NELER YAPMALIYIZ VE NELERDEN KAÇINMALIYIZ?
6 Şubat gecesi sabaha doğru ülkemiz çok acı bir afet yaşadı. Daha sonra Hatay’da daha küçük çaplı iki deprem oldu. 10 ilimizi alt üst eden ve onlarca atom bombası şiddetinde olan bu depremlerde resmi rakamlara göre 40 bini geçen vatandaşımızı kaybettik. Ancak bu rakamın 100 bini geçebileceği tahmin ediliyor. Yaralılar 100 binden fazla maalesef.
Bütün Türkiye’nin morali bozuldu, insanlarımız stres ve psikolojik etkilenmeye maruz kaldı. Hepimiz depremin yasını, kederini, travmasını, korkusunu, kaygısını ve depresyonunu yaşıyoruz. Bu da ruhsal dünyamızda karmaşık tepkiye yol açıyor.
Hal böyleyken her kafadan bilhassa birtakım sosyal medya hesaplarından değişik sesler çıkıyor. Ortalığa dezenformasyonlarla çarpık bilgiler yayılıyor.
Tabi devreye psikolog ve psikiyatristler başta olmak üzere yardımcı olmak için çırpınan gönüllüler giriyor. Bazen yanlış tutumlar takınıldığını görüyoruz. Acaba depremzedelerin yaşadıkları travmaya karşı ne yapmalıyız ve kaçınılması gereken hususlar nelerdir? Psikolojik hasarı nasıl atlatabilirler? Bunlardan bahsetmek istiyorum.
Yapılması gerekenler
* Tabi öncelikle depremzedelerin yemek, su, temizlik, barınma ve tuvalet gibi ihtiyaçlarının öncelikle ve muhakkak sağlanması şarttır. Hayati tehlike giderilir, psikolojik yardım daha sonra gelir.
* Toplumsal dayanışma, travmadan iyileşmenin en önemli araçlarından biridir. Çok şükür insanlarımız deprem ile çok yoğun bir yardımlaşma seferberliği gösterdi. Bu dayanışma ve beraberlik, depremim ortaya çıkardığı felaketleri hafifletici etki yapmaktadır.
* Deprem mağdurlarına karşı sakin, nazik, anlayışlı, sabırlı, yardım etmeye hazır olmalıdır. İlgili ve dikkatli olduğumuzu görmelidir. Başka insanlarla bağ kurmak, onların düşünüldüğünü ve yanlarında olduğumuzu hissetmeleri oldukça önemlidir.
* Beden dili iyi kullanılmalı, göz teması kurmalı, yüz ifadesi ve mimikler konusunda hassas olunmalıdır.
* Sosyal medya haberlerine ihtiyatla yaklaşmalı, resmi açıklamalara rağbet etmelidir.
* Afetzedeye duyulduğunun, anlaşıldığını, desteklendiğinin hissettirilmesi önemlidir.
* Onunla konuşmalı, duygu ve düşünceleri alınmalıdır.
* Gerektiğinde fiziksel temas faydalı olur.
* Acil olan ihtiyaçlarını belirleyip yardımcı olmalıdır.
* Deprem gibi afet ortamında psikolojik ilkyardım amacıyla orada bulunuluyorsa, kolaylıkla ulaşılabilir ve görünür yerde olunmalıdır.
* Yaşanan ve yaşanabilecek zorluklar ve problemler hakkında bilgi ve birikim sahibi olunmalıdır.
* Yardıma ihtiyacı olan kişi hakkında bilgi sahibi olunmalı.
* Yapması gereken ve yapabileceklerinin dışına taşmamalı. Alanı dışına taşan ya da daha fazla uzmanlık gerektiren konularda gerekli yönlendirmeyi yapmalı.
* Biliyoruz ki hayatın amacını ve anlamını bilenler, ölümü ve acı çekmeyi de daha rahat karşılar. İnancımız ve değerlerimiz, sıkıntı ve moral bozukluklarına karşı dayanıklılığımızı artıracaktır. Bu yüzden Yaratanımıza sığınmak acılarımızı hafifletecektir.
* Çocukların sorduğu soruları geçiştirmeden ve ayrıntıya gidilmeden cevaplandırmalı, konu kapatılmamalıdır. Yoksa çocuk zihninde olayı abartarak büyütebilir. Çocuğa devamlı sevgi ve ilgi ile muamele edilmelidir. Küçük çocuğunuza sarılmalı, yanında olduğumuz güvenini vermelidir. “Hiç korkma, birlikteyiz”, “Seni seviyorum”, “Seni koruyacağım”, gibi cümleler kullanmalıyız.
* Kendini ifade etmesi için küçük çocukların oyununu, sözünü kesmeden, yorumlamadan; resim yapmasına, oyun oynamasına, konuşmasına izin vermelidir.
Kaçınılması gereken hususlar
* Depremzedelere “Depreme nerede/nasıl yakalandınız?” veya “Nasıl kurtuldunuz?” gibi sorular sormak doğru değildir.
* Depremzedelere başka hikâyeleri, sözgelimi kendi başımıza gelen acı bir olayı anlatmak yanlıştır.
* Onu yargılamak, taraf tutmak uygun değildir.
* Teknik anlatımlardan, analiz ve nasihatten uzak durmalıdır.
* Depremzedenin abartılı tepkilerde bulunabileceği bilinmelidir. Ani öfkelenmesi, özellikle idarecilere ve bize sözel saldırıda bulunması söz konusu olabilir. Çaresizlik ve güvensizlik duygularıyla acı çeken depremzedenin kendini boşaltmasına engel olmak, onunla tartışmaya girmek yanlıştır.
* Eleştiri ve tartışmalara girilmemelidir.
* “İyi olacaksın, boş ver, kafana takma” gibi söylemlerden uzak durulmalı.
* “Daha da kötüsü olabilirdi” diyerek şanslı olduğu söylenmemeli.
* Kişi kendini rahatsız eden konuları anlatırken susturulmamalı.
* Enkazdan çıkarılanlara, “Neler yaşadın, orada ne yaptın?” gibi sorular sormak depremzedenin travmasını artıracağından kaçınmak gerekir.
* Bilhassa çocukların yanında depremin getirdiği felaketleri konuşmamalıdır. Onların sürekli deprem ve enkaz görüntülerine maruz kalmamalarına dikkat etmelidir.
Rabbimizden ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.