02 Aralık 2024 - Pazartesi

Son Sayı Başlıkları
Şu anda buradasınız: / En Yüceye Davet
En Yüceye Davet

En Yüceye Davet MUHAMMED İSLAMOĞLU

"Åžu hâlde bil, gerçekten Allah'tan baÅŸka ilâh yoktur."1

"Muhammed, Allah'ın Rasulü'dür."2

Hangi çaÄŸda ve hangi ülkede olursa olsun, Ä°slâm'ın samimî, ihlâslı ve muttakî davetçilerin, insanları bu iki ayette yer alan, asla deÄŸiÅŸmeyen hakikata davet etmeli ve onları, bu hakikata davet etmekten asla vazgeçmemelidirler... Allah'tan baÅŸka insanlar üzerinde egemen olup kanun koyucu hak ilâhın olmadığına ve Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'in, Allah tarafından vahyedilerek Rasul kılındığına katıksız iman etmek gerçekleÅŸtikten sonra hayatî diÄŸer konular gündeme gelir... Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ'nın hükümlerini hayata uygulayan Rasulullah (s.a.s.)'dir... Allah'ın rızasına ve muradına uygun bir ÅŸekilde O'nun kanunlarını, emirlerini ve nehiylerini, insan kullarının arasında nasıl uygulanması gerekiyorsa, o ÅŸekilde uygulayan Rasulullah (s.a.s.), kendisine emrolunduÄŸu gibi dosdoÄŸru davranmış ve gereÄŸini istenildiÄŸi ÅŸekilde yerine getirmiÅŸtir...

"Sana da (Ey Muhammed,) önündeki Kitap(lar)ı doÄŸrulayıcı ve ona bir ÅŸahid, gözleyici olarak Kitab'ı (Kur'ân'ı) indirdik. Öyleyse aralarında Allah'ın indirdiÄŸiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların hevâ (istek ve tutku)larına uyma."3

Bu emir ile hareket eden Rasulullah (s.a.s.), hayatın bütününü kuÅŸatıcı olan Ä°slâm'ı, hayata uygulamış, inancıyla, ameliyle, devlet yönetimiyle, savaşı ve barışıyla, ekonomi, yargı, eÄŸitim ve aile hayatıyla en mükemmel bir ÅŸekilde yaÅŸanılmasını saÄŸlayarak, kıyamete kadar gelecek mü'min müslüman nesillere en güzel örnek olmuÅŸtur...

Rabbimiz ve Ä°lâhımız Allah Teâlâ buyurur:

"Andolsun, sizin için, Allah'ı ve âhiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Rasulü’nde güzel bir örnek vardır."4

Bu en güzel örneklik, kıyamete kadar bütün iman ehli nesilleri kuÅŸatıcıdır... Asırların geçmesi, nesillerin deÄŸiÅŸmesi, ülkelerin baÅŸkalaÅŸması, bu örnekliÄŸi eskitemez, öteleyemez ve geçersiz kılamaz!.. O, her çaÄŸda ve her diyarda ilk günkü kadar taze, yeni ve hayatı kuÅŸatıcı bir örnekliktir...

Rasulullah (s.a.s.), laik, demokratik ve parlamenter bir ÅŸirk düzeninin hakim olduÄŸu Mekke ülkesinde vazifeli kılındı... Atalarının ilkelerine baÄŸlı putperestlerin egemen olduÄŸu bir cahiliyye toplumu olan Mekke'den ÅŸirk ve küfür yasaları geçerliydi... "Daru'n-Nedve" adlı ülke parlamentosunda, yani millet meclisinde, millet vekilleri olan kabile temsilcileri bir araya geliyor, yazılı olmayan anayasaları çerçevesinde ve ataların ilkeleri doÄŸrultusunda ilâhlaÅŸtırdıkları hevâlarının gereÄŸini yerine getirerek ülkeyi yönetiyorlardı... Cehâlet, bütün anlayış ve hareketiyle topluma hakim olmuÅŸ, hayatı kuÅŸatmıştı... Gerek yöneten, gerekse yönetilenler, Âlemlerin Rabbi Allah'ı biliyor, O'nun yaratıcı olduÄŸunu itiraf ediyor ve tapındıkları put ilâhlarını O'nun huzurunda kendilerine ÅŸefaat edeceklerine inanarak O'na ortak ediyorlardı... O günkü Mekke'ye bu ÅŸirk dini egemendi... Devlete ve halka, bu ÅŸirk dini hakim olduÄŸundan, kendilerine duyurulan "Tevhid Dini"ni kabullenemediler ve onunla savaÅŸtılar... O günden bugüne cahilî toplumların öz karakterlerinde hiçbir deÄŸiÅŸme olmamış, yalnız zaman ve mekân deÄŸiÅŸmeleri olmuÅŸtur...

Rabbimiz Allah Teâlâ, en son Nebî ve en son Rasul, Rasulullah Muhammed (s.a.s.)'e emir buyurdular:

"Allah ile beraber baÅŸka bir ilâha yalvarıp yakarma, sonra azaba uÄŸratılanlardan olursun.

(Öncelikle) en yakın hısımlarını (aÅŸiretini) uyar!"5

Ayet-i kerimenin inmesinden sonra Rasulullah (s.a.s.)'in uygulaması...

Emiri'l-mü'minin Ä°mam Ali (r.a.) anlatıyor:

Rasulullah (s.a.s.), AbdulmuttaliboÄŸulları’ndan, bir deveyi yiyecek ve kaplar dolusu içeceÄŸi içecek olan büyük bir topluluÄŸu bir araya getirdi -veya çağırdı-. Onlara bir müd yemek yaptı. Doyasıya kadar yediler, ancak yemek hiç dokunulmamış gibi kaldı. Sonra taslarla içecek vermelerini istedi. Doyasıya kadar içtiler, içecek de dokunulmamış gibi kaldı.

Sonra Rasulullah (s.a.s.) ÅŸöyle buyurdu:

“Ey AbdulmuttaliboÄŸulları, ben özelde size, genelde ise bütün insanlara gönderildim. Ä°ÅŸte bu mucizeden göreceÄŸinizi gördünüz. Benim kardeÅŸim ve ashabım olmak üzere hanginiz bana biat eder?”

Bu söz için kimse ayaÄŸa kalkmadı. Oradakilerin en küçüÄŸü olduÄŸum hâlde ben kalktım.

Bana üç defa: “Otur!” buyurdu.

Her defasında ben kalkıyordum. O da, bana: “Otur!” buyuruyordu.

Ancak üçüncüsünde eliyle elime vurdu (ve biatımı kabul etti).6

Berâ’ b. Âzib (r.a.) rivayet eder.

Rasulullah (s.a.s.) ÅŸöyle buyurdu:

“Ey AbdulmuttaliboÄŸulları, ben sizin için Allah tarafından bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. Ben size, hiç kimsenin gelmediÄŸi bir ÅŸeyle geldim. Ben size, dünya ve âhiretle geldim. Müslüman olur ki selâmete, itaat edin ki hidayete eresiniz.”7

Rasulullah (s.a.s.)’in Ä°slâm’a daveti, en yakınlarından olmak üzere böyle baÅŸladı... Cahiliyye toplumunun müÅŸrik insanlarını Ä°slâm’a davet ederken, ilk önce ÅŸirkten ve küfürden tamamen arınıp vazgeçmelerini, sonra “Allah’tan baÅŸka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Rasulullah olduÄŸuna” ÅŸehadet etmelerini tebliÄŸ eden Rasulullah (s.a.s.), davet, tebliÄŸ ve irÅŸâd için gönderdiÄŸi elçilerine, aynı ÅŸekilde davranmalarını emrediyordu...

İbn Abbas (r.anhuma) anlatır:

Rasulullah (s.a.s.), Muaz b. Cebel’i Yemen’e gönderdiÄŸi sırada O’na hitaben ÅŸöyle buyurdu:

“Sen, Kitab ehli olan bir kavim üzerine valî gidiyorsun. Onlara vardığın zaman kendilerini, ‘Lâ ilâhe illallah, enne Muhammeden Rasulullah’ düstûruna ÅŸehadet etmelerine çağır.”8

Üzerine farz olan ilmi elde etmiÅŸ ve ilmiyle amil olan Ä°slâm davetçisi ÅŸahsiyet, her hâliyle Ä°slâm’ı temsil etmeli, edebiyle, ahlâkıyla, salih ameliyle örnek bir hayatı göz önüne sermelidir... Sözü ve söyleyiÅŸi dâvâsının güzelliklerini gündeme getirmeli, muhataplarının seviyelerine göre hitap etmeli, Ä°slâm’dan taviz vermeden zorlaÅŸtırmayıp kolaylaÅŸtırmalıdır...

Muhatabı olan insanları, her türlü yalancı, sahte, uydurma ilâhlardan ve ilâhlaÅŸtırılmışlardan uzak durmalarını ve onları reddedip, yalnızca Âlemlerin yegâne Rabbi ve Ä°lâhı Allah Teâlâ’ya katıksız iman etmelerine davet ederken, onların içinde bulundukları bâtıl, ÅŸirk ve küfür olan dinlerini çok iyi tanımalı, ideolojilerini bilmelidir... Ä°slâm davetçisi olan mü’min müslüman ÅŸahsiyet, insanları “Lâ ilâhe illallah’a davet ederken, onların neye yok, neye var diyeceklerini çok güzel bir ÅŸekilde izah edip anlayacakları ÅŸekilde delillerle anlatması gerekir...

Ä°çinde yaÅŸadığımız çaÄŸda, kendisinden baÅŸka kanun koyucu hak ilâh olmayan Allah Teâlâ’nın yerine, egemen oldukları bölgelerdeki yaÅŸayan insanlar üzerinde kanun koyucu makamında bulunanlar, kendilerini emretme konusunda Allah’ın yerine koymakta, onları seçenler ve bu hâllerine rıza gösterenler de onları ilâh ve rab olarak kabul etmektedirler... Allah’ın yasakladıklarını serbest, serbest kıldıklarını yasaklayan ve ilâhlaÅŸtırdıkları hevâlarına göre yasak ve serbest hükümler koyup yönettiklerini itaat ettirenler, Allah’dan baÅŸka ilâh ve rab olmuÅŸ, insanların rıza gösterip itaat etmeleriyle bu durumları tasdik olunmuÅŸtur...9

“Lâ ilâhe illallah’a ÅŸehadet etmeye çağırmak”, insanları, bu sahte ve haddini aÅŸmış, ilâhlaÅŸtırılmış ilâhlardan kurtarmak demektir... Onlara, bu sahte ilâhların insanları sömürdüklerini, köleleÅŸtirdiklerini, onları gerçek Rab ve Ä°lâhları Allah Teâlâ’dan uzaklaÅŸtırdıklarını anlatmak gerekir... Bu anlatışla, onların gerçeÄŸi idrak etmelerini ve ÅŸuurlanıp sahte ilâhları terk ederek, yalnızca Allah’a iman edip itaat etmelerini saÄŸlamak, hidayetlerine vesile olmak, dünya ve içindekilerinden hayırlı olduÄŸundan hiçbir ÅŸüphe yoktur...

Yüz yılı aÅŸkın bir zamandır iÅŸgal altındaki Ä°slâm topraklarında yaÅŸayan ve kendisini Ä°slâm’a nispet edip Müslüman olduÄŸunu beyân eden milyonlarca insanlara dikkat edilecek olunursa, yaratma konusunda Allah’a iman ettiklerini söyler, bu konuda hiçbir ÅŸirki kabul etmezken, “Emir” konusunda Allah’tan baÅŸkalarının kabul eder, hatta onları yetkili vekil kılarlar...

Hâlbuki:

“Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur (Allah’ındır). Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir.”10 diye buyurur Allah azze ve celle!..

Yaratmayı, Allah’a has kılıp, emri, yani insanlar üzerinde kanun koyuculuÄŸu O’ndan baÅŸkasına vermek, Allah’a ÅŸirk koÅŸmaktan baÅŸka bir ÅŸey olmadığı, her aklı ve zekası yerinde olanın kavrayacağı bir hakikattir!..

“Åžüphesiz ÅŸirk, gerçekten büyük bir zulümdür.”11

Ä°nsanlar, Tevhid’den uzaklaşıp ÅŸirke düÅŸünce, bu büyük zulmü iÅŸlediler ve birbirlerine zulmettiler... Birbirlerinin rabbi ve ilâhı, birbirlerinin kulları oldular... Hepsi, Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın yarattığı kullar iken, birilerini rableÅŸtirenler, onlara kul olmaya rıza gösterdiler... Böylece insan insanın rabbi, insan insanın kulu oldu... Birileri, Allah yerine insan kullara hevâlarından kanunlar yaptılar ve uyguladılar... Ä°nsanlar da onlara boyun eÄŸip itaat ettiler...

YaÅŸadığımız çaÄŸda da aynı olay, bütün çirkinliÄŸi ile yaÅŸanmaktadır... Hangi bâtıl din ve ideoloji olursa olsun egemen olduÄŸu ülkede, insan, insanın rabbi ve insan, insanın kulları hâline gelmektedir... Bu düzenlerin isminin ÅŸu veya bu olması ya da bazı konularda birbirlerini kabul etmeyiÅŸleri, onların durumlarını deÄŸiÅŸtirmez... Ä°slâm’a göre hepsi birbirlerinin aynısının tıpkısıdırlar... Çünkü hepsi, “Emir” konusunda, yani insan kulları için kanun koymada Allah’ın hükümlerini reddedip, o hükümlerin yerine hevâlarından kanun yapıp uygulatmaktadırlar... Bu düzenin komünizm, kapitalizm, faÅŸizm, demokrasi, sekülerizm, nasyonalizm vb. isimlerle anılmasının önemi yoktur... Hepsi, hakimiyet konusunda Allah Teâlâ’nın indirdiÄŸi hükümleri reddetmekte, yönetimde, yargıda, ekonomide, eÄŸitimde ve sosyal hayatta hevâlarından kaynaklanan kanunlarla amel etmekte, hayatı ona göre düzenlemektedirler...

Allah’ın rızasını hedeflemiÅŸ ve yalnız Allah’a kul olmuÅŸ Ä°slâm davetçilerin, bütün bu hakikatleri bilip kavramalı, muhatapları olan insanları, yegâne hayat nizamı olan Ä°slâm’a davet ederken çok dikkatli olmalıdırlar... Önce, onlara içinde bulundukları gayr-i Ä°slâmî ÅŸirk düzenlerin insan fıtratına ve ÅŸahsiyetine uymadığı, insanın aÅŸağılandığı düzenler olduÄŸunu, o düzenlerin içyüzlerini ve uygulamalarını inceden inceye anlatarak, kendilerini en yüce deÄŸerlere sahip Ä°slâm’a davet etmeli...

“DoÄŸrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.”12

“Andolsun, Biz ÂdemoÄŸlunu yücelttik, onları karada ve denizde (çeÅŸitli araçlarla) taşıdık. Temiz, güzel ÅŸeylerden rızıklandırdık ve yarattıklarımızın bir çoÄŸundan üstün kıldık.”13 diye buyuran Allah Teâlâ’nın eÅŸi ve benzeri olmayan hayat nizâmı Ä°slâm’a davet edilen insanlara, Ä°slâm’ın bir hayat nizâmı olduÄŸu ve hayatın bütününü kuÅŸattığı, bütün kurum ve kuruluÅŸlarıyla anlatılması gerekir... Önce iman, sonra da amelî meseleler...

Âiz b. Amr el-Muzenî (r.a.) rivayet eder.

Rasulullah (s.a.s.) ÅŸöyle buyurdu:

“Ä°slâm (en) yücedir. Onun üstünde yücelik yoktur.”14

Ä°slâm davetçileri, hangi ülkede olursa olsun muhatapları olan insanları, aÅŸağılık düzenlerin hayvanlardan daha aÅŸağılık bir hâle gelmelerinden ve kullara kul olmalarından kurtulup insanlık mertebesine çıkmalarını ve yalnızca Allah’a kul olmalarını saÄŸlamaya gayret göstermeleri gerekir... Ä°nsanları, en yüce olan Ä°slâm’a davet ederken, içinde bulundukları ÅŸirk ve küfür düzenlerinin çirkefinden nasıl temizlenip arınmalarının yollarını göstermeleri ve bu hayırlı iÅŸe vesile olmaları onların üzerine ânın vâcibidir...

Her muvahhid mü’min, dininin adamı ve davetçisidir… Kendi imkânlarıyla yaÅŸadığı toplumda insanları Ä°slâm’a davet edip onlara iman ve amel ilkelerini anlatmakla mükelleftir… Erkek olsun, kadın olsun her katıksız iman sahibinin kulluk vazifesi, kendisine düÅŸen ÅŸahsî görevlerini asla ihmal etmeden, davet vazifesini yerine getirmelidir… Hayatının her bölümünde mü’min ÅŸahsiyete yakışan hâliyle örnek olmalı ve hâl tebliÄŸinin daha önemli olduÄŸu ÅŸuuruna vararak davranışlarını ona göre düzenlemelidir…

Ä°nsanları en yüce deÄŸerlere davet ederken sadece sözde kalmamalı, bu deÄŸerler onun hayatında görülmeli ve örnek olmalıdır… Evinde, iÅŸinde, komÅŸuluklarında, insanlarla iliÅŸkilerinde, ticaret hayatında, verdiÄŸi sözlere sadık oluÅŸunda, borcunu zamanında ödemesinde, insanlara yardımcı oluÅŸunda, sözünde ve hareketlerindeki yumuÅŸaklığında, doÄŸru tavırlı ve dürüst duruÅŸunda örnekliÄŸi apaçık bir ÅŸekilde göz önüne serilmelidir… Ä°slâm’ı, emrolunduÄŸu gibi yaÅŸamalı ve insanlara, yüce deÄŸerlere sahib olunmanın izzetini beyân etmelidir…

Ä°slâm, her yönüyle en yücedir!..

Devlet yönetiminde en yücedir… Çünkü Âlemlerin Rabbi Allah’ın hükümleriyle yönetilmektedir… Allah insanların Rabbi, Meliki ve Ä°lâhıdır… Ä°nsanlar arasında hiçbir ayrım olmadan hepsi Allah’ın kullarıdır… Devlet, Allah’ın koyduÄŸu kanunlar ile yönetilir, yönetilenler Allah’ın kulları… Hiçbir kulun hevâsının etkisi ve yetkisi söz konusu deÄŸildir… Hiç kimse, diÄŸerine boyun büktürmez ve diÄŸeri de ona boyun bükmez… Hepsi, bir tarağın diÅŸleri gibi birbirine eÅŸittirler… Üstünlük, ancak takva ile gerçekleÅŸir…

Yargıda en yücedir… Ä°nsanlar arasında Allah’ın indirdiÄŸi ile hükmedilir… Allah’ın hükümleri adâletin tâ kendisidir… Bu hükümlerin dışında adâletten söz edilemez… Bütün kullar, Allah’ın kanunu karşısında eÅŸittirler… Suç iÅŸleyen kim olursa olsun, hiçbir ayrımcılık söz konusu olmadan o suçun cezâsı ne ise suçluya uygulanır… Uygulayıcı makamında bulunanlar, katıksız iman etmiÅŸlerdir ki, Allah’ın indirdiÄŸi ile hükmetmeyenler, kâfirlerin, zalimlerin ve fasıkların tâ kendileridir…15 Elbette ki, hiçbir mü’min müslüman bu durumda olmak istemez ve böyle bir durumdan Allah’a sığınır!..

Ekonomide en yücedir… Ä°nsanın haysiyetine, ÅŸahsiyetine ve izzetine yakışmayan her ÅŸey haram kılınmış, yakışanlar ise helâl edilmiÅŸtir… Her yönüyle haksız bir kazanç ve sömürü olan faizin her çeÅŸidi haram kılınıp yasaklanmış16, helâl ilkelere riâyet eden ticaret helâl edilmiÅŸtir… Ekonominin bütün ilkeleri helâl üzerine bina edilerek, topluma sunulmuÅŸtur… Her türlü zulüm yasaklanmış, sömürü yolları kapatılmış, her hak sahibine hakkettiÄŸi verilmiÅŸ ve asla haksızlığa uÄŸramamıştır… Ä°ÅŸ verenle yaptığı helâl üzere olan anlaÅŸmaya riâyet eden iÅŸçi, alnının teri kurumadan hak ettiÄŸi ücretini alırken, esnaf, sattığı malda herhangi bir hile yapmadan en iyisini müÅŸteriye sunmayı gerçekleÅŸtirmiÅŸtir…

Hayatın her bölümünde israftan alabildiÄŸince kaçınarak ve tâbiî ihtiyacı kadar tüketerek yaÅŸamak, en yüce olan Ä°slâm’a katıksız iman eden mü’min müslümanların deÄŸiÅŸmeyen güzel karakteridir… Rableri Allah’ın kendilerine nimet olarak verdiÄŸi ve emanet ettiÄŸi yeryüzünü, her türlü hayvanıyla, bitkisiyle, sebzesiyle, meyvesiyle, tahılıyla, ormanıyla, akarsularıyla, gölleriyle, denizleriyle, daÄŸları ve ovalarıyla tertemiz bir ÅŸekilde korur, yeraltı ve yerüstü servetlerinden faydalanır, üzerine düÅŸen kulluk vazifelerini ÅŸükrünü edâ ederek yerine getirirler…

EÄŸitimde en yücedir… Ä°nsan eÄŸitimine:

“Yaratan Rabbinin adıyla oku.

O, insanı bir alak’tan yarattı.

Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir.

Ki O, kalemle (yazmayı) öÄŸretendir.

Ä°nsana bilmediÄŸini öÄŸretti.”17 ayet-i kerimelerde buyrulduÄŸu ÅŸekliyle baÅŸlar, insanın fıtratına ve ÅŸahsiyetine uygun devam eder, hem ilim ve irfân, hem edeb ve ahlâk öÄŸretilir… Ä°lim, imanın emrine verilir ve ilmin her türlüsü yeryüzünde yaÅŸayan Allah’ın kullarının faydasına kullanılmaya çalışılır… Yeni buluÅŸlar, teknolojik geliÅŸmeler ve sanayi sahasındaki çalışmaların bütünü, insanlık âleminin huzuru ve mutluluÄŸu için gündeme gelir… Ä°limle elde edilen maddî imkânlar, bir sömürü aracı olarak kullanılmadığı gibi, insanların ihyâsı için vesile kılınır… Ä°slâm’ın eÄŸitim sistemiyle yetiÅŸenler, insan gibi insan, adam gibi adam olur, insan fıtratına uygun inanç, amel, ahlâk, hâl ve tavır sergilerler… Ä°slâm eÄŸitim sistemiyle insan, yaratılış gayesine uygun eÄŸitilir ve öÄŸretilir… Ä°nsanları, yalnızca kendisine kulluk yapmaları ve ÅŸirk koÅŸmamaları için yaratan18 Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ ÅŸöyle buyurur:

“Öyleyse sen yüzünü Allah’ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah’ın fıtratına çevir ki, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratışı için hiçbir deÄŸiÅŸtirme yoktur. Ä°ÅŸte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoÄŸu bilmezler.”19

Sosyal hayatta en yücedir… Ä°slâm barış dinidir… O, insanlar arasında barışın saÄŸlanmasını ve barışın verdiÄŸi huzur ile güven içinde yaÅŸamayı emreder… Savaşı, yeryüzünde barışı saÄŸlamak ve insanları, sahte ilâhların egemenliÄŸinden kurtarıp, yalnızca Allah’a kul olmalarını gerçekleÅŸtirmek için ister…

Åžöyle buyurur Rabbimiz Allah:“Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliÄŸe (Silm’e, Ä°slâm’a) girin ve ÅŸeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düÅŸmandır...”20

Ä°nsanlar arasında barışın olmasını hedefleyen Ä°slâm, her zaman ve her mekânda iyilik, güzellik, hayır üzere olmalarını, ÅŸirkten, küfürden, zulümden, sömürüden, fitne ve fesâdtan uzak durmalarını emreder ki, insanlık âleminin huzuru, barışı ve mutluluÄŸu ÅŸu ÅŸekilde gerçekleÅŸmiÅŸ olur…

Ayet-i kerimede ÅŸöyle buyrulur: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir ÅŸeyi ortak koÅŸmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komÅŸuya, uzak komÅŸuya, yanınızdaki arkadaÅŸa, yolda kalmışa ve saÄŸ ellerinizin mâlik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.”21

Mü’minlerin annesi ÂiÅŸe (r.a.) rivayet eder.

Rasulullah (s.a.s.) ÅŸöyle buyurdu: “Yanı başındaki komÅŸusu aç olduÄŸu hâlde kendisi geceyi tok geçiren kiÅŸi mü’min deÄŸildir.”22

Aile hayatında en yücedir… Ä°slâm ailesi, huzur ve mutluluk yuvasıdır… Yalnız Allah’a kul olan mü’min müslüman fertlerden oluÅŸan Tevhid ailesinin her ferdi, diÄŸer ferdi ile Ä°slâm kardeÅŸi ve birbirlerinin velîleridirler… Devamlı iyilik ve hayır üzere bulunur, birbirlerini teÅŸvik eder ve bütün kötülüklerden korumaya çalışırlar…

Rabbimiz Allah Teâlâ ÅŸöyle buyurdu: “Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateÅŸten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taÅŸlardır. Üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah, kendilerine neyi emretmiÅŸse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.23

“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velîleridirler. Ä°yiliÄŸi emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoÄŸru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Rasulüne itaat ederler. Ä°ÅŸte Allah’ın kendilerine rahmet edeceÄŸi bunlardır. Åžüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”24

Saadet, muhabbet, hürmet ve huzur yuvası olan muvahhid aile böyledir!.. En yüce olan Ä°slâm’a mensup aile, elbette yüce deÄŸerlere sahip bir ailedir...

Çağımızın Ä°slâm davetçileri olan muvahhid mü’minler, insanları böyle yüce bir deÄŸere ve hayat nizâmına davet etmektedirler... Her aklı başında, ÅŸuuru yerinde ve kavrayış sahibi insanın özlemini çektiÄŸi, duyup gördüÄŸünde hemen kabul ettiÄŸi Ä°slâm nizâmı!.. Her ÅŸeyiyle en yüce ve eÅŸi olmayan hayât nizâmı... Bu nizâmı, akîdesiyle, ameli yapısıyla, hayatî kurum ve kuruluÅŸlarıyla reddedenlerin vasıflarını, onları yaratan Allah Teâlâ beyân buyurur:

“Kendi istek ve tutkularını (hevâsını) ilâh edineni gördün mü? Åžimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?

Yoksa sen, onların çoÄŸunu (söz) iÅŸitir ya da aklını kullanır mı sanıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler. Hayır, onlar yol bakımından daha ÅŸaÅŸkın (ve aÅŸağı)dırlar.”25

Ä°slâm davetçileri, bu duruma düÅŸmüÅŸ insanları, düÅŸtükleri aÅŸağılık durumdan kurtulup en yüce olan Ä°slâm ile yücelip ÅŸeref bulmalarına vesile olmaya gayret ederler... Elbette ki, hidayet Allah’tandır...

“Allah’a çağıran, salih amellerde bulunan ve: ‘Gerçekten ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kimdir?”26

“Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) deÄŸildir. Ancak Allah, dilediÄŸini hidayete erdirir.”27

  1. Muhammed, 47/19.
  2. Fetih, 48/29.
  3. Mâide, 3/48, 49.
  4. Ahzab, 33/21.
  5. Åžuara, 26/ 213-214.
  6. Ä°mam Ahmed b. Hanbel, Müsned, çev. Ä°shak DoÄŸan, Ä°st.2021, c.1, sh.677, Hds.1371. (Asıl Tertib- Tam Metin Tercümesi)

Nûreddin el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, çev. Hüseyin Kaya- Zekeriya Yıldız, Ä°st.2015, c.14, sh.287, Hds.14109.

Ä°mam Hafız Ä°bn Kesîr, Ä°bn Kesîr Tefsiri, çev. M. BeÅŸir Eryarsoy, Ä°st.2011, c.8, sh.147, Hds.5060.

  1. Celâleddin es-Suyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tefsir bi’l-Me’sûr, çev. Hasan Yıldız, Ä°st.2012, c.11, sh.298. Ä°bn Merdûye’den.
  2. Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-MaÄŸâzî, B.62, Hds.345.

Kitabu’t-Tevhid, B.1, Hds.1.

Sahih-i Müslim, Kitabu’l-Ä°man, B.7, Hds.29.

Sünen-i Nesâî, Kitabu’z-Zekat, B.1, Hds.2428.

Sünen-i Ebu Davud, Kitabu’z-Zekat, B.5, Hds.1584.

Sünen-i Tirmizî, Kitabu’z-Zekat, B.6, Hds.621.

Sünen-i Ä°bn Mace, Kitabu’z-Zekat, B.1, Hds.1783.

  1. Bkz. Tevbe, 9/31 ve tefsirlerine.
  2. A’râf, 7/54.
  3. Lokman, 31/13.
  4. Tin, 95/4.
  5. Ä°sra, 17/70.
  6. Dârekutnî, es-Sünen, çev. Hüseyin Yıldız, vdÄŸ.Ä°st.2015, c.3, sh.147, Hds.3564.

Beyhakî, es-Sünenü’l-Kebîr, çev. Hüseyin Yıldız, vdÄŸ.Ä°st.2016, c.12, sh.48, Hds.12283.

Sahih-i Buhârî, Kitabu’l-Cenâiz, B.79. (Bab baÅŸlığında, Ä°bn Abbas’dan mevkuf)

Salih Ahmed eÅŸ-Åžamî, Hadis Hazinesi, Hzr. Yusuf Özbek, Ä°st.2017, c.1, sh.56, Hds.5. Diyâu’l-Makdisi, 291/8’den.

  1. Bkz. Mâide, 5/44-45 ve 47.
  2. Rabbimiz Allah Teâlâ ÅŸöyle buyurur:

“Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve eÄŸer inanmışsanız, faizden arta kalanı bırakın.

Åžayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Rasulü’ne karşı savaÅŸ açtığınızı bilin. EÄŸer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) ne zulmetmiÅŸ olursunuz, ne de zulme uÄŸratılmış olursunuz.”

Bakara, 2/278-279.

  1. Alak, 96/1-5.
  2. Yegâne Ä°lâhımız Allah azze ve celle ÅŸöyle buyurur:

“Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.” Zariyat, 51/56.

“De ki: ‘Åžüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beÅŸerim. Yalnızca bana, sizin Ä°lâhınızın tek bir Ä°lâh olduÄŸu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuÅŸmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.” Kehf, 18/110.

  1. Rum, 30/30.
  2. Bakara, 2/208.
  3. Nisa, 4/36.
  4. Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek Ale’s-Sahihayn, çev. M. BeÅŸir Eryarsoy, Ä°st.2013, c.3, sh.615, Hds.2212.
  5. Tahrim, 66/6.
  6. Tevbe, 9/71.
  7. Furkan, 25/43-44.
  8. Fussilet, 41/33.
  9. Bakara, 2/272.
logo
Bugünün ihyasından yarının inşaasına
Bize Ulaşın

0(216) 612 78 22

0(216) 611 04 64

vuslat@vuslatdergisi.com

Ihlamurkuyu Mah. AlemdaÄŸ Cad.
Adalet Sok. No:11 P.K 34772
Ãœmraniye / Ä°stanbul
ArÅŸiv