraklarına duyulan ilginin dışında arz-ı mev’ud gibi başka emelleri gerçekleştirmek isteyen, kökünde kabileci ancak kullandığı yöntemler itibarıyla global networke sahip bir ideoloji olarak tanımlayabiliriz.
Siyasi Siyonizm, pratik planda her ne kadar Herzl ile ortaya çıkmış gibi gözükse de aslında bu ideolojinin teorik temellerini kuran kişi Leo Pinsker’dir. Pinsker, 1821 yılında Rusya’nın Odessa şehrinde Yahudi bir ailede dünyaya gözlerini açmıştır. Hukuk ve Tıp eğitimi alan Pinsker Odessa’daki eğitim hayatını tamamladıktan sonra, Pogrom uygulamasına şahit olmuş bir Yahudi olarak fikri açılımlarına destek bulmak üzere Avrupa’daki Yahudi elitleri ziyaret etmiş, nihayetinde Autoémancipation (Kendi Kendini Özgürleştirme) isimli bir eser kaleme almıştır. Pinsker bu eserde tüm Yahudilerin artık bir devlet kurmaya ihtiyaçları bulunduğunu ve bunu hak ettiklerini ifade etmiştir.[6]
Theodor Herzl’in siyasi Siyonizm’in pratik ayağını kurarken etkilendiği en önemli olay Dreyfus Davası’dır. Yahudilere yurt arayışı sürecinde henüz Filistin’in gündeme gelmediği dönemde Arjantin ve Uganda seçenekleri üzerinde durulmuş, Herzl bu süreçte Yahudilerin sadece yurt edinmelerinin yeterli olmayacağını, bunun uluslararası hukuk tarafından da güvence altına alınması gerektiğini vurgulamıştır. Herzl bu anlamda diplomasi ve hukuk kanalını da kullanarak siyasi Siyonizm’i yeniden yapılandırmış, Yahudilere devlet kurma projesini siyasallaştırmıştır.[7] Pinsker’le aralarındaki temel fark budur. Böylece siyasi Siyonizm’in büyük ölçüde Herzl tarafından projelendirildiğini ve sahaya sürüldüğünü ifade edebiliriz.
Roger Garaudy: Hayatı ve Eserleri
Roger Garaudy, siyasi Siyonizm konusunda önemli eserler kaleme almış, ömrünün belli bir döneminden sonra ihtida ederek kendisine din olarak İslam’ı seçmiş önemli bir filozof ve mütefekkirdir. Konumuzla ilişkili olarak, Siyonizm Dosyası, İsrail Mitler ve Terör, İsrail Sorunu/Siyasi Siyonizm gibi eserlerinden tanıdığımız Garaudy ömrü boyunca seksen civarında irili ufaklı esere imza atmıştır.
İdeolojiler ve dinler hakkında derin bilgilere sahip olan Garaudy dünyanın pek çok yerini dolaşmış, iki ayrı üniversitede doktora tamamlamış bir düşünürdür. Garaudy’nin eserlerinden otuza yakın kısmı Türkçe’ye de tercüme edilmiş ve çeşitli tarihlerde yayınlanmıştır. Fransa’da, İsrail Mitler ve Terör isimli eseri yüzünden ceza alan, ülkede eserleri kitapçı raflarına konulmayan, Fransız medyasında adeta kendisine karartma uygulanan, yazıları hiçbir yerde yayınlanmayan Garaudy, siyasi Siyonizm’in anlaşılması noktasında önemli eserler/izler bırakmış bir isimdir.[8]
1913 yılında Marsilya’da doğan Garaudy, ailesi herhangi bir dine mensup değilken ondört yaşında kendi iradesiyle Hristiyanlığı seçmiştir. Gençlik döneminde Kierkegaard ve Marx’tan etkilenen Garaudy, yoksullardan taraf olduğu düşüncesiyle Komünizme ilgi duymuş, Fransız Komünist Partisi Gençlik Örgütü’ne intisap etmiştir. Garaudy, yaşamının yaklaşık kırk yılını Komünist Parti içinde geçirmiş, eserleri, eylemleri ve yazılarıyla Fransa çapında tanınan birisi olmuştur. Garaudy, Fransız hükümetinin Hitler ile yapacağı anlaşmayı protesto etmesi üzerine Cezayir’e sürgüne yollanmış, otuz üç ay hapis ve sürgün hayatı yaşamıştır. Daha sonra iki ayrı üniversiteden (Sorbonne ve Moskova Bilimler Akademisi) doktora payesi alan Garaudy felsefe ve estetik profesörü olarak yaşamına devam etmiştir. Almanca, Rusça ve İngilizce bilen Garaudy Müslüman olduktan sonra Arapça dilini de öğrenmiştir. Fransız parlamentosunda senatör, meclis başkan yardımcısı gibi görevleri üstlenen Garaudy, 1970 yılında Sovyetlerin Prag’ı işgalini eleştirince Komünist Parti’den ihraç edilmiştir.[9]
Dinler ve kültürler konusunda derin araştırmalar yapan Garaudy, insanlığın kurtuluşunun İslam’da olduğunu düşünerek 1982 yılında Müslüman olmuştur. İslam’ı kabul edişinin ardından Umre ziyaretine giden Garaudy Filistin davasına verdiği destek ve İsrail aleyhine yazdığı yazılardan mütevellit batı basını tarafından dışlanmış, cezalandırılmıştır.[10]
Garaudy’nin seksene yakın eseri bulunmaktadır. Bunların yirmi kadarı risale hacmindedir. Marksizm, İslam, Batı felsefesi, estetik, sanat gibi alanlarda eser yazan Garaudy Müslümanlık, İslam dünya görüşü konusunda çok sayıda eser kaleme almış, bu çalışmalar dünyanın kırk kadar diline tercüme edilmiştir.
Roger Garaudy’nin Siyasi Siyonizm’e İlişkin Tetkik ve Düşünceleri
Garaudy, eserlerinde dini ve siyasi Siyonizm’i birbirinden ayırmaktadır. Dini Siyonizm bir kısım Yahudi topluluğu tarafından kabul edilmekte, siyasi bir hedef gözetmemektedir. Bu yüzden dini plandaki Siyonizm’in Müslümanlar ve Hristiyanlar açısından Siyasi Siyonizm kadar rahatsız edici değildir. Dini Siyonizm esas olarak Yahudi Mesihçiliğine dayanmaktadır. Herzl’in sahaya sürdüğü siyasi Siyonizm ise dini Siyonizm gibi değildir. Siyasi Siyonizm katı bir temele dayanmakta, çatışmacı bir tavır sergilemektedir. Hatta siyasi Siyonizm gerektiğinde dini Siyonizm’le çatışacak ve dini Siyonizm’i karşısına alacak kadar sert bir karakter sergiler.[11] Diğer taraftan yazara göre Theodor Herzl tam anlamıyla bir agnostiktir. Bu anlamda Herzl, Yahudiliği dini bir akım olarak görmemekte, görenlere de karşı çıkmaktadır.[12] Herzl bu anlamda Yahudiliği modern, seküler, ırkçı, kabileci, siyasal hedefleri olması gereken bir yapı olarak görmektedir.
Buradan hareketle Herzl’in gerçek ilgi alanı dini saha değil, politik alandır. Herzl’in bakış açısıyla siyasi Siyonizm, dini karakterli bir ideoloji değil, siyasal bir hareket ya da akımdır. Dreyfus davasından etkilenen Herzl, Yahudilerin her yerde ayrımcılığa ve haksızlığa uğradığını düşünmekte, bu durumdan beslenerek iki önemli amaca yönelmektedir: Birincisi modern anlamda bir Yahudi ulusu yaratmak, ikincisi ise bu ulusun yerleşeceği bir toprak parçası bularak orada Yahudi devletini kurmak. Garaudy tam da bu noktada Herzl’in bu yaklaşımının tamamıyla Avrupa milliyetçiliği ile örtüştüğünü, bilhassa Alman milliyetçiliğinden etkilendiğini söylemektedir.[13] Karl Marks da bu manada Garaudy benzeri bir düşünce içerisindedir. O da özellikle Alman Yahudilerinin siyasal açıdan özgürleşme eğilimi içinde olduğunu ifade etmektedir.[14] Buna karşılık, mesela Fransız Yahudileri Siyonizm’in dar görüşlü olduğunu, tepkisel bir yaklaşım içerisinde bulunduğunu öne sürmüşlerdir. Hatta Yahudileri ayrı bir ulus olarak tanımayı reddetmişlerdir.[15]
Yine Garaudy’ye göre Siyonizm’e karşı çıkanların veya Siyonizm’i eleştirenlerin karşısına çıkarılan en tuhaf mesele bu eleştiride bulunanların antisemitizmle suçlanmalarıdır. Siyonizm her ne kadar bir parça Yahudilik dininden besleniyor olsa da esasında ırkçı, seküler ve sömürgeci bir karaktere sahiptir. Diğer yandan Siyonizm doğası gereği ayrıştırıcı, yok sayıcı ve ötekileştirici bir ideolojidir. Garaudy bu anlamda kendisinin de antisemitik olmadığını ancak Siyonizm’e eleştiriler getirdiğini ifade etmektedir. Garaudy, Siyasi Siyonizm’in üçlü bir sacayağına oturduğunu, bunların, ırkçılığa dayalı bir iç politika, saldırı ve genişleme temelli bir dış politika ve devlet terörü olarak sıralanabileceğini ifade eder. Garaudy bu üçlü sacayağının gerektiğinde Yahudilik dininin mitolojisine de yaslanabildiğini ifade etmektedir. Siyonizm, din temelli bir ideoloji olmasa da vaat edilmiş topraklar, Siyon (Kudüs), Süleyman mabedi gibi dini kavramları siyasi emelleri için kullanmaktadır. Siyonist propaganda Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması ülküsünü tanrısal bir hak olarak görmüştür.[16]
Roger Garaudy, yukarıda açıklanan fikirleri Yahudilerin kendi kaynaklarına dayandırmakta, Siyonizm’i, Siyonist kaynakları delil olarak göstererek tarif etmektedir. Mesela, “Siyonizm 1896 dan bu yana Herzl tarafından öne sürülen siyasi bir doktrindir” derken bu tanımı Encyclopaedia of Zionism and İsrael isimli esere dayandırmaktadır. Diğer yandan, Siyonizm’in bütünüyle Yahudi dini temelinde yükselen bir hareket olmadığını, Avrupa kaynaklı bir milliyetçi doktrin olduğunu, Herzl’in herhangi bir dinin etkisinde kalmadığını söylerken de bu görüşlerini editörlügünü Victor Gollancz’ın yaptıgı Teodor Herzl: Diaries isimli esere yaslanarak dile getirmektedir.[17] Diğer taraftan Siyonizm’in sömürgeci bir ideoloji olduğunu ifade ederken de, Herzl’in 1902 yılında meşhur sömürgeci Cecil Rhodes’e yazdığı mektuplar ve orada aldığı cevapları (özellikle sömürgecilik yöntemleri konusunda) merkeze almıştır. Herzl bu mektuplaşmalardan sonra bir sömürge şirketi kurma kararı almıştır. Gerçekten de Rodezya olarak bilinen ve Cecil Rhodes tarafından sömürgeleştirilen bir bölge hala mevcuttur. Herzl ise kendi oluşturduğu programın bir sömürge programı olduğunu açıkça yazmaktan kaçınmamıştır.[18]
Bütün bu bilgiler ışığında, Garaudy’ye göre siyasi Siyonizm’i tanımlayan üç temel kriter, politik, sömürgeci ve milliyetçi bir doktrin olmasıdır. 1897 Siyonist Kongresi’nde Herzl, bu üçlü özelliğe sahip Siyonizm’i kabul ettirmiş, kongre bitiminde “Ben Yahudi devletini Basel’de kurdum” şeklinde bir açıklama yapmıştır. Garaudy’ye göre bu sözlerden yaklaşık elli yıl sonra Yahudiler İsrail devletini kurmuşlar ancak bu durum Yahudi maneviyatının bir sonucu değil, tamamıyla Siyonizm’in başarısıdır. Nitekim Martin Buber gibi siyasi Siyonizm muhalifi kişiler dini Siyonizm’in Siyasi Siyonizm’e dönüşmesini eleştirmişlerdir. Diğer taraftan Kudüs İbrani Üniversitesi Rektörü Prof. Judas Magnes Baltimore bildirisini eleştirmiş, Siyonizm’in savaş ve çatışmayı alevlendireceğini öne sürmüştür. Albert Einstein (kendisi de Yahudidir) ise 1938 yılında Siyasi Siyonizm’i benimsemediğini, bir Yahudi devleti kurmaktansa Araplarla barışçıl bir yapıda bir arada yaşanması gerektiğini söylemiştir. Garaudy bu örnekleri verirken Siyonizm’in savaşçı, ırkçı ve sömürgeci yönlerine dikkat çekmekte, delillerini ise yine çeşitli Yahudi bilim adamlarından getirmektedir.[19]
Garaudy, siyasi Siyonizm’i tarif ederken İsrail Sorunu isimli eserinde bazı karşılaştırmalar yapmaktadır. Burada, dini olanla ideolojik olanın birbirine karıştırılmamasını önermektedir. Yazara göre Hz Musa peygamberin getirdiği din ile ırkçı ve şovenist Siyonizm yan yana getirilmemelidir. Yine İsrail halkı ile İsrail devleti, Yahudilik Siyonist mitolojiden ayrılmalıdır. Garaudy burada Siyonistlere çeşitli eleştiriler getirmekte, siyaseti kutsallaştırmak için dini kullanan Siyonistlerle mücadele ettiğini, kendisinin de bu anlamda ırkçılığa karşı olduğunu ifade etmektedir. Bir başka nokta ise Garaudy, Eski Ahit’in İsrail’i ile Siyonizm’in İsrail’inin birbirine karıştırılmaması gerektiğini düşünmektedir.[20]
Filistin toprakları üzerinde hak iddia eden Siyonistler bu hakkın kendilerine tanrı tarafından verildiğini, bunun bir “ilahi hak” olduğunu öne sürmektedirler. Nitekim 1919 yılında gerçekleştirilen Cenevre Barış Konferansı’nda Yahudiler bu fikri öne sürerek emellerini uluslararası planda beyan etmişlerdir. Garaudy bu fikrin doğru olmadığını “ilahi hak” kavramının ne Eski Ahit’te ne de başka eserlerde yer almadığını ifade etmektedir. Ancak Eski Ahit’in sonradan kaleme alınmış metinlerinde bu kavramın metinlere sıkıştırılmış olduğunu ayrıca belirtmektedir. Garaudy’ye göre bu toprakların kadim sahipleri Filistinlilerdir ve İbraniler bu topraklarda işgalci konumundadırlar. Tabii olarak işgalci Yahudiler, sömürgeci ve emperyalist yayılmacılıklarını dini kaynaklarla meşrulaştırmak istemişlerdir. Garaudy burada Siyonizm’in en temel iddialarından birisi olan “ilahi hak” öğretisini çürütmüş olmaktadır.[21]
Garaudy siyasi Siyonizm’in bir diğer özelliğinin de İsrail’in işgal ettiği topraklarda meskûn bulunan Filistinlileri yok saymaları olduğunu belirtmektedir. Gerçekten de Siyonistler bu kadim toprakların gerçek sahiplerinin Filistinliler olduğunu görmezden gelmişlerdir. Filistin halkını bölgede yok saymışlardır.
Siyasi Siyonizm uzun yıllar boyunca bölgede gerçekleştirdiği katliamları ve soykırımı bu zehirli fikir üzerine bina etmişlerdir. Yüzbinlerce Filistinli bu fikirle topraklarından sürülmüştür. İsrailli siyasetçi Golda Meir 15 Haziran 1969 tarihinde Sunday Times gazetesine verdiği mülakatta bu durumu şu şekilde dile getirmiştir: “Filistinliler yok, Filistin’de kendisini Filistin halkı olarak gören bir halk varmış da biz onları kapı dışarı edip ülkelerine el koymuşuz gibi bir durum söz konusu değil. Onlar zaten yoklar.”[22]
Yine Garaudy’nin aktardığına göre İsrail’in ilk milli eğitim bakanı Benzion Dinur, 1954 yılında Dünya Siyonist Örgütü’nün yayınladığı Haganah Tarihi isimli eserde şunları söylemektedir: “Bizim ülkemizde sadece Yahudilere yer var. Biz Araplara “çekip gidsin!” diyecegiz. Söz dinlemeyip direnirlerse biz onları zorla itip atacagız.” Ancak 1922 yılının nüfus kayıtlarına göre (ki sayımı İngilizler yapmıştır) bölgede yaşayan 757 bin insanın 590 bini Müslüman Araplardan oluşmaktadır.[23]
Siyasi Siyonizm’in doktriner olarak yaslandığı ikinci mit ırk kavramıdır. Avrupa’da ortaya çıkan üstün ve ayrıcalıklı ırk fikri, batının sömürgeciliği ve hegemonyasını sürdürmek için kullandığı önemli bir araçtı. Siyasi Siyonizm de bu fikri kendisine rehber edinmiş ve soykırımcı, sömürgeci eğilimini bu fikre dayandırmıştır. Felsefi ve biyolojik temelleri Gobineu gibi düşünürlere dayandırılan üstün ırk fikri aynen Siyonistler tarafından da kullanılmıştır. Diğerlerinden farklı Yahudi ırkı fikri daha sonra karşımıza şöyle çıkacaktır: Herzl’e göre de Yahudi ırkı, kendisine daha evvel ilahi bir lütuf olarak bahşedilen Filistin topraklarına işgal ve zulüm yoluyla yerleşecek, devletini kuracaktır. Garaudy’ye göre, Yahudiliğin kaynaklarında Yahudilik diye ayrı bir ırk yoktur. Siyonizm, Yahudileri gettolaştırarak ayrı bir ırk olarak tanımlamıştır. Thomas Kierman’ın tam da bu noktada yaptığı tespit şaşırtıcıdır: Siyonistler aslen Avrupalıdır. Avrupalı Yahudilerin ataları ile kadim İbrani kabileleri arasında kesinlikle biyolojik ve antropolojik bir bağ söz konusu değildir.[24]
Bu bilgiler ışığında, Garaudy’ye göre siyasi Siyonizm Yahudi mistisizminden başka bir sahada var olmuştur. Siyasi Siyonizm Avrupa’da gettolaşmış Yahudilerin problemlerine sömürgeci anlayış çerçevesinde çözüm üreten bir ideolojidir. Dreyfus olayı, İspanya sürgünü, Almanya’da Nazizm Siyonizm’i doğuran mühim olaylardır. Herzl ve benzerleri manevi dinamiklerden yola çıkarak değil, siyasi dayanakları baz alarak siyasi Siyonizm’i geliştirmişlerdir. Bu süreçte Yahudilere bir devlet lazımdır. Herzl bunu somut olarak sahaya sürmüştür. Herzl’den evvel ise Max Nordau, Haim Weizman gibi kişiler de siyasi Siyonizm üzerinde düşünmüş kimselerdir. Yahudilere yurt arayışı çerçevesinde Kongo, Arjantin, Kıbrıs gibi yerler Herzl tarafından değerlendirilmiş topraklardır. İngilizlerin bölgeye ilgi duymasını fırsat bilen Herzl Filistin üzerinde düşünmeye başlamış, nitekim Balfour Deklarasyonu sonrasında Yahudilere İsrail devletinin yolu açılmıştır.[25]
Siyasi Siyonizm, İsrail kurulduktan sonra da canlılığını korumuştur. Garaudy’ye göre İsrail iç ve dış siyaseti iki temel Siyonist ilkeye dayanmaktadır. Birincisi Siyonizm sömürgeleştirici bir ideolojidir. İkincisi, Siyonizm dini efsanenin çarpıtılmış bir versiyonudur. Siyonizm dine ihanet ederek Yahudiliği özünden saptırmıştır. Ayrıca Siyonizm ırkçı tutumuyla başka halkları yok saymaya devam etmiş, ABD desteği ile sınırları sürekli genişleterek bölgede büyük bir zulüm makinası kurmuştur.
Sonuç
Siyasi Siyonizm, gerektiğinde Yahudiliğin dini metinlerini siyasi emelleri için kullanan seküler, ırkçı karakteri olan bir ideolojidir. Yahudilik dini ile Siyonizm arasında direkt bir ilişki yoktur. Garaudy, Siyonizm karşıtı ama antisemitik olmayan bir düşünürdür. Ancak bu tutumuna rağmen antisemitik olarak yaftalanmış ve cezalandırılmıştır.
Yine Garaudy’ye göre Siyonizm Avrupa’da ortaya çıkmış, 19.yy aydınlanmacılığı ürünü bir ideolojidir. Amacı Yahudilere bir yurt edindirmek ve devlet kurmaktır. Nitekim bu amaca 1948 yılında ulaşmıştır. Kurulan devlet ise varlığını barışçıl bir ortamda sürdürememiş, devlet terörüne başvurarak varlığını devam ettirmiştir. İsrail devleti ne hukuki, ne insani, ne dini açıdan meşru bir devlet değildir. İşgalci ve sömürgeci tavrı ABD tarafından uzunca zamandan beri desteklenmektedir.
Ayrıca Siyasi Siyonizm, bütün dünya Yahudilerini İsrail’de toplama emeline tam olarak ulaşamamıştır. Diaspora Yahudileri İsrail’i güvenli bir yer olarak görmemektedirler. Yerleştikleri ülkeleri kolay kolay terk etmemektedirler. Garaudy’ye göre bu manada siyasi Siyonizm iflas etmiştir.
* Öğretim Üyesi-Yazar
Kaynakça:
- Cemal Aydın, “Roger Garaudy”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, İstanbul, 2016.
- Gilad Atzmon, Göçebe Kimlik, Mana Yayınları, İstanbul, 2011.
- Karl Marks, Yahudi Meselesi. Sol Yayınları, Ankara, 1968.
- Lütfullah Karaman, “Siyonizm”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, İstanbul, 2009.
- Roger Garaudy, İsrail, Mitler ve Terör, Timaş Yayınları, İstanbul.
- Roger Garaudy, İsrail Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2019.
- Semiha Karahan, Siyonizm’in Teolojik Temelleri, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2019.
- Yakov M. Rabkın, Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı, İletişim Yayınları. İstanbul, 2014
[1] Semiha Karahan, Siyonizm’in Teolojik Temelleri, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2019, s.96.
[2] Lütfullah Karaman, “Siyonizm”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, İstanbul, 2009, s.329.
[3] Karaman, a.g.e., s.329.
[4] A.g.e., s.329.
[5] Gilad Atzmon, Göçebe Kimlik, Mana Yayınları, İstanbul, 2011, s.28.
[6] Karahan, a.g.e., s.98.
[7] Karahan, a.g.e., s.97-99.
[8] Cemal Aydın, “Roger Garaudy”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV Yayınları, İstanbul, 2016, s.463.
[9] Aydın, a.g.e., s.463.
[10] Aydın, a.g.e., s.463.
[11] Roger Garaudy, İsrail, Mitler ve Terör, Timaş Yayınları, İstanbul, 2015, s.8-9.
[12] Roger Garaudy, İsrail Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2019, s.13.
[13] Garaudy, a.g.e., (2015), s.11.
[14] Karl Marks, Yahudi Meselesi. Sol Yayınları, Ankara, 1968, s.11.
[15] Yakov M. Rabkın, Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı, İletişim Yayınları. İstanbul, 2014, s.1326.
[16] Garaudy, a.g.e., (2015), s.29.
[17] Garaudy, a.g.e., (2015), s.13.
[18] Garaudy, a.g.e., (2015), s.14.
[19] Garaudy, a.g.e., (2015), s.15.
[20] Garaudy, a.g.e., (2019), s.238.
[21] Garaudy, a.g.e., (2019), s.41-43.
[22] Garaudy, a.g.e., (2019), s.51.
[23] Garaudy, a.g.e., (2019), s.52.
[24] Garaudy, a.g.e., (2019), s.62.
[25] Garaudy, a.g.e., (2019), s.79-80.